Bilindiği üzere mülkiyet hakkı Anayasamızın 35. maddesinde, kamu vergisel yükümlülükleri ise “vergi ödevi” başlığı altında; Anayasa’mızın 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır” şeklinde düzenlenmiştir.
Anayasamıza göre vergisel yükümlülük herkesin mali gücü yani kazancıyla orantılı ve adil olmalı ve dengeli bir vergi yükü dağıtımı olmalıdır. Ülkemizde tüm bu yasal düzenlemelere rağmen gayri adil bir vergi sistemi ile ağırlık olarak toplumun tüm kesimlerinden alınan ve toplam vergi tahsilatının %75 civarına tekabül eden dolaylı vergilendirme ile vergi tahsilatı yapılmaktadır.
Son günlerde kamuoyuna yansıyan vergi yasası taslağına göre bundan 25 sene önce adil olmadığı için vazgeçilmiş olan; kazanılmamış varsayımsal kazançlar üzerinden asgari standart vergi ve bu varsayımsal kazançlar üzerinden tahakkuk edilecek vergiyi peşin almaya yönelik düzenlemeler, genel tüketim üzerinden zengin fakir ayrımı gözetmeden alınan dolaylı vergilerin artışı veya aynen devamı, anayasanın 10 md. sine rağmen engelli vatandaşlar aleyhine düzenlemeler, seyahat özgürlüğü ortadan kaldıracak seviyede 20 kata kadar artırım içeren harç düzenlemeleri vb gibi başlıklar kamuoyuna yansımıştır.
Bilindiği üzere zaten tüm tüketim üzerinden alınan ve bazen malın kendi değerinin çok üzerinde ve sürekli artan oranları %8 ile %220 oranındaki ÖTV , %20 KDV gibi dolaylı vergilerle zaten % 40 üst oranına ulaşmış gelir ve kurumlar vergisi hakkında bir iyileştirmeye gitmeden bir de bunlar üzerine kamusal açıklara kaynak sağlama adına “reform maskesi” adı altında getirilmeye çalışılan yeni vergiler reform değil savaş zamanlarında bile en son tercih edilen yöntemlerle vatandaştan devlet zoruyla para toplamak hatta tabiri caizse müsadere yöntemidir. Bu yöntemler daha önce de denenmiş ve sonuç olarak kayıt dışılığı daha da arttırmış arkaik vergi yöntemleridir. Yapılması gereken tüm sistemi kayıt içine alarak vergi oranlarını makul ve adil seviyelerde tutmak ve gelişmiş ülkelerde olduğu gibi dolaylı vergileri %75’ten %25 seviyelerine çekmektir.
Tüm bu sebeplerle kamu kaynaklarının hukuka aykırı ve yerinde olmayan yöntemlerle tüketilmesi sonucunda bunu karşılamak için, Anayasanın 119.maddesine göre ağır ekonomik bunalım hali sonucu ilan edilecek olağanüstü hal durumu ilan etmişcesine, Anayasa’ya aykırı ağırlıkta, mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğuracak aşırı ve adil olmayan bir vergilendirme yapılmasını kabul edilemez buluyor buna ilişkin düzenlemelerin karşısında olup tüm yasal yollara da başvuracağımızı kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.
Bursa Barosu Başkanlığı