Kalp çarpıntısı acil servislere ve kardiyoloji polikliniklerine başvuru nedenlerinin başında gelen şikayetler arasında yer alıyor.
Kalp çarpıntısının kelime anlamı olarak kalp atımlarının hızlanmasını, atımların anormal bir hal almasını ya da düzensizleşmesini ifade ettiğini paylaşan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, “Kalbin çalışması ile ilgili bu değişiklikler sonucunda kişi boyun ya da göğüs bölgesinde bir şey kuvvetlice atıyormuş gibi hissedebilir. Depresyon, kaygı bozukluğu ya da panik atak gibi psikiyatrik rahatsızlıklar da çarpıntı hissinin oluşmasına neden olabilir. Ancak bu kişilerde çarpıntı hissi kalp ile ilgili sorunlara bağlı olarak da oluşabileceği için dikkatli olunmalı” açıklamasında bulundu.
Kalp çarpıntısının birçok nedeninin olabileceğini söyleyen ve yapılan çeşitli çalışmalar sonucunda kalp çarpıntısı şikâyeti bulunan yaklaşık her 10 kişiden 4’ünde nedenin kalp kaynaklı olduğunun, her 10 kişiden 3’ünde ise çarpıntının psikiyatrik nedenlere bağlı olarak ortaya çıktığının tespit edildiğini hatırlatan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ersin Özen, “Kalp ile ilgili nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan kalp çarpıntısı, kalbin yapısal sorunlarından ya da kalbin iş yükünün arttığı anemi veya hamilelik gibi durumlara bağlı olarak meydana gelebilir. Damarsal problemler de çarpıntı hissinin oluşmasına neden olan sorunlar arasında yer alır. Fiziksel aktivite ve yoğun stres zamanlarında ortaya çıkan çarpıntı şikâyeti vücudun bu durumlara bir tepki olarak ürettiği ve kan dolaşımına saldığı uyarıcı hormonlar nedeniyle meydana gelir. Ayrıca hipertiroidi hastalarında kalp çarpıntısı sık rastlanılan şikayetler arasında yer alır. Kan şekerinin düşmesi, kan dolaşımındaki kalsiyum, magnezyum ya da potasyum gibi çeşitli minerallerin seviyelerindeki değişiklikler de çarpıntı oluşması ile sonuçlanabilir” dedi.
Genel olarak kalp çarpıntısı şikâyeti bulunan kişilerde stres, aşırı kaygı ya da panik atak gibi durumlarda oluşan güçlü duygusal yanıtlar, depresyon, zorlayıcı egzersizler, kafein, nikotin ya da çeşitli uyarıcı kimyasal içeren ürün ve ilaçların tüketimi, ateş, adet dönemi, hamilelik ya da menopoz döneminde meydana gelen hormonal değişiklikler ve tiroit bezi hormonlarının düzeyinin normalin altında ya da üstünde olması ve çeşitli bitkisel takviye ürünlerinin kullanımının başlıca nedenler arasında sıralanabildiğini hatırlatan Dr. Ersin Özen, “Bunun yanı sıra kalp çarpıntısı nedenleri arasında yaşamı tehdit eden rahatsızlıklar da bulunabilir. Bu problemler arasında düzensiz kalp atımları (aritmiler), geçirilmiş kalp krizi, kalbi besleyen koroner damarlar ile ilgili problemler, kalp kapakçıkları ile ilgili rahatsızlıklar, kalp kası hastalıkları ve kalp yetmezliği gibi rahatsızlıklar geliyor” şeklinde konuştu.
Kalp çarpıntısı belirtilerinin özellikle aniden ortaya çıkması halinde ya da daha önce bu hissi tecrübe etmemiş birinin yaşaması sonrasında yoğun endişe hissine neden olabildiğini vurgulayan Dr. Ersin Özen, “Kalp çarpıntısı olarak tanımlanabilecek birçok belirti mevcut. Bunlar kalp atımlarının sanki kalp kısa bir süreliğine durup sonrasında tekrar atıyormuş gibi hissedilmesi, göğüs bölgesinde genellikle kuş çırpınması olarak ifade edilen dalgalanma hissi ve kalp atımlarının ani olarak hızlanıyor ya da yavaşlıyormuş gibi hissedilmesidir. Bu hisler göğüs bölgesi dışında, boyun ve boğaz bölgesinde de meydana gelebilir. Kısa süreliğine gelip geçen çarpıntı hissinin zaman içerisinde çoğalması halinde veya şiddetinde zaman içerisinde değişiklik meydana gelirse sağlık kuruluşlarına başvurarak hekimlerden bu şikâyet konusunda yardım alınması önerilir” diye konuştu.
Çarpıntı şikâyetiyle sağlık kuruluşlarına başvuran kişilerde tanısal yaklaşımın en önemli aşamalarında fizik muayene ve hasta öyküsünün yer aldığını hatırlatan Dr. Ersin Özen, “Bu şikâyetin ortaya çıkmasında ya da seyrinin değişmesinde etkili olabilecek faktörler değerlendirilir. Eşlik eden belirtiler, hastanın kullandığı ilaçlar veya takviye ürünler de çarpıntı hissine neden olabileceği için üzerinde durulması gereken diğer konular arasındadır. Hekimler, çarpıntı yaşayan hastanın ilk değerlendirmesinden sonra altta yatan problemin aydınlatılmasına yönelik birtakım tetkiklere başvurabilirler. Kanın biyokimyasal analizi, EKG (elektrokardiyografi), Holter takılması, kalp ile ilgili olayları kaydeden cihazların takılması ya da ses dalgalarını kullanarak kalbin görüntülenmesini sağlayan EKO (ekokardiyografi), çarpıntı şikayetine tanısal yaklaşımda kullanılan yöntemler arasında yer alır” dedi.
Her rahatsızlıkta olduğu gibi çarpıntı tedavisi de şikâyetin ortaya çıkmasını tetikleyen asıl nedene bağlı olarak değişkenlik gösterdiğinin altını çizen Dr. Ersin Özen, “Kalp çarpıntısının nedeninin bazı ritim bozuklukları olduğunun tespit edilmesi halinde radyofrekans ablasyon gibi kardiyolojik girişimler faydalı olabilirken, kalbin fonksiyonları ile ilgili problemlere sahip kişilerde ise beta blokörler ya da kalsiyum kanal blokörleri gibi ilaçlar hekimler tarafından reçetelendirilebilir. Çarpıntı tedavisinin temel prensipleri arasında bu şikâyetin oluşması ile sonuçlanan tetikleyici faktörlerden sakınılması da yer alır. Özellikle yaşamın getirdiği stres düzeyinin yoga ya da nefes egzersizi gibi rahatlama teknikleri ile düşürülmesi ve uyarıcı özellik gösterebilen ürünlerden uzak durulması çarpıntı tedavisi kapsamında değerlendirilebilecek önemli yaşam tarzı değişiklikleri arasındadır. Tütün ürünlerinden uzak durulması, düzenli fiziksel aktivite ya da sağlıklı ve dengeli beslenme gibi uygulamalar hekimin bilgisi ve önerisi dahilinde çarpıntı şikâyeti üzerinde etkili olabilecek diğer yaşam tarzı değişiklikler arasında yer alıyor” açıklamasında bulundu.