Bugün Bursa’nın
Düşman İşgalinden Kurtuluşu’nun 98. Yıl dönümü. Yerleşimimizi ve şu anda huzur
içinde evimiz bildiğimiz şehrimizi, düşman elinden kurtarıp bize yurt yapan tüm
gazi ve şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Kutlu Olsun Bursa…
Bir anket
yapılsa, son bir yıldır Bursa’yı meşgul eden gündemin en başında
Yunuseli Havaalanı konusu olduğu görülürdü. Yunuseli Havaalanı, Altepe
döneminden Bursa’ya miras bırakılan muammalardan biri ve rant olarak bakıldığında birilerinin
gözlerini parlatan “paha biçilemez bir mücevher” adeta.
Bursalılar bilir,
90’lı yıllar bugün ne olacağına bir türlü karar verilemeyen ve Türkiye’de şehir
içinde tek Havaalanı olma özelliğinin yanı sıra Bursa, İstanbul’a bugün 75 dakika yerine 20 dakikada
ulaşabilecek en önemli merkez özelliği de
taşıyordu.
Bursa Air Lines’ın
15 kişilik “Charter Uçuş” sistemi, bugün bile Dünyada tam anlamı ile
verim alınamayan ve en fazla 10 dakikalık rötar ile uçuş hizmetini
gerçekleştiren bir yapıdaydı. Bu anlamda Ali Osman Sönmez’i bir kez daha
rahmetle anmakta fayda var ki günün şartlarında Bursa Sanayicisinin İstanbul
ile çok sıkı şekilde entegre olmasında çok önemli bir payı vardır.
Bursa’nın o
yıllarda “Tekstil Devi” olmasında Yunuseli Havaalanından saat başı
kalkan bu uçakların rolü asla küçümsenemez. Zamanın dokuma fabrikalarındaki
kumaş numunelerinin satıcılara ulaşmasında, tezgahlarda çıkan arızalardaki
parça teminlerinin hızlıca gerçekleştirilmesinde, günün söylemi ile “Belediye
Otobüsü” gibi çalışan ulaşım araçlarıydılar.
Öyle ki, İstanbul
biletini almanın çok kolay olduğu ve koltuğuna oturduğunuzda her daim 15
kişinin hazır bulunduğu iş adamları ile samimi sohbetlerin yapıldığı ve elinize
verilen “aroma meyve suyunu” daha yarısına gelmeden bitirmeye fırsat bulamadan
İstanbul semalarında olduğumuz günlerdi.
Fiyatları da çok
pahalı değildi. Yanlış hatırlamıyorsam o yıllarda İstanbul otobüslerine
vereceğiniz ücretin sadece 1,5 katını vererek yaklaşık 4,5 saatlik bir kaybı 20
dakika olarak satın alabiliyordunuz. Zaman önemliydi ve şehrin tam ortasında
bugünkü stresi taşımadan çok rahat bir şekilde hemen Yunuseli’ne ulaşıp,
biletinizi gişeden alıp göz açıp kapayabileceğiniz bir süre içinde İstanbul’a
ulaşıyordunuz.
Aradan 25 yıla
yakın bir zaman geçti.
Teknoloji
ilerledi. Çağ hızlandı ve internet devrimi ile birlikte, yaşamın döngüsü bir
anda evrildi. Fakat bazı şeyler buna rağmen hiç değişmedi.
Değişimde ısrar
eden Altepe, Yunuseli Havaalanı hala bakirken ve hala alınacak bir karar ile
oraya inebilecek uçaklar satın alınabilecekken, hemen yanıbaşındaki araziyi
zamanın “şaibeli inşaat şirketlerinden” birine sessiz sedasız imara
açmayı tercih etti. Binalar yükseldi ve artık Yunuseli Havaalanı esas işlevini
yerine getirmekten “men” ettirilmişti.
AKTAŞ, BURSA’NIN HASSASİYETLERİNE SAYGILDIR…
Altepe’nin görevi
bitti. Daha dün olduğu gibi bugün de Yunuseli Havaalanı ne olacak sorusu hala
gündemde. Dedik ya pahalı ve emsali olmayan
bir mücevhere değer biçmek çok zor. Az verseniz haksızlık, çok verseniz
keseden. Tam da böyle bir durum var ortada. Oysa Bursa’nın tek sorunu ya da
çözülmezi burası değil. Doğru ve kabul gören mantık her zaman takdire şayan.
Hassasiyet, bu mülkün Bursa için çok önemli olmasından.
Başkan Aktaş,
göreve başladığında Bursa için yeni bir umut doğdu. Çünkü Bursalı, gerçek bir
görev bilinci, şehrinin sorunlarına çözüm bulacak enerjik bir yönetim ve artık
rant’a dur diyecek, farklı şirket ve isimlere verilecek ihaleler ile adaletli
davranış bekliyordu.
Ve tabii ki
Doğanbey ile Yunuseli Havaalanı konuları önemliydi.
BURSA’YI TANITMAK
İÇİN FIRSAT ÖNÜMÜZDE…
Hatırlıyorum,
Başkan Aktaş son Yerel seçimlerde medya ziyaretleri kapsamında bu konuyu
kendisine sormuştum. Tabii ki o an görevde olsa da hiç bir şey belli olmadığı
için ve her ne kadar Bursa seçmeninin Ak Parti
için aksama yapmayacağını düşünse de tedbirli olmayı tercih ederek “olabilirli”
cevapları olmuştu.
Bunun üzerine
aklımıza gelen bir “olabilir’i” biz de kendisiyle paylaştık.
Ralli Sporu’na
gönül vermiş bir kişilik olduğumuzdan kendi çevremiz ve bu camia ile ilgili bir
fikrimizi dile getirdik. Yunuseli Havaalanı’nın olduğu yere Türkiye Otomobil
Sporları Federasyonu ile birlikte bir ortak çalışma yapılabilir mi diye
sorduk, dinlemeye devam etti. Burası’nın Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir
“Ralli Sporları Merkezi” olabileceğini, “pistin mevcut durumuna
dokunulmadan” yan uzantılarına Karting araçları takviyesiyle bir “Go
Kart” pisti ilave edilebileceğini ve kalan araziye de yine küçük
dokunuşlarla maliyeti çok az olan “Off Road” pisti ile birlikte şimdilik
yerel ve fakat ileride Bursa’nın Uluslararası Ralli Sporları Merkezi olabilecek
düzeye getirilebileceğini, arazi içinde de restaurant ve Yeme-İçme yerleri inşa
edilerek işletmesinin kiraya verilmek kaydı ile Belediye’ye düzenli bir gelir
getirilebileceği fikrini paylaştık.
Bu fikirdeki ana
amaç neydi?
Tabii ki öncelikli
düşüncemiz Yunuseli Havaalanı’nın korunmasıydı.
Sonraki amaçlardan
bir tanesi, Bursa’da “caddelerde drift yapan” genç sürücülerin trafiğe
kapalı alanda sürüş tekniklerini geliştirmesi, insanların canlarını ve
mallarını tehlikeye atmalarının önlenmesiydi. Akabinde tabii ki Bursa’da bu
spora olan ilginin artırılmasıydı.
Bir başka amaç
daha vardı. Yukarıda bahsettim. Bursa’nın Uluslararası Ralli Sporları merkezi
olarak tanınması için çalışmalar yapılması önemliydi. Bugün hala Bursa’nın
tanınması için ve en çok Turist’i nasıl çekeriz’in hesaplarını yaparken “Spor’un
kardeşlik” olduğu ve din, dil, ırk, milliyet gözetmeden, çaba gerektirmeden
kendiliğinden gelişecek olan bir nüfus sirkülasyonu’nun önünü açmaktı.
Örnek mi?
Nikaragua’nın Leon
Şehri 12 yıldır “Volkan Kayağı” ile ünlü,
İsviçre’nin Wengen şehri, Güney Kore’nin Danyang şehri, Fransa’nın Hautes
Alpes ve tabi ki ülkemizden Fethiye – Ölüdeniz ”Yamaç Paraşütü” ile ünlü,
Yeni Zelanda’nın Kawarau Köprüsü, İsviçre’nin Verzasca Barajı ve Avrupa Köprüsü “Bungee Jumping” ile ünlü,
Finlandiya’nın Kittila
şehrinde bulunan Kitsiputous Şelaleleri, Japonya’nın Iwate bölgesindeki, Taroshi Şelaleleri “Buz Tırmanışı” ile ünlü.
Bunlar gibi çok
merkez var.
Neden önemli?
Örneğini
verdiğimiz Dünyadaki spor merkezleri, yılın belli zamanlarında Dünya’nın dört
bir tarafından gelen sporcu ve bu sporları sevenler tarafından ziyaret
ediliyor.
Ülke ve hatta
bölge tanıtımına çok büyük katkıları oluyor. Tanınmışlığın verdiği avantaj ile
birlikte o bölgenin ekonomisi, popülaritesi çok belirgin hale geliyor. Üstelik
tanıtıma harcayacağınız çok büyük reklam bütçeleri de gerektirmiyor.
“BÜYÜK BAŞKAN”
OLMAK, BÜYÜKŞEHİR BAŞKANLIĞINDAN ZORDUR…
Bugün geldiğimiz
nokta neresi?
Son günlerdeki
spekülasyonlarda, Yunuseli Havaalanı’nın 4-5 katlı da olsa yine bir beton
yığınlaşmasına dönüştüreleceği gündemde.
Zaten şu anda yol
üzerindeki çoklu Beton yığınları, iki taraflı yolun ortasında bırakılan
yürüyüş, bisiklet yolu ve Alman Kanalı’nın nefes almak amacı ile yapılmış
sakinliğini bu haliyle bile yakında bozacak.
Yunuseli
Havaalanı’na gelmeden yaklaşık 500 metre kadar geride, yaklaşık 10 bin
metrekare alanı kullanan çoklu beton yığınları yükselmiş, yakında bir ilçeyi barındıracak kadar
insanını hazırda bekliyor.
Velhasıl..Nefes
alacak yerimiz yok..
Bursalıların sesi
olarak buradan Alinur Başkan’a nacizane tavsiyemiz;
Altepe, Doğanbey
gibi bir ucube’yi Bursa’ya miras bırakarak gitti. Bunun yanında oldukça fazla
eseri de oldu. Ancak aradan çok uzun yıllar geçse de, Doğanbey, Bursa’nın
kalbine saplanmış hançer olarak kaldığı müddetçe Recep Altepe bu eseri ile
hatırlanacaktır.
Sayın Aktaş, siz
de Yunuseli Havalanı’nı öyle bir değerlendirin ki, aradan çok uzun yıllar da
geçse, Bursa sizi oraya yaptığınız eseri, dua ve takdir ile ansın ve gelecek
kuşaklarınıza “onur” ile göğsünüzü gere gere “burayı ben yaptım” diyerek
anlatın…