CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, CHP Bursa İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısında 2023 yılı gıda enflasyonu, tarımsal üretim ve ithalat verilerini değerlendirdi. Toplantıya katılan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş da BUSKİ’de yaşanan yolsuzluk iddialarını bir kez daha gündeme getirerek, “Yarın BUSKİ’nin önündeyiz” dedi.
CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 2023 yılı gıda enflasyonu, tarımsal üretim ve ithalat verilerini değerlendirdi. CHP İl Başkanlığında gerçekleşen basın toplantısına CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, il ve ilçe yöneticileri, kadın ve gençlik kolları yöneticileri ile çok sayıda partili katıldı.
Toplantıda konuşan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, BUSKİ’deki yolsuzluk iddialarını yeniden gündeme getirerek “Dünyanın en bereketli topraklarında yaşıyoruz ama maalesef 21 yıldır bu ülkeyi yönetenler her konuda olduğu gibi tarımda da çöküntüye yol açtılar. Büyük bir kent yoksulluğu yaratılmış, çiftçiler tarımı bırakmak zorunda kalmıştır. 7 bin 500 lira alan emeklilerimiz geçim sıkıntısı yaşarken BUSKİ’ye su faturalarını ödemekte gecikmemişlerdir. Kendilerine hizmet olarak dönmesini istemişleri ama maalesef AKP’nin yönettiği belediyede o yoksul insanların paraları birilerinin cebine akıtılmıştır. Biz birkaç gün önce Aktaş’a bu soruları sorduk. Fakat hala bu sorulara cevap verilmedi. Biz bunu takip etmeye devam edeceğiz ve yarın BUSKİ’nin önünde saat 13:30’da bir basın açıklaması yapacağız. Bunun hesabını soracağız. Sadece bir memurla mı sınırlı yoksa bunun arkasında başka güçlerin olup olmadığının hesabını soracağız” dedi.
Orhan Sarıbal da konuşmasında şunları söyledi: “TÜİK’in açıkladığı 2023 Aralık ayı Tüketici enflasyonu bir önceki yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 64,8 artarak 2001’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı ve son 22 yılın rekoru kırıldı. Türkiye enflasyonda Venezuela, Lübnan ve Arjantin’in ardından dünyada dördüncü sırada bulunuyor. Gıda enflasyonundaki artış ise yüzde 72’ye ulaştı. Gıda fiyatları 2020 yılı Ağustos ayından bu yana 40 aydır aralıksız olarak artıyor.
Bu rakamlar yoksul halkın hissettiği gerçek enflasyonu yansıtmıyor. DİSK tarafından yapılan hesaplamaya göre; en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 113’e ulaşıyor. 2005 yılından bu yana gıda fiyatları ise 23 kat arttı. Saray rejiminin oyun planı reel ücretleri düşürerek talebi kısmak, uyguladıkları dezenflasyon programının bedelini emekçi sınıflara ödetmektir.
Tarımsal üretimin artırılması konusunda ne Orta Vadeli Program ne de 2024 Bütçesi umut vermiyor. 2024 Bütçe gerekçesinin 220. sayfasında “Tarım” programı performans bilgisine göre, 2023 yılında 137 milyon ton olarak gerçekleşen bitkisel üretimin 2026 yılında 131 milyon ton olacağı, yani azalacağı tahmin edilmektedir.
Kırmızı et üretiminde sorun daha da can alıcıdır. 2024 Yılı Bütçe Gerekçesinde 2022 yılında yaklaşık 2,2 milyon ton olan kırmızı et üretiminin 2026 yılında 1,8 milyon ton olarak gerçekleşeceği yani önümüzdeki üç yıl içerisinde 18 oranında gerileyeceği tahmin edilmiştir. Bu durumda 2023 yılında 21 kg olarak tahmin edilen yıllık kişi başına et üretimi 2026 yılında 20 kiloya düşecek; yani önümüzdeki yıllarda Türkiye daha az ve daha pahalı kırmızı et tüketmek zorunda kalacaktır.
2023 yılının ilk 9 ayında (Ocak-Eylül) ise Gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) yüzde 4,7 büyürken, tarımsal hasıla yüzde 0,3 oranında küçüldü. Ancak TÜİK’in verilerine göre; 2023 yılında hububat (buğday, mısır, arpa, çavdar, yulaf, tritikale) üretimi önceki yıla göre yaklaşık yüzde 9 oranında artarak 42 milyon tona çıktı. Buğday üretimi ise 22 milyon ton olarak gerçekleşti. Buna karşılık, 2023 Kasım ayı sonu itibariyle hububat ithalatı 14,8 milyon tona, buğday ithalatı ise 10,8 milyon tona yükseldi. Yani 100 yıllık Cumhuriyet döneminin en yüksek ithalat rakamlarına ulaşıldı.
2023 yılında önceki yıla göre üretim kırmızı mercimekte yüzde 6, patateste yüzde 10, kuru soğanda yüzde 11, kirazda yüzde 12, vişnede yüzde 20 ve şeker pancarında yüzde 22 oranında arttı. Buna karşılık üretim kuru fasulyede yüzde 11, kavunda yüzde 12, ayçiçeğinde yüzde 14, pamukta ise yüzde 24 oranında düştü. Meyvelerden fındık üretimi yüzde 15, üzüm üretimi yüzde 18, Antep fıstığı üretimi yüzde 26, zeytin üretimi ise yüzde 49 oranında geriledi.
Üretim planlamadığı için bazı ürünlerde artışı iyi yönetilemedi ve üretici büyük kayıplara uğradı. Narenciyede üretim önceki yıla göre ortalama yüzde 67 oranında artarak 4,7 milyon tondan 7,9 milyon tona yükseldi. Artış oranı portakalda yüzde 75’i, limonda ise yüzde 76’yı buldu. Özellikle erkenci limon ve mandalinada yaşanan pazarlama sorunları bu ürünlerin üçte birinin dalda kalmasına, hatta ağaçların sökülmesine yol açtı.
TÜİK’in yayımladığı Dış Ticaret İstatistiklerine göre; 2023 Ocak-Kasım döneminde tarım ürünleri ithalatı 22 milyar doları gıda, 6 milyar doları hammadde olmak üzere toplam 28 milyar dolara yükseldi. Bu dönemde en fazla ithal edilen ürün grupları yağlı tohumlar ve türevleri (4,8 milyar dolar) ile hububat (4,7 milyar) oldu.
İthalat için en çok bedel ödenen ürün olan buğday (3,3 milyar dolar) ithalatının yüzde 75’i Rusya, yüzde 23’ü ise Ukrayna’dan ithal edildi. Bu yılın ilk 11 aylık döneminde buğday ithalatı 10,8 milyon tona ulaştı. Buğdayı 1,6 milyar dolar ile soya fasulyesi izledi. Soya fasulyesinin yüzde 59’u Brezilya’dan, yüzde 33’ü ise Ukrayna’dan ithal edildi. En fazla bedel ödenen üçüncü ürün 1,6 milyar dolar ile pamuk olurken, en fazla pamuk ithalatı ABD (yüzde 43), Brezilya (yüzde 18) ve Yunanistan’dan (yüzde 12) yapıldı.
Bu yılın Ocak-Kasım döneminde toplam 766 bin baş canlı hayvan ve 32 bin ton kırmızı et ithalatı için 1,2 milyar dolar ödendi. Sığır ithalatı Brezilya ve Ukrayna’dan, küçükbaş hayvan ithalatı Suriye’den yapıldı. Kırmızı et ithalatı ile Polonya ve Fransa mezbahaları zengin edildi. Türkiye son 14 yılda canlı hayvan ve kırmızı et ithalatına 10,6 milyar dolar ödemesine rağmen kırmızı et krizi ülkenin gündeminden düşmedi; ancak krizin ithalat yoluyla çözülmesinin mümkün olmadığını saray iktidarı hala anlayamadı.
Uluslararası piyasalarda tarım ürünleri fiyatlarının gerilemesi; Türkiye’de döviz kurunun baskılanması ve ithalatta gümrük vergilerinin sıfırlanması ihtiyacın üzerinde ithalat yapılmasına yol açtı. Üretim maliyetleri özellikle büyük ölçüde ithalata bağımlılığın söz konusu olduğu gübre, tarım ilaçları ve mazot gibi girdilerdeki döviz kuru (fiyat) artışlarına bağlı olarak yükseliyor. Bir yandan ihtiyacın üzerinde yapılan ithalat, öte yandan ürün alım fiyatlarının düşük açıklanması nedeniyle, ürünlerini değerinde satamayan çiftçiler (özellikle küçük üreticiler) giderek yoksullaşıyor ve tarımı terk ediyor. Bunun gıda güvencesi açısından büyük bir tehlike olduğunu saray iktidarı ne zaman görecek?”