Yıldırım Belediyesi tarafından düzenlenen Siyaset Akademisi-Uluslararası İlişkiler Okulu başladı. İlk derse konuk olan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, gençlere tavsiyelerde bulundu.
Yıldırım Belediyesi’nin lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine uluslararası ilişkiler ve siyaset alanlarında, güncel gelişmeleri değerlendirme noktasında farklı bir bakış açısı kazandırmak için hayata geçirdiği Yıldırım Siyaset Akademisi-Uluslararası İlişkiler Okulu başladı. Akademinin ilk dersinde Türk-Alman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı, ‘İslamofobi’ başlıklı sunum gerçekleştirirken, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz da ilk derse konuk oldu. Gençlere rehber olacak böyle bir projeyi hayata geçirmekten dolayı mutlu olduklarını ifade eden Başkan Yılmaz, “Siz gençlerimizin bu yoğun ilgisi bizi daha da mutlu etti. Bizler, büyük bir medeniyetin temsilcileriyiz. Biz, bununla gurur duyuyoruz, ancak bu durum bize bir dizi sorumluluk da yüklüyor. Bizim medeniyetimiz, Batı’nın kan üzerine inşa edilmiş anlayışının aksine merhamet üzerine bina edilmiştir. Evrensel ilkelere dayanan, merkezinde insan, paylaşma, dayanışma gibi hasletleri bünyesinde barındıran anlayışımız, sadece bizler için değil insanlığın geleceği için bir ümittir. Dünya’nın neresinde bir mazlum zarar görse umudu Türkiye’dir. Biz, bu bilinçle bu beklentilere karşılık verebilmek, mazlumların umudu olabilmek için miras aldığımız hasletlerimizi daha geliştirmek zorundayız. Bu minvalde hocalarımız sizlere önemli katkılar sağlayacaktır. Kendilerine teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
IRKÇILIĞIN YENİ FORMU ‘İSLAMOFOBİ’
Aynı zamanda 10 hafta sürecek eğitim programının moderatörlüğünü de yürüten Doç. Dr. Enes Bayraklı, katılımcılara işleyiş hakkında bilgi verdikten sonra ‘İslamofobi’ başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. ‘İslamofobi’nin en genel tabiriyle Müslüman karşıtı ırkçılık olduğunu aktaran Bayraklı, “Bu ırkçılığın yeni bir formudur. Esas itibariyle doğu ile batı arasındaki siyasi ve teolojik rekabet olarak değerlendirilebilecek bu kavramı Batı, Müslümanlara yönelik, baskı, sömürge, ötekileştirme, nefret söylem ve faaliyetlerini meşrulaştırmak için kullanmıştır. Öyle ki Kudüs’ün işgali, Endülüs’ün işgali gibi olaylarda bu nefret şiddete dönüşmüş 100 binlerce Müslüman katledilmiştir. Özellikle 2001’den sonra İslam, şiddet ve terör ile özdeşleştirilmeye başlanmıştır. Batı’nın buradaki temel amacı İslam dünyası üzerindeki hegemonyasını sürdürerek işgallerini meşrulaştırma düşüncesidir. Biz, öncelikle bu kavramın siyasi bir davranış olduğu gerçeğini unutmayarak bu algıya karşı mücadele etmeliyiz” diye konuştu. Bir sonraki derste Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın ile Dünya Düzeni ve Türkiye başlıklı bir sunum gerçekleştirecek.