Ülkemizde yanlış ve aşırı sulama yöntemlerinin hem su israfına hem de toprak kayıplarına yol açtığına dikkat çeken Bursa TB Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Özer Matlı, “Küresel ısınmayla stratejik önemi çok daha iyi anlaşılan suyumuza ve toprağımıza çok geç olmadan sahip çıkalım, tarımsal sulamada tasarruf sağlayacak teknolojilerin kullanımını ülke geneline yayalım” dedi.
Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Özer Matlı, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, tarım sektörü başta olmak üzere herkesi tasarrufa, suyuna ve toprağına sahip çıkmaya davet etti. Türkiye’nin tabiat varlıkları açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biri olduğunu ifade eden Başkan Özer Matlı, “Maalesef son yıllarda küresel iklim değişikliğine bağlı olarak artan kuraklık, insanlarımızın sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için gerekli olan yeşil bitki örtüsüne ciddi boyutta zarar vermektedir. Kuraklık ve çölleşmeyle mücadelenin en önemli yolu, sahip olduğumuz kaynakların en iyi şekilde korunması ve bu kaynakların mümkün olduğunca tasarruflu kullanılmasından geçmektedir” dedi.
Aşırı sulama yarardan çok zarar veriyor
Türkiye’nin sanıldığının aksine su zengini olmadığını dile getiren Başkan Özer Matlı, “Ülkemiz, kişi başına düşen 1339 metreküplük su miktarıyla hızla su fakiri olma yolunda ilerlemektedir. Küresel ölçekte giderek artan su talebi ve kuraklıkla birlikte su kaynaklarımız, nehirlerimiz, göllerimiz üzerindeki baskı her geçen gün şiddetlenirken, ülkemizde suyun yüzde 77’si tarımda kullanılmaktadır. Oysa sulanabilecek arazilerin büyük bölümü sulanamıyor. Modern sulama sistemlerinin kullanımına yönelik yapılan tüm çalışmalara rağmen hala vahşi sulama yöntemlerinin tercih edilmesi üreticilerimize yarardan çok zarar getirmekte, bu durum ürün veriminin ve toprak kalitesinin de düşmesine neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.
Modern sulama teknikleri ülke genelinde yaygınlaşmalı
Tüm dünyada dengeleri alt üst eden korona virüs salgınının suyun, tarımın, gıda ve beslenmenin önemini çok daha net bir şekilde ortaya koyduğunu belirten Özer Matlı, su tasarrufunun sadece kurumların değil, 84 milyonun yani her bireyin görevi olduğunu söyledi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın suyun etkili ve verimli kullanılması noktasında baraj yatırımlarını sürdürdüğünü, ‘Kırsal Kalkınma Destekleri’ kapsamında damla sulama yatırımlarına yüzde 50 hibe desteği olmak üzere önemli destekler vermesine rağmen bunların yeterli gelmediğini söyleyen Başkan Özer Matlı, “Kalkınmada sürdürülebilirliği sağlamak, verimli toprak katmanlarının yıldan yıla yok olmasını önlemek için kuraklık, toprak kaybı ve bilinçsiz su kullanımı gibi sorunlara toplumun tüm kesimlerinin katılımını sağlamalıyız. Özellikle tarım alanlarında doğru planlama yapmalı, aşırı su kullanımının azaltılması için damla ve toprak altı damla sulama gibi sulamada en son teknolojiler ile bilinçli gübre kullanımını ülkemizin tamamında yaygınlaştırmalıyız” dedi.
“Çevre koruma bilincini oluşturmalıyız”
Çölleşme ve kuraklıkla mücadelede önerilerini sıralamaya devam eden Başkan Matlı, “Su kaynaklarının kısıtlı olduğu yerlerde su ihtiyacı fazla olan bitkilerin yerine daha az su isteyen ürünlerin yetiştirilmesinin teşvik edilmesi, tarımla uğraşan tüm vatandaşlarımızın ekim, toprak işleme, sulama konularında bilinçlendirilmesi, çevreyi koruma bilincinin küçük yaşlardan başlayarak bireylere kazandırılması, gelecek kuşaklara kaygılardan uzak, daha yeşil ve yaşanabilir bir Türkiye bırakılmasını sağlayacaktır. Bu noktada Bursa Ticaret Borsası olarak üzerimize düşeni yapmaya her zaman hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
“Çok geç olmadan tedbir alalım”
Diğer yandan yanlış sulamanın, su israfının yanında toprak kayıplarına ve çölleşmeye de neden olduğunu vurgulayan Bursa TB Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, “Doğu Akdeniz Havzası’nda yer alan ülkemiz, iklim değişikliğinin olumsuz etkileri yönünden yüksek risk grubu ülkeler arasında kabul edilmektedir. Öyle ki Türkiye Çölleşme Risk Haritası verilerine göre, mevcut arazilerimizin %12,7’si zayıf, %53,2’si orta, %25,5’i ise yüksek çölleşme risk sınıfında yer almaktadır. Dünyada ise karasal alanların yüzde 40’ından fazlası kurak alanlardan oluşmakta, dünya genelinde 2 milyar insan çölleşme riski olan kurak alanlarda yaşamaktadır. Ülkemizin neredeyse yüzde 80’inin kaygıya değer düzeyde çölleşme tehlikesi altında olması, kırsal nüfusun gelirinin azalması ve dolayısıyla geliri toprağa bağlı olan insanların göç etme riskini de artırmaktadır. Bu nedenle verimli tarım arazilerimizin çölleşme riskine karşı tedbir almak hem bugün için hem de yarınlarımız için hepimizin sorumluluğudur” şeklinde konuştu.