Balkan Rumeli Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BALKANTÜRKSİAD) yönetimi ünlü Tarihçi Sinan Meydan’ı üyeleriyle buluşturdu.
BALKANTÜRK Akademi Başkanı, BALKANTÜRKSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Fatma Akalp’in moderatörlüğünü üstlendiği ve zoom üzerinden sosyal medya hesaplarından canlı olarak yayınlanan programda Tarihçi Sinan Meydan, 19 Mayıs ruhunun ortaya çıkışı, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlatmaya karar verdiği süreci anlattı.
Programın açılışında konuşan ve 19 Mayıs’ın anlam ile önemi hakkında değerlendirmelerde bulunan BALKANTÜRKSİAD Başkanı Fatih Şakir, “19 Mayıs sadece bir tarih değildir, Mondros Mütarekesi sonrası işgal edilen Anadolu topraklarının kurtuluşunu başlatan milli mücadelenin ilk adımının atıldığı gündür. 19 Mayıs tarihinde büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından 1919’da başlatılan ve 4 yıl 4 ay 10 gün devam ederek 29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla tamamlanan Anadolu kurtuluşunun ilk adımıdır. Her bir günü unutmamız mümkün değildir. 19 Mayıs’a nasıl geldiğimizi, önemini konuk konuşmacımız Sinan Meydan bizlerle ayrıntılı olarak paylaşacaktır. Bizler Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının yolunda ilerlemeye, üretmeye istihdam alanları açarak sürdürüyoruz. Bunu devam ettirmeyi bir borç olarak görüyoruz. Bu duygu düşüncelerle bir kez daha Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını anıyoruz”
“KURTULUŞ SAVAŞI TESADÜFEN BAŞLAMADI”
Programda üyelere bilgi veren Tarihçi Sinan Meydan 19 Mayıs’ın çok özel bir gün olduğunu belirterek, Atatürk’ün her zaman bir plan dahilinde hareket ettiğini ve Kurtuluş Savaşı’nın tesadüfen başlamadığını ifade etti. Meydan şöyle konuştu, “600 yıllık bir imparatorluk çözülüyor ve dağılıyor. 93 harbinden sonra Osmanlı İmparatorluğu hızla bir çözülme yaşıyor. Bu çözülme sürecinde önce Avrupa sonra ise Balkanlardan atıldık. 1912 -1913 Balkan savaşlarını kaybederek bütün Makedonya’yı ve Batı Trakya’yı kaybettik. Kağıt üstünde olmasa da fiilen kaybedilmişti. Biliyorsunuz 14 yüzyıldan itibaren Türkler her zaman Batı Trakya’da hep çoğunluktaydı. 1913 yılından itibaren oradaki Türkleri göçe zorladılar. Türkler Andolu’ya göç etmek zorunda kaldılar. Ardından 1. Dünya Savaşı’nda ise Arap coğrafyasını ve Orta Doğu’yu kaybettik. Atatürk, bu süreçte cepheden cepheye hep koştu ve bu çözülme sürecine tanık oldu. Atatürk her şeyden önce gerçekçi bir lider. Bu çözülme sürecinde şuna karar verdi; gerçek bir mücadeleye girmek için Anadolu’da bir savunma hattı oluşturmak, İstanbul’u ve Doğu Trakya’yı yani bugünkü Misak-ı Milli sınırlarını savunmak gerektiğine karar veriyor. Daha 1. Dünya Savaşı’nın sonlarında açıkça ifade ediyor. Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 tarihinden önce bir planı var. İstanbul’da yaptığı görüşme ve toplantılarda bir plan dahilinde Atatürk, silah arkadaşlarıyla Anadolu’ya geçiyor. İstanbul’a geldikten kısa bir süre sonra Atatürk, Andolu’ya geçmekten başka bir çareleri olmadığını gördü. Atatürk’ü Samsun’a gönderenler başka bir plan yapıyor fakat Atatürk ise ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyerek taban tabana zıt bir planla Anadolu’ya geçiyor ve Kurtuluş Savaşı’nı başlatıyor” dedi.