Tüm dünyayı etkisi altına alan ve ne zaman son bulacağı merak konusu olan COVID-19 salgını hepimizin hayatında en çok yer eden konuların başında geliyor. Doğumdan itibaren her yaşa bulaşabilen virüs herkesi hasta edebiliyor. Çocukları yetişkinler kadar etkilemeyen virüs; 65 yaş üzerindekilerde, kronik hastalığı olanlarda hayati tehlike taşıyor. Unutulmaması gereken noktalardan biri lösemi, lenfoma, multiple myelom gibi hematalojik hastalığı olanlar. Onlar için riskin çok daha yüksek olduğunu söyleyen Liv Hospital Ulus Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Hilmi Doğu “Hematolojik hastalığı olanların hem hastalığı hem de aldığı tedaviler nedeniyle bağışıklık sistemi yeteri kadar güçlü değil. Önlemler onlar için kat be kat daha önemli” diyor. Doç. Dr. Mehmet Hilmi Doğu riskleri ve önlemleri anlatıyor…
Tedaviler aksatılmamalı
Tüm dünyada ve ülkemizde COVID-19 salgınının çok yoğun yaşandığı zaman dilimlerinde bu hasta gruplarının tedavi önerilerinde ve takiplerinde bazı değişikliklere gidildi. Özellikle uygun hastalarda hastane başvurusunu azaltacak, bağışıklık sistemini daha az baskılayacak tedavi yöntemleri uygulandı. Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararlar doğrultusunda bazı hastalarla uzaktan iletişime geçilerek ilaçlarını direkt eczaneden alabildi. Ama akut lösemiler, dirençli hastalığı olanlar, kemik iliği nakli olması gereken hastalar kemoterapi süreçlerine devam etmek zorunda. Salgına rağmen bir grup hastanın hastanede yatarak tedavi olması gerekiyor.
Kemoterapi hastalarına özel alanlar olmalı
Akut lösemi, dirençli hastalığı olanlar, kemik iliği nakli olması gereken hastalar gibi kemoterapi süreçlerine devam edenler için hastanelerimizde özellikle olası COVID-19 temasını en aza indirecek mümkünse tamamen ayrı alanlarda klinik ve tedavi ortamları yaratılması gerekiyor. Uluslararası bir dergide yayınlanan ülkemiz verilerinden elde edilen COVID-19 gelişmiş hematolojik kanserli hastaların sonuçları şöyle: COVID-19 gelişmiş hematolojik hastalığı olan 740 hasta, kanseri olmayan COVID-19 gelişmiş hastalar ile karşılaştırıldığında; ciddi hastalık oranı, hastanede yatış ve yoğun bakım ihtiyacı, solunum desteği ihtiyacı ve vaka ölüm oranları hematoloji hastalarında kanser olmayan hastalara göre daha yüksek bulundu. Bu bilgiler hematoloji hastalarının bu salgın sürecinde risk altında olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Bu hastalar için sağlık çalışanları ve kuruluşları olarak özel alanlar yaratılmalı ve alt yapı oluşturulmalı.
Hasta yakınlarına büyük görev düşüyor
Hematolojik kanser tedavisi gören ve yakın zamanda tedavisi bitenlerin bağışıklık sistemi düşük olduğu için enfeksiyona daha duyarlıdır. Bu nedenle bulaş riski çok daha yüksek olur. Hastalarının yakınları virüsten korunma yöntemlerine özen göstermez ve uymazsa kendisinde hiçbir şikayete neden olmayabilir ancak tedavi gören yakınına bulaştırması sonucunda hastayı kayba kadar gidebilen ciddi süreçler ile karşılaşılabilir. Hem hastalar hem de aileleri kişisel korunma önlemlerine çok dikkat etmelidir.
Pandemi tedaviye engel değil
Özellikle kemoterapi alanların takipten çıkmamaları gerekir. Panik nedeniyle oluşabilecek ihmaller geri dönüşümsüz zararlar verebilir. Pandemi hiçbir kanser tedavisinin başlamasına ve devamına engel değildir. Pandeminin ne kadar süreceği öngörülemediği için hiçbir onkolojik tedavi ertelenmemeli hastaya uygun tedavi seçeneği belirlenmelidir.