DOLAR
34,3464
EURO
37,4706
ALTIN
3.025,81
BIST
8.636,28
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Açık
15°C
Bursa
15°C
Açık
Çarşamba Açık
17°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
18°C
Cuma Az Bulutlu
17°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C

İlk yalanlar çocuklukta başlıyor: Neden yalan söylüyoruz?

A+
A-

Yalan, Türk Dil Kurumu tarafından ‘doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz’ şeklinde tanımlanıyor. Söylenen yalanın birine zarar verip vermemesi değil sadece doğruluğunun kriter olarak kabul edildiğini belirten uzmanlar, ilk yalanların çoğunlukla 4-6 yaş aralığında başladığını ve bu süreçteki yalanların belli bir kasıt ya da art niyet içermediğini ifade ediyor. Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, yalanın ikili ilişkilerde güveni zedelediğini ve olumsuz etkiler yarattığını hatırlatarak insanların çoğunlukla karşısındaki kişiyi etkileme, onaylanma ihtiyacı ve tehlikelerden korunma gibi nedenlerle yalan söylediğine dikkat çekiyor.

Verdiği zarar değil sözün doğruluğu kriter

Yalanın Türk Dil Kurumu tarafından ‘doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz’ şeklinde ifade edildiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Yani söylenen yalanın birine zarar verip vermemesi değil sadece doğru olup olmaması ana kriter olarak ele alınıyor. Dolayısıyla birilerini kırmamak için yalan söyleyen bir birey ile insanlara zarar vermek ya da başını derde sokmamak için yalan söyleyen birey de yalancı olarak tanımlanıyor. Yalanın büyüklüğü ya da karşı tarafta bıraktığı zarar farklı bir tartışma konusudur. Bu, bireyin kendi ahlaki değerlerine bağlılığı ile alakalı bir durumdur” dedi.

Genellikle karşıdaki kişiyi kırmamak için söyleniyor

Varoluştan bu yana gerek inanç sistemi olsun gerek toplumsal kurallar ve kanunlar olsun yalanın edilemeyen bir konu olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Günümüzde birçok kişi yalan söyler elbet, bu bazen beyaz yalan dediğimiz zararsız gibi görünen uydurma ve sıradan sözlerdir. Genellikle karşıdaki kişiyi kırmamak için söylenir. Kimi zaman gerçeği saklamak kimi zaman ise kişinin kendine ait bir gerçek oluşturması amacı ile söylenen bu yalanlar belirli bir süre sonra rutin haline gelebilir. Toplumsal ve tüm inanışlar açısından ahlaki olarak önem arz eden yalan söyleme durumu ikili ilişkilerde güveni zedeler ve olumsuz etkiler yaratır. Ne kadar dürüst olursak olalım herkes, her gün yalanlar söyler. Burada asıl önemli olan konu bireyin yalan söyleyip söylemediği değil, neden yalan söylediğidir” diye konuştu.

İlk yalanlar çocuklukta başlıyor

İlk yalanların çoğunlukla 4-6 yaş aralığında başladığına dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Bu süreçteki yalanlar belli bir kasıt ya da art niyet barındırmazlar. Fakat yaşça küçük bireylerin ilk yalanlarını söyledikleri zaman bu durumun işe yaradığını görmeleri, sıkıntılarından kaçınmak ya da istediklerini elde edebilmek uğruna yalan konuşmayı alışkanlık haline dönüştürmelerine yol açar” ifadelerini kullandı.

Yalan söylemek için birçok sebep var

Genel olarak kategorilendirmek gerekirse insanların bazen bir toplum içerisinde kendilerini ön plana çıkarabilme, kendilerini bir durum karşısında savunucu bir şekilde korumaya çalışma, diğer insanlara karşı kırıcı olmak istememe veya bazı kişilere zalimlik yapma amaçlı yalan söyleme ihtiyacı duyabildiklerini belirten Uzman Klinik Psikolog Solin Çekin, “Çoğu kez de karşısındaki kişiyi etkileme, onaylanma ihtiyacı, kalabalık bir ortamda kabul görebilme, sonuçlardan kaçınma, üstün hissetme, tehlikelerden korunma veya başkalarını koruma amaçlı da yalan söylenebiliyor. Bu sayede insanlar hem kendi çıkarlarını koruyabilme hem de diğer kişilerle ilişkilerini devam ettirebilme becerisi kazandıklarını düşünüyorlar” dedi.