Nilüfer Kütüphaneleri’nin düzenlediği Tarih Buluşmaları’na katılarak “Korku Egemenliği’nin Devlet Toplum İlişkilerine Etkisi” üzerine konuşan Doç. Dr. Evren Balta, korkunun artık umut ilkesiyle birlikte var olmadığını belirterek “Başımıza gelenleri artık kontrol etmek istiyoruz” dedi.
Nilüfer Belediyesi Kütüphaneleri’nin pandemi nedeniyle internet üzerinden gerçekleştirdiği söyleşiler, katılımcıların yoğun ilgisiyle devam ediyor. Yaz döneminde ara verilen Tarih Buluşmaları da yeni dönemde dijital platforma taşındı. Nilüfer Kütüphaneleri ve Tarih Vakfı iş birliği ile düzenlenen Tarih Buluşmaları’nda, araştırmacı ve öğretim görevlisi Doç. Dr. Evren Balta’nın katılımıyla “Korku Egemenliği’nin Devlet Toplum İlişkilerine Etkisi” konusu ele alındı.
İlgi gören etkinlikte Doç. Dr. Evren Balta, günümüzde pek çok şeyin korku üzerinden ifade edildiğini belirtti. Bu korkuları, yükseklik korkusundan enflasyon korkusuna, işimizi kaybetme korkusundan, yaşadığımız salgın sürecinde ortaya çıkan korkulara kadar geniş bir yelpazede sıralayan Balta, korkmanın yeni bir şey olmadığını belirterek şöyle devam etti: “Korku, insana özgü bir olgu, ancak günümüzde bu olguyla ilgili en önemli değişiklik artık korkunun, umut ilkesiyle birlikte var olmaması.”
Doç. Dr. Balta, bu durumun geçtiğimiz yüzyılda farklı olduğunu belirterek, “O dönemde, bundan sonra gelecek olan toplumun geride bıraktığımızdan daha iyi olacağına dair bir inanış vardı. Ütopyaların mümkün olduğu bir durum vardı. Oysa 2000’li yıllarda hem toplumsal, hem bireysel yaşantımızda ve sosyal bilimlerde ilerlemeye olan inancımızı kaybettik” dedi.
Kontrol arzusu
Doç. Dr Balta artık günümüzde başımıza gelenleri kaderci bir anlayışla kabul etme durumunun da ciddi bir şekilde azaldığının altını çizerek; “Başımıza gelenleri kontrol etmek istiyoruz. Artık kadere havale etmek, yerini, ‘kontrol edebilirim’e bıraktı” ifadelerini kullandı. Kontrol arzusunun yükseldiği günümüzde belirsizliklerin de yüksek olduğunu, bu durumun büyük bir gerilim ortaya koyduğunu vurgulayan Balta, iktidarların da belirsizliği sürekli bir kriz ortamı yaratarak kontrol ettiğinin altını çizdi. Şiddet, siyaset, aidiyet, ekonomi gibi başlıklarda yaşanan tüm belirsizliklerin kolektif olarak ilerlemeye inancımızı topyekün sarstığını söyleyen Doç. Dr. Balta “Salgın bunu daha da artırdı. Her şey her an çökebilir endişesiyle bu süreci idare ediyoruz. Ama bir tür felaket siyaseti yapmak yerine, geleceğin güzel olabileceğine dair bir umudu yeşerten siyasi hattın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu iyimserlik çok önemli. Kontrol etme obsesyonundan vazgeçerek hem bireysel hem de kolektif düzeyde esnek, uyumlu ve güçlü olabilmeyi başarmak lazım” diye konuştu.
Balta, yeniden birtakım toplumsal sigortalar inşa edilmesi gerektiğinin altını çizerek bunları vatandaşlık geliri, sosyal sigorta, iklim kriziyle mücadele edebilecek reformlar gibi sıralayarak, toplumun bu sigortalar aracılığıyla dezavantajlı gruplara bakıyor olması gerektiğini böylelikle güvenin ve umudun yeniden oluşturulabileceğini kaydetti.
Bu kapanacak 20 saniye