Fuarın üçüncü gününde gerçekleşen "Adalet Söyleşileri"nde, Bursa Milletvekili Avukat Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Ankara Milletvekili Avukat Umut Akdoğan ve akademisyen, yazar Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu, Mudanyalılarla bir araya geldi. "Yeni Türkiye" başlıklı söyleşide, umudu diri tutmanın ve dayanışmayı güçlendirmenin önemi vurgulandı. Mudanya Belediye Başkan Yardımcısı Avukat Baran Güneş'in moderatörlüğünde gerçekleşen etkinlikte, Türkiye'nin adaletsizliğin sıradanlaştığı bir ülke haline geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Hablemitoğlu, "Biz adaletsizliği yalnızca ceza adaleti ile sınırlı görüyoruz. Oysa sosyal, onarıcı, duygusal adaletin adı bile anılmıyor. Adaletsizliğin normalleşmesi, topluma, devlete ve birbirimize olan inancımızı zedeledi" şeklinde konuştu.
"Umidinizi Yitirmeyin"
Bursa Milletvekili Avukat Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Türkiye'nin yüz yıl öncesine kıyasla daha kötü bir durumda olmadığını belirterek, "Bulunduğumuz nokta, umutsuzluğa kapılmamızı gerektirmiyor. Yüce Atatürk, yüz yıl önce bu ülkeyi emperyalizmin boyunduruğundan kurtarıp nasıl kurduysa, sanatta, kültürde nasıl devrimler yaptıysa, biz de onun yolundan giderek daha iyisini başaracağız" ifadelerini kullandı.
Ankara Milletvekili Avukat Umut Akdoğan ise, "Asla endişelenmeyin, üzülmeyin, sonunda biz kazanacağız" diyerek şunları ekledi:
"Türkiye'nin bugün bir dönüşüme ihtiyacı var. 'Yeni Türkiye' kavramını kabul etmiyorum. Türkiye buradadır. Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk'tür. Türkiye, İsmet Paşa'dır. Türkiye, Mudanya'dır. Türkiye, Mütareke Evi'dir. Çözümümüz nettir: Umudunuzu kaybetmeyin! Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti!"
Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç da, "Ulu Önder'in bize miras bıraktığı ilkelere sıkı sıkıya bağlı kalırsak, bizi hiçbir güç yıldıramaz. Mutlaka zafer bizim olacak. Bundan hiç şüphemiz yok. Hem dayanışma içinde olmalıyız, hem birbirimize sahip çıkmalıyız, hem de devrimlerimize sahip çıkmalıyız" dedi.
"Sansür, Gelişimin Önündeki En Büyük Engel"
Fuar kapsamında düzenlenen söyleşi ve imza etkinliklerinde, Doç. Dr. Tuğba Çelik Korat ile gazeteci, yazar Esra Yazdıç Demir "Edebiyatta Muhafazakarlaşma ve Çocuk Edebiyatında Sansür" başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi. Edebiyatın özgür bir alan olduğunu ve yazarların içlerinden geçenleri rahatça ifade edebilmesi gerektiğini belirten Doç. Dr. Tuğba Çelik Korat, "Çocuk kitapları, yetişkin kitaplarından farklı değildir. Onlar da insanları derinden etkiliyor. Çocuklar için yazanlar, yetişkinler için de yazıyorlar. Bu nedenle sansür, gelişimin önündeki en büyük engeldir. Sansür sadece cinsellik veya politika ile sınırlı değil. Yazarlar, 'Buraya kadar gidebilirim' düşüncesiyle kendilerini kısıtlıyorlar" dedi.
"Önceliği Çocuğa Verin"
Çocukların kendilerini bulabildiği, yargılanmadığı kitapları okumak istediğine dikkat çeken Esra Yazdıç Demir, "Çocuklar, istedikleri kitapları okuduklarında bundan keyif alırlar. Aksi takdirde, sadece not alabildikleri, dayatılan eserler haline gelirler" dedi. Çocuk edebiyatına eser kazandırmaya çalışan yazarların, zamanla kendi otokontrollerini devreye soktuklarını ve kendilerine sansür uyguladıklarını da belirten Demir, "Eğer pedagojik bir sorun varsa, mutlaka yeniden gözden geçirilmeli. Ancak bir çocuğa kitap seçerken, önceliği çocuğa verin" diye konuştu.
"Çocuğa Verilecek En Kıymetli Hediye Sevgidir"
Fatmanur Boylu'nun moderatörlüğünde gerçekleşen bir diğer söyleşide ise Dr. Bahar Eriş, her çocuğun ihtiyaçlarının farklı olduğunu vurgulayarak, çocukların görülmeye, dinlenmeye, sevilmeye, oldukları gibi kabul görmeye ve güvenmeye ihtiyaç duyduklarını söyledi. Bir ailenin çocuğuna verebileceği en değerli şeyin koşulsuz sevgi olduğunu belirten Eriş, çocuğun kabul gördüğünü hissettiği zaman, her şeyi başarabileceğine inanacağını vurguladı.






Yorumlar