Toplantıya Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Çevre Meclisi Başkanı Özge Sivrioğlu, DOĞADER Başkanı Murat Demir, Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez, Gemlik Baro temsilcisi Onurhan Köse ve avukatlar ile bölge köy muhtarları ve Fevziye, Şükrüye ve Hamidiye köy dernek başkanları katıldı.
“sarı öküzü kaptırmamalıyız” sloganıyla uyarı
Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş, toplantıda fabrikanın 260 bin metrekarelik ruhsatı bulunduğunu, şirketin ÇED başvurusunda ruhsatın yaklaşık 100 bin metrekarelik bölümünde madencilik yapmak istediğini belirtti. Akkuş, madencilik yönteminin “vahşi madencilik” olarak nitelendirilebileceğini vurgulayarak, her seferinde 5.260 kilogram patlayıcı kullanılarak marn çıkarılmasının planlandığını ve bunun sonucunda bölgede günde 300 kamyonluk taşımacılık trafiği oluşacağını söyledi.
Akkuş, patlatma ve taşımacılığın özellikle heyelan riski taşıyan Fevziye bölgesinde bitki örtüsü ve hayvan yaşamı üzerinde yıkıcı etkiler yaratabileceğini; en ciddi risklerden birinin ise yeraltı su kaynaklarının zarar görmesi olduğunu belirtti. Orhangazi örneğine atıfta bulunarak, “10 yıl önce tek bir maden ocağı varken bugün 20’nin üzerinde maden ocağıyla karşı karşıya kaldılar” diyerek bölgeye yapılacak maden işletmesinin yaratabileceği dönüşüme dikkat çekti.
Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, bölgedeki jeolojik yapıyı anlatarak, marnın (%50 kireç, %50 kil içeren bir sedimanter kayaç) çimento hammaddesi olduğunu, ancak dinamitle yapılan patlatmalı madenciliğin çok yüksek toz kirliliği üreteceğini belirtti. Rüzgârla taşınan tozun 4–5 köy ötelerine kadar ulaşarak zeytin başta olmak üzere tarımsal ürünlere ciddi zarar verebileceğine dikkat çekti.
DOĞADER Başkanı Murat Demir, Uludağ’dan Bursa Ovası’na kadar bölgenin doğa ve denizini korumak için 20 yıldır faaliyet gösterdiklerini hatırlatarak, toplantıyı düzenleyenlere ve köy muhtarlarına teşekkür etti. Demir, erken dönemde bilinçlenip birlik olunması, hukuki yolların birlikte işletilmesi gerektiğini; dava açma ve hakların birlikte aranmasının önemine vurgu yaptı.
Toplantıda söz alan muhtar ve dernek temsilcileri de endişelerini dile getirerek, bölge halkının tarımsal geçimi, içme ve sulama suyu kaynakları ile yaşam alanlarının korunması yönünde kararlı olduklarını bildirdi. Katılımcılar, ÇED sürecinin yakından takip edileceğini ve gerekirse hukuki ve sivil itiraz süreçlerinin başlatılacağını ifade etti.
Bilgilendirme toplantısı, bölge köylerinin doğal varlıklarının ve tarımsal üretimin korunması için ortak hareketle 19 Ekim Pazar günü eylem yapılacağını duyurması ile sona erdi.





Yorumlar