DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Hafif Yağmurlu
15°C
Bursa
15°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
11°C
Salı Hafif Yağmurlu
11°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
11°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
11°C

Tıp dünyası kök hücre ile geleceğe hazırlanıyor

Tıp dünyası kök hücre ile geleceğe hazırlanıyor
A+
A-

Kök hücre tedavileri tıp ve biyoteknoloji alanında yeni bir dönem açtı. Ülkemizde de aile içi kullanım ve toplumsal bağış amacıyla Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı kordon kanı ve dokusu bankalarında özel şartlarda saklatılabilen kök hücreler birçok hastalığa umut oluyor. Kan kanserlerinden, bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklara, yaralanmalardan anti aging uygulamalarına pek çok alanda başvurulan kök hücreler, beyin ve omurilik felci, HIV, multiple skleroz, alzheimer, parkinson gibi tedavisi güç hastalıklarda da umut veren sonuçlar ortaya koyuyor.

Tıp ve biyoteknoloji alanında son 40 yıldır araştırmaların odağına oturan kök hücreler, her geçen gün daha fazla hastalığa karşı umut ışığı oluyor. Başta yeni doğan bebeklerin kordon kanı ve kordon dokusu olmak üzere kemik iliği ve yağ dokusundan toplanan kök hücreler, kendilerini yenileme, çoğalarak vücutta farklı hücre tiplerine dönüşebilme, dokularda oluşan hasarı onarabilme potansiyeline sahip. Özellikle doğumun hemen sonrasında toplanan bebek ile anne arasındaki bağ olan kordon dokusu ve içindeki kan, vücudun en saf ve zengin kök hücre kaynağı olarak biliniyor. Bu nedenle aile içi (otolog) kullanım veya toplumsal bağış (allojenik) yapmak amacıyla doğum sonrasında çöp olarak atılmayıp saklanan kordon kanı ve dokusu, tedavisi zor hatta ölümcül olabilen birçok hastalığa yönelik oldukça etkili çözümler sunabiliyor.

Bağışlanan kordon kanı ve dokusu hayat kurtarıyor

Doğumda toplanan bebeğin kordon kanı ve dokusu, ihtiyaç durumunda kullanılmak üzere uzun yıllar saklanabiliyor. Ülkemizde de saklama işlemleri, Sağlık Bakanlığı onayı alan, uluslararası standartlarda faaliyet gösteren laboratuvarlardaki – 196 derecede özel saklama sistemlerinde gerçekleştiriliyor. Kordon kanı, kan hücrelerini oluşturan hematopoietik (kan yapıcı) kök hücrelerden bol miktarda içermesinden ötürü lenfoma, talasemi (Akdeniz anemisi), lösemi, çocukluk çağı tümörleri ve nöroblastoma gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabiliyor. Kordon dokusundan elde edilen mezenkimal (onarıcı) kök hücreler ise eklem hasarı, yara ve yanıklar, metabolik rahatsızlıklar, sarı benek hastalığı ile bağışıklık sistemini düzenleyici etkisinden dolayı hücre/organ nakli sonrası doku reddi tedavilerinde uygulanabiliyor.

Kök hücre tedavileri ülkemizde de başarıyla uygulanıyor

Dünyada son yıllarda sürdürülen klinik araştırmalar, kök hücrelerin tedavisi zor birçok hastalığa karşı önemli sonuçlar verdiğini gösteriyor. Multiple skleroz (MS), otizm, alzheimer, parkinson gibi hastalıklarda hasarlı hücrelerin onarılarak semptomların azaltıldığına dair bulgular tıp dünyasına umut veriyor. Kök hücrelerin artan araştırmalarla birlikte uygulama alanlarının önümüzdeki yıllarda daha da genişlemesi bekleniyor. Kök hücre nakilleri Türkiye’de de başarıyla uygulanabiliyor. Yakın dönemde beyin felci (serebral palsi) geçiren bir çocuk hasta ile silahlı yaralanma sonucu omurilik felci (parapleji) geçiren 48 yaşında bir erkek vakada, bağışlanan kordon dokularından toplanan mezenkimal (onarıcı) kök hücrelerin nakli ile gerçekleştirilen tedaviler son derece olumlu sonuçlar verdi. Daha önce çevresiyle iletişim kuramayan ve yürüyemeyen serebral palsi hastası 5 yaşındaki çocuğun tedavi sonrası ailesinin konuşmalarına tepki verdiği ve ayakları üzerinde durabildiği gözlemlendi. Omurilik felci geçiren ve bel altı tutmayan hastada ise bacaklarda kayda değer güçlenme yaşandı ve kısmi hareket edebildiği görüldü. Kordon kanı, ABD’de HIV virüsünden kurtulan 3’üncü kişi olarak dünya tıp literatüre giren kadın hastanın iyileşmesindeki rolüyle de yakın zamanda dikkatleri tekrar üzerine çekmişti.

ETİKETLER: