DOLAR 42,4433 EURO 49,3649 STERLİN 56,4180 GRAM ALTIN 5.663,63 BIST 100 10.914,65 BITCOIN $90.956
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama

HABERLER

Göçün hikayesi torunların gözüyle Bursa’da hayat buluyor

Bursa’da, Balkan göçünün izlerini genç kuşakların perspektifiyle ele alan “Göçmen Torunlarının Gözünden Balkanların İzi, Bursa’nın Mirası” projesinin tanıtım toplantısı gerçekleştirildi.

Giriş: 17.12.2025 10:40 | Güncelleme: 17.12.2025 11:51
Paylaş
Göçün hikayesi torunların gözüyle Bursa’da hayat buluyor

ZEYNEP SUDE YAVUZ

Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte; kent hafızasındaki göç hikâyeleri, kültürel aidiyet ve ortak yaşam mirası vurgulandı. Katılımcılar, geçmişin anılarını gelecekteki nesillere aktaran bu anlamlı buluşmada bir araya geldi.

 Bursa’nın demografik yapısına dikkat çekerek sözlerine başlayan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, şehir halkının büyük çoğunluğunun göçmen kökenli olduğunu vurguladı. Bursa’nın neredeyse yüzde doksanının göçmen olduğunu belirten Bozbey, bu nedenle ayrım yapmadan tüm Bursalıları hemşehrisi olarak gördüğünü ifade ederek katılımcıları selamladı.

Ailesinin 1924 yılındaki mübadele hikâyesini paylaşan Bozbey, dedesinin yaşadığı zorlu yerleşim sürecini anlattı. Balkanlar’da geniş arazilere sahip çiftçi bir aileyken, gemiyle Mudanya’ya getirildiklerini ve kendilerine şehir merkezinde ticaret yapmalarının söylendiğini aktardı. Ticaret deneyimleri olmadığı için başarısız olduklarını belirten Bozbey, dedesinin Vali’den toprak talep etmesi üzerine Rumlardan kalan köylere yerleştirildiklerini ifade etti.

Göçmenlerin uzun yıllar "bu kış döneceğiz" umuduyla yaşadığını belirten Bozbey, yerleşik düzene geçişin zaman aldığını dile getirdi. Yaklaşık 15 yıl boyunca geri dönme beklentisiyle sadece karınlarını doyuracak kadar üretim yaptıklarını, ancak dönüşün olmayacağı anlaşılınca tütün ve bağcılık gibi tarımsal faaliyetlere başladıklarını anlattı. Bozbey, bugünkü Özlüce ve 19 Mayıs Mahallesi’nin üniversite alanına kadar o dönemde tamamen bağlarla kaplı olduğunu hatırlattı.

Soyadının hikâyesine ve köklerine değinen Bozbey, dedesinin aslında "Perçem" soyadını almak istediğini ancak nüfus memurunun inisiyatifiyle "Bozbey" yazıldığını paylaştı. Araştırmaları sonucunda köklerinin Karamanoğlu Beyliği’ne dayandığını öğrendiklerini belirten Bozbey, atalarının 450 yıl boyunca Rumeli’de kalmalarına rağmen dillerini, Bektaşilik geleneğini ve Türkmen kimliklerini koruduklarını vurguladı.

Dedesinin memleket hasretini dindirmek amacıyla yıllar sonra ata topraklarını ziyaret ettiğini anlatan Bozbey, Anadolu ile Rumeli arasındaki güçlü bağa dikkat çekti. Lozan Mübadilleri Vakfı aracılığıyla dedesinin köyünü bulduğunu ve yıkılan caminin yerinde dua ettiğini belirten Bozbey, Keles’in bir köyünde rastladığı yaşlı teyzelerin konuşmasıyla kendi ailesinin kullandığı dilin birebir aynı olduğunu gördüğünü, bunun da kültürel sürekliliğin en büyük kanıtı olduğunu ifade etti.

Konuşmasına Balkan ve Rumeli kökenli bir vekil olarak atalarına ve yaşanan acılara karşı büyük bir sorumluluk hissettiğini belirterek başlayan Öztürk, bu mücadelenin yeni nesillere ve tüm Anadolu’ya anlatılması gerektiğini vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, vatan kaybetmenin acısını bilen Balkan kökenli kadroların büyük payı olduğunu hatırlattı. Öztürk, "muhacir" ifadesinin bir küçümseme değil, kaybedilmiş vatan toprakları için sonuna kadar mücadele edenlerin onuru olduğunu ifade etti.

Bursa’yı "Balkanların başkenti" olarak nitelendiren Öztürk, Bosna’dan Kafkaslara kadar en yoğun göçü alan şehir olması sebebiyle, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın merkezinin Bursa’da olması gerektiğini savundu. İktidara geldiklerinde bu adımı atacaklarını belirtti.

Balkan ülkeleriyle ilişkilerin "büyük abi–küçük kardeş" hiyerarşisiyle değil; eşit, saygılı ve ortak değerler üzerinden kurulması gerektiğine dikkat çeken Öztürk, tanıtımı yapılan projenin ortak geçmişten ortak geleceğe köprü kuracağını ve güçlü bir dayanışmaya referans olacağını belirtti.

Program sonunda gençler, kuşaklar arası bir köprü kurarak büyüklerinin göç hikayelerini katılımcılarla paylaştı.


Yorumlar

Haber Arama