Belirti vermeden ilerlese de, erken dönemde tanısı tesadüfen konsa da, tıptaki teknolojik gelişmeler sayesinde pankreas kanserinin tedavisinde de önemli adımlar atılıyor. Bu sayede pankreas kanseri için sarf edilen karamsar cümleler yerini umut verici açıklamalara bırakıyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Enis Özyar, teknolojik gelişmelerin pankreas kanserinin radyoterapisi yöntemiyle tedavisinde ve kontrol altına alınabilmesinde büyük katkı sağladığını belirterek “Her seanstan önce hastanın manyetik rezonans görüntülemeleri alınıyor. Organlardaki yer değişikliği saptanıyor. Işın verilecek bölge için yeniden planlama yapılıyor ve böylece hem tümörün yüksek dozda ışın alması sağlanıyor hem de çevredeki normal dokuların korunması mümkün oluyor. Hastaların bu yeni tekniklerden faydalanabilmesi için zamanında radyasyon onkolojisi uzmanlarına yönlendirilmesi büyük önem taşıyor” diye konuşuyor.
Geç belirti veriyor
Dünyada her yıl 450 bin kişi pankreas kanseri tanısı alıyor. Bu hastalık tüm kanserlerin yüzde 2.5’ini oluşturmasına karşın kansere bağlı ölümler açısından erkeklerde ve kadınlarda dördüncü sırada yer alıyor. Ülkemizde erkeklerde daha sık görülen bu hastalığın belirti vermeden ilerlediğini kaydeden Prof. Dr. Enis Özyar, “Hastalık genellikle ileri evrelerde fark ediliyor. Belirtileri arasında kilo kaybı, sarılık, gazlı gaita, karın ve sırt ağrısı, hazımsızlık, bulantı ve kusma yer alıyor” diyor.
Diyabetlilerde risk artıyor
Pankreas kanserine yol açan faktörler ise tütün kullanımı, kimyasal ve ağır metallere maruz kalma, aşırı alkol kullanımı, şeker hastalığı ve diş eti hastalıkları olarak sıralanıyor. Hastalığın görülme sıklığındaki hafif artış nedeniyle obezite ve yaşlılığın risk faktörü olduğu düşünülüyor. Prof. Dr. Enis Özyar, bir çalışmaya göre 50 yaşın altındaki diyabetlilerde 3 yıl içinde pankreas kanseri olma olasılığının yüzde 1 olduğunu belirtiyor. Başka bir çalışmaya göre ise kandaki şekerin her 0,56 mmol/l artışı pankreas kanser sıklığını yüzde 14 oranında artırıyor.
Gelişmeler ile tedavi güncelleniyor
Tıpta yaşanan gelişmeler nedeniyle pankreas tedavisi de sürekli güncelleniyor ve tedavi, hastalığın evresine göre düzenleniyor. İlk evrede cerrahi yöntem uygulanıyor. Tümörün büyüklüğünün cerrahi açıdan sınırda olduğu ikinci evrede ameliyat öncesi kemoterapi ve radyoterapinin ameliyatın başarı şansını artırdığına işaret eden Prof. Dr. Enis Özyar, şöyle devam ediyor:
“Son yıllarda radyoterapi uygulamaları halk arasında ‘noktasal ışınlama’ olarak bilinen stereotaktik ışınlama (SBRT) ile yapılıyor. Bu yöntem ameliyat sonrası kullanılmaz. Cerrahi yapılamayan ancak metastaz yapmamış hastalıkta tedaviye öncelikle kemoterapi ile başlanır ve takiben hastalık hala cerrahi yapılamıyorsa SBRT uygulanır. Metastatik hastalıkta tedavi kemoterapi ve immuno tedavidir. Ancak bu tedaviler, hastanın yaşam süresini uzatmayı hedefler.”
MR görüntüleme ile gelen başarı
Çevresinde mide, oniki parmak bağırsağı gibi hassas organlar olmasından dolayı pankreas kanserinde etkili yüksek doz radyoterapi kullanımından uzun yıllar boyunca çekince duyulduğunu kaydeden Prof. Dr. Enis Özyar, “akıllı radyoterapi” teknolojisi sayesinde radyoterapi kullanımında yeniliklere gidildiğini belirtiyor. Prof. Dr. Enis Özyar’ın verdiği bilgiye göre, klasik radyoterapi tedavisinden farklı olarak her seanstan önce hastanın MR görüntülemeleri alınarak organlardaki yer değişikliği saptanıyor. Işın verilecek bölge için yeniden planlama yapılıyor ve böylece hem tümörün yüksek dozda ışın alması sağlanıyor hem de çevredeki normal dokuların korunması mümkün oluyor. Ayrıca tedavilerde hareketli bir organ olan pankreasın hastanın nefesini tutmasıyla hareketsiz kalması sağlanıyor. Bu sayede stereotaktik ışınlamanın (SBRT) güvenle yapıldığını anlatan Prof. Dr. Enis Özyar, radyoterapideki gelişmelerin hastalara sağladığı faydaları beş ana grupta topluyor.