Great Place to WorkEnstitüsü, “İş yerinde Stres ve Esenlik: Avrupa’ya Genel Bakış” araştırmasının sonuçlarını açıkladı. 13 Avrupa ülkesini kapsayan araştırmaya göre, 48,5 saatle en fazla mesai yapan ülke Türkiye. Enstitünün farklı sektörlerdeki 900’den fazla kuruluşta çalışan katılımcıyla gerçekleştirdiği araştırma, Avrupa’da haftalık çalışma saatinin 40,4 saat olduğunu ortaya koydu.
08.10.2020
Great Place to Work tarafından gerçekleştirilen “İş yerinde Stres ve Esenlik: Avrupa’ya Genel Bakış” araştırmasında; Avusturya, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Almanya, İtalya, Norveç, İsveç, İspanya, İsviçre, Hollanda, Türkiye ve İngiltere’den katılımcılar yer aldı. Araştırmada, iş yerinde en önemli iki stres tetikleyicisinin iş yetiştirme baskısı ve fazla mesai olduğu ortaya çıktı. Great Place to Work Enstitüsü’nün güven, mutluluk ve esenlik kültürünün inşasını inceleyen araştırmada, liste dışı şirketler ve En İyi İş Yerleri arasındaki en büyük farklar da belirlendi. En iyi işveren seçilen şirket çalışanları, mevcut esenlik uygulamaları ve stres azaltma planları hakkındaki sorulara, yöneticilerin kendilerine karşı samimi ve karşılaştıkları sorunlara karşı çözüm odaklı oldukları yönünde cevaplar verdi. Liste dışındaki şirket çalışanları ise kendilerini etkileyen kararlara dahil edilmediklerini ifade ettiler.
En uzun çalışma saati Türkiye’de
Uzun saatler aralıksız çalışmak, özellikle yönetici seviyesinde yaygın bir uygulama. Araştırmadaki 13 ülkeden elde edilen veriler, Eurostat’ın Avrupa Çalışma Saatleri Raporu’nda belirtilen geleneksel çalışma saatlerinin kıtada hala yaygın olduğunu gösteriyor. Avrupa’da son iki yılın ortalamasına göre, haftalık çalışma saati 40,4 saat. Türkiye, 48,5 saatlik en yüksek mesai saatleriyle bu listeye liderlik yaparken, diğer uçta haftalık 37,8 saatle Danimarka bulunuyor.
En çok stres inşaat sektöründe
Araştırmada, 900’den fazla İK idarecisinden, işle ilgili stres ve iş yerlerindeki esenlik uygulamaları ile ilgili konulardaki görüşler toplandı. Ankete katılanların yüzde 51’i, iş yetiştirmek için aşırı baskının üst düzey yöneticilerin mental sağlığını etkilediğini ifade ediyor. Stresle başa çıkmada en çok zorlanan yöneticilerin yüzde 63 ile inşaat sektöründe olduğu belirlenen araştırmada, inşaat sektörünü yüzde 62 ile finans ve yüzde 60 ile hizmet sektörü takip ediyor.
Çalışanları makinenin dişlisi gibi görmek verimliliğe engel oluyor
Yapılan araştırmaya dahil olan şirketlerin yüzde 52’sinin stres yaşayan yöneticiler için destek önlemleri almış olsa da sadece yüzde 26’sının stres seviyelerini ölçme mekanizmaları olduğuna vurgu yapan Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, “Stres, günümüzde her işletmenin baş etmesi gereken bir olgu. Stres ile ilgili araştırmamız bu tür süreçleri engel veya tehdit olarak değerlendirmek yerine, bunları büyüme fırsatı sunan zorluklar olarak görmenin, gelişimi ve durumun da kontrol edilmesine olanak sağladığını ortaya koyuyor. Alınacak basit önlemlerle çalışanların kendilerini makinenin bir dişlisi olarak değil, insan olarak hissedebilmelerini sağlamak, izlenecek yollardan sadece bir tanesi. Çalışanların iş yerlerinde saygı görmeleri ve adalet duygusunu yaşamaları tüm şirketler için öncelikli bir konu olmalı. Çalışanların, önemsendiklerini bildikleri bir iş yerinde, ellerinden gelenin en iyisini yapma eğiliminde oldukları bir sır değil.” dedi.
Great Place to Work hakkında:
Great Place To WorkEnstitüsü, kurum kültürü konusunda uzmanlaşmış, 5 kıtada ve 60’tan fazla ülkedeki ofisiyle sektör ayrımı olmadan tüm ölçeklerdeki şirketlere mükemmel iş yerlerini inşa etmeleri, geliştirmeleri konusunda destek veren bir araştırma ve danışmanlık kurumudur. Great Place to Work, 30 yılı aşkın süredir dünya çapındaki en iyi işverenleri belirlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. En İyi İşverenler listeleri, işveren markasının duyurulması ve güçlendirilmesi için şirketler tarafından tercih edilen ve kabul görmüş bir araştırmadır. Enstitü’nün her yıl 7 bine yakın işletme ve 16 milyondan fazla çalışanı dahil ettiği analizleri, kurum kültürü alanında dünyada gerçekleştirilen en geniş çaplı araştırma olma özelliğini taşımaktadır