Sağlıklı bir hamilelik süreci için de anne adaylarının hazırlıklarına hamilelik öncesinde başlamaları büyük önem taşıyor. Uzmanlar, sağlıklı bir gebelik için dikkat edilmesi gereken 6 tehlikenin altını çizdi.
BURSA (İGFA) – Anne baba olmayı isteyen çiftlerin kurdukları en güzel hayallerden biri, çocuklarını kucaklarına almak, sağlıklı ve mutlu günler için planlar yapmak… Bu hayalin gerçekleşmesi ise her şeyin yolunda gittiği bir hamilelik süreciyle mümkün oluyor. Anne olmaya hazır hissetmek kadar genel sağlık durumunun da iyi olmasının son derece önemli olduğuna dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Berkem Ökten, “Kansızlık, diyabet ve tiroit hastalıkları gibi pek çok sağlık problemi hamilelik sürecinde daha da şiddetlenme eğiliminde oluyor. Bu nedenle hamilelik öncesinde ilgili değerlerin ideal düzeyde olması çok önemli. Ayrıca sigara ve alkol kullanımı gibi sağlığa zararlı alışkanlıklar varsa bunların kullanımının da hamilelikten olabildiğince önce bırakılması gerekiyor” dedi.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Berkem Ökten, hamilelikte hem annenin hem bebeğin sağlığını tehdit eden 6 sağlık problemini anlattı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Vücut kitle indeksinin (VKİ) 18.5 – 24.9 kg/m2 arasında olması kişinin ideal kilosunda olduğu anlamına geliyor. VKİ değerinin 30 üzerinde olması ise obezite olarak tanımlanıyor. İdeal kilosunun üzerinde olan kadınların hamilelik sürecinde ciddi sorunlar yaşayabileceğini vurgulayan Dr. Berkem Ökten, “Obezite sorunu yaşayan kadınların doğum sırasında rahim kasılmalarının sıklığının ve şiddetinin daha az olduğunu gösteriyor” dedi.
Bebeğin kilosunun fazla olmasının erken doğum riskine yol açtığını ve normal doğumu zorlaştırdığını ifade eden Dr. Berkem Ökten, “Kan şeker seviyesi mutlaka kontrol altına alınmalı” dedi. Tiroit hormonunun fazla üretildiği (hipertiroidi) durumda ise yine düşükler, erken doğum, düşük doğum ağırlığı, anemi, gebelik hipertansiyonu, preeklampsi ve kalp ritim bozuklukları görülebiliyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Berkem Ökten “Deniz ürünleri, et, süt, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler ve iyotlu tuz başlıca iyot kaynakları arasında yer alıyor” diye konuştu.
Anemi durumunda, demir desteğiyle kan değerlerinin normal aralığa yükseltilmesi gerektiğini belirten Dr. Berkem Ökten, “Ayrıca demir içeriği yüksek fasulye, mercimek, zenginleştirilmiş kahvaltılık tahıllar, sığır eti, hindi ve karaciğer gibi besinler tüketilmeli. Beslenme düzeninde vücudun demir emilimini kolaylaştıran portakal suyu, greyfurt, brokoli gibi besinlere de yer verilmeli” dedi.
Hormonal ve bağışıklık sistemindeki değişiklikler sonucu hamilelikte diş eti hastalıklarına yatkınlık artıyor. Hamilelik gingivitisi olarak bilinen bu durumda; diş etlerinde artmış kanama, şişlik ve ödem görülüyor.
Anne adayının özellikle hamileliğin ilk üç ayında kızamıkçık, toksoplazma ve sitomegalovirüs gibi enfeksiyonlara yakalanmasının bebekte problemlere neden olabileceğini anlatan Dr. Berkem Ökten, uyarılarını şöyle sürdürdü: “Kızamıkçık aşısı olduktan sonra 2 ay süreyle hamile kalınmamalı. Kızamıkçık aşısı yaptırmış veya bağışıklığı olmayan bir kadın hamileyken enfeksiyonu kapmamak adına kalabalık yerlerden, çocukların çok olduğu ortamlardan uzak durmalı.”
Bebeğin beyin ve omurilik gelişiminde önemli bir role sahip olan folik asit; taze yeşil sebzeler, kuru baklagiller, karaciğer, ceviz ve fındık gibi besinlerde bulunuyor. Dr. Berkem Ökten, bu besinlerin tüketiminin yanı sıra, hamileliğin planlandığı dönemden yaklaşık 2 ay öncesinden itibaren günde 400 mikrogram folik asit takviyesine başlanması gerektiğini belirterek “Hamileliğin özellikle ilk 3 ayında folik asit takviyesine devam edilmeli” dedi.
Bu kapanacak 20 saniye