31 Mart Yerel Seçimlerine sayılı günler kaldı. Seçim yarışının, Yeni yılın girmesi ile birlikte hareket kazanacağını düşünenler, Siyasal Partilerin Aday tesbitlerinde bu kadar gecikeceğini veya başka bir deyişle bu kadar “ince eleyip sık dokuyacaklarını” düşünemediler. Çünkü herşeyde olduğu gibi Türkiye, Ankara’dan bakıldığında hep farklıydı.
Bir yandan tecrübeli kadroları ile beşinci seçimine çıkacak olan Ak Parti, taktiksel açıdan hazır, sosyolojik veri bakımından birikimli, iktidarın getirdiği avantaj ile zengin ve Türkiye’nin çoğunluğunda söz sahibi olmuş, ezici çoğunluklar ile birçok Belediyeyi elinde tutan bir gerçeğe sahipti.
Ak Parti’nin “Aday Tesbitlerinde” bilerek geç davranması bu seçimin taktiksel özelliklerinden biriydi. Aslında amaç; olabildiğince geç olsun, muhalefet kendi belirleyeceği adaylara karşı kendileri ile aynı düzeyde aday bulmalarının sancısını yaşasın düşüncesi, eylemsel olarak da sahada emsali olmayan isimlerle mücadele etmenin psikolojik baskısı birleştiğinde oy tablosunu lehine çevirmenin ilk adımıydı. Bir gerçeği kabul etmek gerek. Ak Parti kadrolarının seçim tecrübesi diğer siyasi partilerin hiç birinde mevcut değil. CHP’nin seçim tecrübesi ise İstanbul’da bir kez vücut bulmuş bir başarı.
Bursada da Muhalefet Partilerinin hala açıklayamadıkları İlçe Başkan Aday isimleri mevcut. Tabii ki en merak edileni ise CHP’nin Mudanya ve Nilüfer ilçe Belediye Başkan adaylarında. Kulis bilgileri, Mudanya için oldukça zorluk çekildiğini, Nilüferin adayı “Şadi Özdemir”’in, Mudanya netleşmediği için isminin açıklanamadığı yönünde. Bu süreç CHP’ye zamanı darltsa da henüz çiçeği burnunda Genel Başkan Özel’in ilk seçim sınavında olabilecek hataları minimuma indirme gayretnde olması, CHP içindeki çatlak seslere son vermenin, Kılıçdaroğlu sonrası CHP’nin 1 Nisan tablosunu başarı ile kapatması bakımından önem taşıyor.
BU SEÇİMİN GÖNÜLLÜ TRANSFERİ: ÖNDER TANIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bursa Adaylarını tamamen açıkladıktan sonra Ak Parti başta olmak üzere, diğer Siyasi Partiler tarafından da isimler tek tek tanıtılmaya başlandı. Ak Parti’nin, Kestel için tasarrufunu Önder Tanır’dan değil de Ferhat Erol’dan yana kullanması aslında sürpriz değildi. Çünkü Tanır’ın Ankara notu aylar evvel yaşanılan farklı hadiselerden dolayı oldukça düşüktü. Bir Belediye Başkanı’nın hele ki Ak Parti gibi Yerelde neredeyse artık uzman sayılmış, görev ve sorumluluk bilinci ile hareket eden kişilerin o makamda daimi, görev bilincini kaybeden, Erdoğan’ın “Gönüllü Belediyecilik” olgusuna ihanet edenlerin geçici olduğunu kavrayamamş olması da manidardı.
Hele bir de kritik seçim öncesinde Ak Parti’nin kendisini boşa çıkarmanın hemen ertesinde Yeniden Refah Partisi’nin Kestel adayı olarak deklere edilmesi, Ankara’nın Tanır’dan bir adım önde olduğunu hatırlattı. Kaldı ki Ak Parti kadrolarında, Ankara’da bile üst seviye atamalarda görevlerinden bir gecede alınan bürokratlar bile Parti geleneğine bağlı kalıp yeniden farklı bir görevi bekler pozisyona geçtiklerinde küskünlük yaşamamışlardı. Tanır’ın genç yaşına rağmen Ak Parti’nin kendisine verdiği sorumluluğu taşıyıp taşıyamayacağı “Kervan Yolda düzülür” kartı ile birleştiğinde Kestel’de ikinci bir şansının olmadığı anlaşıldı.
Kendisinden beklenen yine Ak Parti kadrolarında faal çalışmalara devam etmesiydi. Genç yaşının avantajıyla daha fazla tecrübe kazanarak kendisine görev tevdi edilmesini beklemesi, Ak Parti geleneğinin, takdir ile ödüllendirilmesiyle sonuçlanan fazlaca örnekten sonra gerçekleşme ihtimali yüksekti. Ancak Tanır, tercihini farklı bir partiden yana kullanınca “küskünler” arasındaki yerini aldı. Şimdi Kestel’de Yeni Refah Partisi’nin adayı olarak yarışacak. Ak Parti adayı Ferhat Erol karşısında nasıl bir karşılığı olduğunu yaşayarak göreceğiz.
YENİDEN REFAH’TAN BURSA’DA NOKTA ATIŞ
21 Yıldır iktidarda olan Ak Parti kadrolarında öyle gündemi meşgul edecek, küskünlük yaşayan, ayrışan ve gün yüzüne çıkan çok siyasetçi görmemişizdir. Depremin büyüklüğü yukarıdan anlaşılığında da bu kişilere gereği yapılarak ya kadrolardan tasfiye edilir ya da farklı daha alt bir görev verilir. Parti geleneği eski ve tecrübeli Siyasi kadrolardan oluştuğu için tüzüğe bağlılık, usta-çırak ilişkisi ile harmanlandığında birlik bozulmaz. Erdoğan liderliğindeki Ak Parti’nin bu kadar yıl iktidarda kalmasının en önemli noktası budur. Siyasi olarak kıdemli olanlara saygının, sonradan katılanların da aynı hazne içinde kavrulmanın özelliğidir bu. Güç zehirlenmesine kapılarak, bulunduğu alanda kendi imparatorluğunu kuranlar er ya da geç bu tür topluluklardan elenir. Hayatta başarı’nın temeli de bu değil midir? Süreklilik başarıyı getirdiği gibi inanılan bir dava uğruna yaşamak, fikrini açıkça beyan etmeyi ve o minvalde mücadele etmeyi gerektirir.
Erdoğan’ın, Bursa seçimlerinde Aktaş’ın elini güçlendirmek için yakın zamanda yaptığı Altepe hamlesi başarılıydı. Özellikle İstanbul , Ankara ve İzmir’in ardından Batı’da kalan tek kale Bursa’nın kaybedilmesi sadece Ak Parti için değil Türkiye’de tüm dengeleri değiştirebilirdi. Riski minimuma indirmek için yapılan hamle doğruydu. Ancak Bursa’da 5 Yıl Ak Parti İl Başkanlığı yapıp 2021 de istifa eden SEDAT YALÇIN isminin 31 Mart seçimlerinde Yeniden Refah Partisi’nin Bursa Belediye Başkan Adayı olarak açıklanması Bursa’da “ezber bozacak” şekilde rekabetin farklı noktaya taşınacağının da habercisiydi.
Bu hamlenin, Fatih Erbakan’ın “ittifak protokolüne” imza atarak ittifakın bir parçası olması ile kayıp olmayacağının düşünülmesi bugün için doğru gözükse de Sedat Yalçın tercihinin Bursa’da oldukça sürpriz sonuçlara gebe olduğu açık. Kaldı ki Ekonominin gidişatı yüzünden seçmenin bu tercihi bir Genel Seçim havasında götürüyor olması, Ak Parti’nin “öz tabanını” oluşturan “Milli Görüş” misyonu ve beraberindeki “Erbakan” ismi ile hem “davaya bağlı kalma” hem de sağ seçmen vicdanı ile oy veriyor olmak Ak Partiyi çok zorlayacaktır.
FARKLI BİR SİYASETÇİ KİMLİĞİ İLE SEDAT YALÇIN…
Medyamızda da 2022 ve 2023 yılları arasında haftalık köşe yazıları ile de çok yakından tanıdığımız Yalçın’ın geçmişinde önemli başarıları var. Modern Dünya’nın gerekleri ile haşır-neşir olmaya gayret eden, sosyo-kültürel açıdan donanımlı, olgun yaşına rağmen teknolojik düşünce açısından verimli bir yönetici. Sürekli yaptığı Yurtdışı seyahatler ile farklı ülkelerdeki gelişmiş şehirleri iyi gözlemleyen, Küresel ısınma, yeşil enerji kaynakları, iklim sistemleri, şehir plalamacılığı konusunda iyi bir gözlemci, mesleği gereği orantısal tablo ve istatistikleri iyi okuyan, rakamlara yalan söyletmek yerine rakamların gerçekliliğini hayat tarzına yansıtmış Ankara’da görev yapmış tecrübeli bir Bürokrat.
Ak Parti’den ayrılma sebebinin artık herkesçe bilindiği ancak soğumak bilmez yaralarından dolayı da bugün Yeni Refah Partisi’nin Bursa Belediye Başkan adayı. Aradan uzun zaman geçmesine rağmen yukarıda bahsettiğimiz Ak Parti geleneği ile kendisinin ve sadece yakın çevresinin bildiği haksızlıklar, kısa zaman önce geçrdiği By-Pass ameliyatını bile gözardı edecek kadar Bursa’ya yararlı olabilme çabasının halen taze olması da Bursa’ya renk katacak “Tatlı bir rekabetin” de habercisi.
Yalçın’ın siyasi ve politik geçmişi, 31 Mart Yerel seçimlerinde aday tanıtımını kendi yöntemlerine göre yapacağını ve bu konuda hazırlıklı olduğu Bursa Basın mensupları ile yaptığı ilk toplantıda çok net anlaşılmış oldu. Öncelikle, alışılagelmişin dışında projelerini miting alanında veya sahada seçmene anlatmayı değil Basın Mensuplarına detaylı brifingler ile vererek Bursa’nn gerçek sorunlarını Masaya yatırmayı ve bu sorunlara nasıl çare bulunacağını da kendi Seçim Bildirgesinde açıklama fırsatı buldu. İkincisini bir kaç gün önce yaptığı Basın Toplantıları ile önce Basın’ın ikna olup olmadığına kanaat getirmesi izlediği yöntemlerden biriydi.
İyi okunmuş bir Bursa gerçeği “Master Plan” ihtiyacnın olmazsa olmazı olduğunu, Kentsel Dönüşümün değil Kentsel Gelişimin farklılığını, Küresl ısınma ile birlikte Dünya ile aynı anda hareket etmek için Yeşil Bina konseptine uygun yapılar inşa etmek gerektiğini belirtti.
Kent Birlikteliğinin, yapılacak işlerin sonuca varması açısından “Dostlukla” ilerleyebileceğini, Bursa’nın belki de en önemli ve öncelikli sorunu olan Deprem tehlikesine karşı, Acil Afet Eylem Planı’nın vakit geçirilmeden uygulamaya alınacağını da ifadelerin ekledi.
Projeleri arasında Bursasporun da bir çıkış yoluna ihtiyacı olduğunu ve kimseye muhtaç olmadan kendi gelir modelini yaratması açısından da bir “BURSASPOR ADASI” oluşturulabileceği fikri de ilginçti. Evet belki bu seçimde Sedat Yalçın’ın Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olma şansı yoktur. Ancak kim kazanırsa kazansın, Bursa geleceğe yön verecek bir fikir adamı, bir siyasetçi kazanacaktır.
REKABET ÇOĞALIRSA BURSA KAZANIR
Bizler de birer seçmen olarak, yaşadığımız yer ile ilgili yeni bir çivi çakmayı katma değer kabul eden, hakikaten şu gerekliydi diyerek gerçekleştirilen taahhütlerin inkarcısı olamayız.Bu herşeyden önce Bursa’ya zarar, uzun vadede de Şehrin dinamiklerine haksızlık olur kanaatindeyim.
2024 Yerel seçimlerinde, Bursa’nın çok rahat kazanacak bir adayı olmadığı kesin. Tatlı Rekabetin hem kaliteye hem de başarıya büyük etkisi olduğu muhakkak. Diğer adayları değerlendirmek için de yapacağımız zamanımız var. Kıyasıya rekabetin Mart’ın ortasından sonra daha da artacağı, günler yaklaştıkça tablo biraz daha netleşecektir. Hayatın içinde olan ve hergün yaşadığımız seçimlerimizin kararlarını nasıl ince eleyip sık dokuyorsak, yaşamımızı geçirdiğimiz Kentmizi yönetecek olan siyasetçileri de seçmek için aynı hassasiyeti göstermek insanlığın ve modern hayatın gereği. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan seçme ve seçilme hakkı ile üzerimize düşeni yapmak, yarın bu görevi bırakacağımız çocuklarımıza örnek teşkil etmelidir. Unutmayalım “En kötü karar, kararsızlıktan daha iyidir.”