CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 28 yıl önce 33’ü ozan, yazar, aydın 35 kişinin yakılarak katledildiği Sivas Katliamının sorumlularından hesap sorulmadığını belirterek, “Sivas Katliamı göz göre göre gerçekleşti ama ülkemizde yaşanan diğer katliamlar gibi, sorumlularından hesap sorulmadı. Madımak ateşi hala yanıyor” dedi.
TBMM’de düzenlediği basın toplantısına Bülent Ecevit’in “Madımak” şiirini okuyarak sözlerine başlayan Sarıbal, Sivas Katliamının yaşandığı dönemi ve sonrasındaki dava sürecini anlattı. “Bundan 28 yıl önce 1993 yılının 2 Temmuz’unda Sivas’ta bir insanlık suçu işlendi” diyen Sarıbal, “Cumhuriyetin temellerinin atıldığı bir kentte, Cumhuriyet değerlerinin savunucusu yüzakı aydınlarımız, ozanlarımız, sanatçılarımız, göz göre göre gelen katliamda yaşamlarını yitirdiler. Katliamın geldiği çok önceden belliydi. Başta ülkemiz edebiyatının usta ismi Aziz Nesin olmak üzere şenliğe katılanların hedef gösterildiği bildiriler dağıtıldı. Önlem alınmadı. Katliamın gerçekleştiği gün kalabalıklar otel etrafında toplanırken, ellerinde bidonlarla oteli yakmaya çalışırken güvenlik güçleri müdahale etmek yerine sadece seyretti. İlin valisi başta olmak üzere bütün mülki amirler adım adım gelen katliamı önlemede yetersiz kaldı. Polis, jandarma ve itfaiye müdahale ettiğinde 35 insan yanarak, dumandan boğularak katledilmişti” diye konuştu.
Katliam sonrası yapılan soruşturma ve dava sürecinde de sorumlulardan hesap sorulmadığını aktaran Sarıbal, şunları söyledi:
15 kişiden 124’ü yargılandı
“Sivas Madımak Katliamını duyan ve vicdanı olan herkes şok olurken, olaydan bir gün sonra sadece 35 kişi gözaltına alındı. Daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190’a kadar çıktı. Ancak gözaltına alınan 190 kişiden 124’ü hakkında “laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma” suçlamasıyla dava açılabildi. Geri kalanlar serbest kaldı. Oysa katliama katılanların sayısı polis kayıtlarında 15 bin kişi olarak yer almıştı. Sivas Katliamı davalarında mahkemeler olayın siyasi yanı ve cumhuriyet rejiminin hedef alındığını görmek istemedi.
Sivas Davası olarak bilinen katliam davasının ilk duruşması, Ankara 1 Numaralı Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 21 Ekim 1993 günü yapıldı. 26 Aralık 1994’te karara bağlanan dava sonucunda, 26 sanık ‘adiyen adam öldürme suçu’ndan ceza aldı. İdama mahkum edilenlerin cezası daha sonra 15 yıla düşürüldü. 37 sanık hakkında berat kararı verildi. 60 sanık ise Toplantı ve Gösteri Yasası’na aykırı davrandıkları savı ile cezalandırıldılar. Dava temyiz edildi.
Yargıtay 25 sanık hakkındaki kararı onadı. Diğer sanıkları için ise ‘cumhuriyet rejimini hedef aldıklarına’ dikkati çekerek eylemin ‘Anayasal düzenin değiştirilmesi ya da ortadan kaldırılması’nı düzenleyen TCK 146/1 ve 3 fıkraları kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Bozmadan sonra mahkeme 38 sanık hakkında TCK’nın 146/1. Maddesi gereğince idam, 29 sanık hakkında 146/3. Maddesi gereğince 7 yıl 6 ay, 14 sanık hakkında beraat kararı verdi. Yeni Türk Ceza Kanunu 2005 yürürlüğe girince 146/3. Maddesinden ceza alan Sivas sanıkları, yeni yasada bu madde yer almadığı gerekçesi ile tahliye edildi.
Tahliye sonrası kamuoyundan yükselen tepkiler üzerine savcılık hata yapıldığını söyledi ancak iş işten geçmiş ve sanıklar ortadan kaybolmuştu.”
Kaçan kurtuldu, yakalama için çaba gösterilmedi
Sivas Davası sürecinde firari sanıkların yakalanması için çaba gösterilmediğini belirten Sarıbal, bazı sanıkların belediyelerde işe girdiğini, bazılarının bu süreçte evlendiğini, kiminin çocuk sahibi olarak çocuklarını nüfusa kaydettiğini ama bir türlü yakalanmadığını aktardı. Sarıbal, “Katliamın sorumlularından Cafer Erçakmak adlı sanığını Fransa’da ikamet ettiği mahkemeye resmi belgelerle sunulmuş olmasına karşın, Fransa’dan getirilmedi. İki yıl sonra sanığın öldüğü, ailesi tarafından Sivas Mezarlığı’na gömüldüğü söylendi. Sanık öldükten sonra mı Türkiye’ye getirildi yoksa zaten Türkiye’de miydi hala öğrenilemedi” dedi.
Erdoğan zaman aşımından memnun oldu
AKP öncesinde başlayan ve AKP iktidarı döneminde de devam eden Sivas Katliamı davalarında sanıklar için korunma kalkanı oluşturulduğunu ifade eden Sarıbal, şunları söyledi:
“Aradan geçen 28 yılda Madımak ateşi canımızı yakmaya devam ediyor. Çünkü katliamda sorumluluğu olanlardan hesap sorulmadı. O dönemin iktidarı ve sonrasında gelen iktidarlar işlenen insanlık suçunun hesabını sormadı. Bugün ülkeyi yöneten iktidar ise Madımak Katliamını unutturmak için büyük çaba harcadı.
Sivas’ta yaşanan insanlık suçuydu. Ancak yargılama süreci buna uygun yürütülmedi. DGM’de başlayan Sivas Katliamı Davası, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 13 Mart 2012’de “zaman aşımı” kararı ile kapandı. Sivas Katliamı davasının zaman aşımına uğradığını hatırlatan ve görüşünü soran gazetecilere dönemin Başbakan’ı AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı” diyerek adeta memnuniyetini dile getirdi. Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla 31 Ocak 2020 tarihinde ise Sivas Katliamı sorumlularından ve müebbet hapis cezasına mahkûm edilen Ahmet Turan Kılıç’ı affetti.”
Karanlık sayfa: Çorum Katliamı
Sarıbal, basın açıklamasında ülkemizin karanlık sayfalarından Çorum Katliamı ile ilgili de görüşlerini aktardı. 28 Haziran 1980 tarihinde başlayan ve yaklaşık 1,5 ay sonra 10 Temmuz 1980 tarihinde kontrol altına alınan Çorum Katliamında 57 vatandaşımız hayatını kaybettiğini yüzlerce insanın yaralandığını, iş yerleri ve evlerin yağmalanarak yakıldığını aktaran Sarıbal, “Çorum Katliamında 4 Temmuz 1980 tarihinin ayrı bir önemi var. 4 Temmuz 1980 tarihinde camilerde “komünist kızılbaşlar Alaattin Camii’ni bombalıyor” yalanı sonrası Alevi ve solcuların evlerine, köylerine yapılan saldırılar sonrası 26 masum insan katledildi. Evleri yağmalandı. Tam 1,5 ay süren olaylar sırasında gereken önlemler alınmadığı gibi, diğer katliamlarda olduğu gibi Çorum Katliamından da faillerden hesap sorulmadı ve üstü örtüldü. 12 Eylül 1980 faşist cuntasına giden yolun önemli kavşaklarından biri oldu” diye konuştu.