On yılı aşkın süredir otomotiv sektöründeki tüketici trendlerini araştıran Deloitte; elektrikli araç tercihinde maliyetin önemine dikkat çekti. Yapılan araştırmada firma ekonomik durgunluk, enflasyon ve arz zorlukları arasında sıkışan sektörün 2023 fotoğrafını çekti. “2023 Küresel Otomotiv Tüketici Araştırması” raporu, tüketicilerin elektrikli araçları benimsemeye olan ilgisi, araç satın alma eğilimi, bağlanabilirlik ve tüketici güveni gibi talep yönlü eğilimleri ve endişeleri ortaya koydu.
Elektrikli araç tercihi maliyete odaklandı
2022’nin Eylül ve Ekim ayları arasında 24 ülkeden 26 binden fazla tüketiciyle yapılan ankete, Türkiye’den de 1.006 kişi katıldı. Araştırmada öne çıkan bazı başlıklar şöyle;
En büyük endişe şarj süresi
Tüketiciler araç kullanma maliyetlerini düşürmeye çalıştıkça elektrikli araçlara olan ilgi artıyor. Ancak bu da yolda şarj için gereken süre, menzil endişesi, halka açık şarj istasyonlarının altyapısı ve ulaşılabilirliği gibi bir dizi sorunu gündeme getiriyor.
Türkiye’de araştırmaya katılan tüketicilerin yüzde 54’ü bir sonraki araç seçimlerinin benzin/dizel olacağını belirtiyor. Hibrit elektrikli araç yanıtı verenlerin oranı yüzde 30, tamamen pille çalışan elektrikli araç yüzde 10, şarjlı hibrit elektrikli araç diyenlerin oranı ise yüzde 4.
Elektrikli araçlarla ilgili Türkiye’deki tüketicilerin en büyük endişesi yüzde 47 ile şarj için gereken süre. Bunu yüzde 42 ile sürüş menzili ve halka açık elektrikli araç şarj altyapısının olmaması takip ediyor.
Küresel pazarın aksine elektrikli araç almayı düşünen Türkiye’deki tüketicilerin üçte ikisi araçlarını halka açık şarj istasyonlarında şarj etmeyi planlıyor. Bu eğilimin sebebi, evlerine şarj istasyonu kurma konusunda bilgilerinin/imkanlarının olmaması (yüzde 30) ve yüksek kurulum maliyetleri (yüzde 30) olarak öne çıkıyor.
Araştırmanın yapıldığı diğer ülkelerin aksine maliyet faktörü üst sıralarda yer almasa da daha düşük yakıt giderleri dünyadaki gibi Türkiye’de de elektrikli araç seçmenin ilk nedeni. ‘Daha iyi sürüş deneyimi’, ‘daha az bakım ihtiyacı’, ‘devlet teşvikleri’, ‘içten yanmalı araçlara uygulanan ekstra vergiler’ diğer nedenler olarak sıralanıyor. İklim değişikliği endişesi ise bir sonraki araç olarak elektrikli aracı tercih edecek tüketicinin ilk beş motivasyonundan birine bile girmiyor.
Elektrikli araç talebindeki artış, istasyonları da dönüştürüyor. Tüketiciler, içinde şarj ünitelerinin yanı sıra kolayca satın alınabilen içecekler, Wi-Fi bağlantısı, atıştırmalıklar ve tuvalet gibi hizmetlerin bulunduğu geleneksel yakıt istasyonlarını tercih ediyor.
Ankete katılan tüketicilerin yaklaşık üçte ikisi, halka açık bir şarj istasyonunda araçlarının boş durumdan yüzde 80’e kadar şarj olması için 10 ila 40 dakika arasında bekleyebileceklerini ifade ediyor. Bu durum, fosil yakıt deneyimine denk bir deneyim oluşturma imkanının ‘sınırlı’ olduğu yönündeki geleneksel düşünceye meydan okuyor.
Türkiye’de elektrikli araç satın almak isteyen her 10 kişiden neredeyse 5’i, araç fiyatları üzerindeki sürekli yukarı yönlü baskıyla bir sonraki aracı için 500 bin liradan fazla ödeme yapmayı bekliyor.
Sipariş üzerine üretime doğru
Mevcut stok krizi, tüketicileri yeni araç teslimatı için daha uzun süre beklemeye alıştırarak potansiyel olarak yeni bir ‘sipariş üzerine üretim’ paradigmasına kapı açıyor. Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 48’i, bir sonraki araçlarının teslimi için 3 ila 12 hafta beklemeyi kabul ediyor.
Otomotiv markaları (OEM) geleneksel değer zinciri için önemli bir kırılıma işaret eden sigorta ürünlerini kurum içine getirme dahil olmak üzere ileriye dönük birçok potansiyel kar havuzunu değerlendirirken, Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 77’si doğrudan araç üreticisinden sigorta satın almakla ilgileniyor. Bu kesime düşen her 10 tüketicinin 5’inden fazlası, markalardan pürüzsüz bir satın alma yolculuğu ve kolaylık bekliyor.
Tüketici güveni, müşteri ilişkilerinde perakende temas noktalarının önemine işaret ederek, satış veya servis bayilerinde yoğunlaşmakta. Türkiye’deki tüketicilerinyüzde 62’si aracını servise götürdüğü ya da satın aldığı bayiye güvenirken, ancak yüzde 32’si sahip olduğu aracın üreticisi/markasına güven duyuyor.
Kişisel veriler markalara emanet
Kişisel verilerini paylaşmaya küresel ortalamalardan daha fazla eğilimli olan Türk tüketicilerin yüzde 42’si araçlarının ürettiği verileri yönetme konusunda en çok otomotiv markalarına ve araç satıcılarına güveniyor.
Türkiye’de ankete katılan tüketicilerin yarısından fazlası (yüzde 53), bağlantılı teknolojiler için, ayrı bir ödeme yapmayıp araç satın alma fiyatının içinde önden ödeme yapmış olmayı tercih ediyor. Bu durum, aylık abonelikler şeklinde yeni gelir akışları oluşturmayı hedefleyen otomotiv markaları için önemli bir zorluk teşkil ediyor.
‘Tercihleri maliyet belirliyor’
Araştırma sonuçlarını değerlendiren Deloitte Türkiye Otomotiv Sektör Lideri Özlem Yanmaz, sektörün son dönemde küresel pazarda arka arkaya yaşanan şoklarla yüzleşmeye devam ettiğini söyledi. Bu yılki raporun tüketicilerin elektrikli araçları benimsemeye olan ilgisini, araç satın alma eğilimini, endişelerini ve tercihlerini ortaya koyduğunu vurgulayan Yanmaz, “Geçen birkaç yılın zorluklarına rağmen otomotiv endüstrisi uyum sağlamaya ve ilerlemeye devam ediyor. Yükselen fiyatlar tüketiciler için önemli bir zorluk olsa da yakıt maliyetlerini düşürmeye yönelik güçlü istek yalnızca Türkiye’de değil dünyada da elektrikli araç satın alma eğilimini artırıyor. Sektör oyuncuları, mobilite deneyimini geliştiren katma değerli hizmetlerle yeni gelir akışlarının kilidini açmak için elektrikli araçlara geçişten yararlanmak istiyor. Bu dönüşüm her ne kadar ürün odaklı görünse de, tüketiciler, maliyet, güven ve ürün kalitesini önceliklendiriyor, daha derine indiğimizde ise pürüzsüz müşteri deneyimi ve artan çok kanallı kolaylık beklentisi karşımıza çıkıyor. Teknoloji ile tetiklenen bu devrimlerin tek sabiti olan insan her zaman sektörün odağında olmaya devam edecek” dedi.
Engelli vatandaşlarımızın sorunlarına dikkat çekmek, onları daha iyi anlayabilmek ve özellikle toplumdaki farkındalığın artırılması amacıyla 10-16 Mayıs tarihleri arasında “Engelliler Haftası” kutlanmaktadır. Engelin en büyüğü kalplerde olan sevgisizlik ve merhametsizliktir. Hepimizin birer engelli adayı olduğumuzun bilinciyle bakış açımızı değiştirmeli, engelli bireylerin de yaşamlarında etkin birer birey olarak yer alabileceklerini, spordan...
AK Parti Bursa Milletvekili, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Ahmet Kılıç, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Bursa Valiliği Sırameşeler Çocuk Evleri Sitesi Müdürlüğünü ziyaret etti ve çocukların bayramını kutladı. Sırameşeler Çocuk Evleri Sitesi Müdürlüğünde kalan çocuklarla bir süre sohbet eden Vekil...
Ukrayna’daki savaş, Avrupa’da enerji güvenliğini tehdit etmeye ve faturalarındaki artışı körüklemeye devam ederken, Avrupalılar bu kış ısınmak için odun yakmayı planlıyor. Ancak yakacak oduna olan talebin fiyatları yükseltmesine rağmen depoların bekleme listesi dolup taşmaya başladı. Öte yandan yakıt olarak odun kullanılmasının çevre üzerinde büyük etki yaratacağı beklentisi endişeleri körüklüyor. Avrupa’da...
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından uygulamaya konulan Köy Yaşam Merkezleri kapsamında Doğancı köyünde oluşturulan Köy Yaşam Merkezini ziyaret eden Bursa İl Millî Eğitim Müdürü Serkan Gür, merkezde gerçekleştirilen faaliyetlere katılan kursiyerlerle bir araya geldi. Ziyarete İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısı Arzu Ayyıldız ve İl Millî Eğitim Şube Müdürü Nurgül Donmaz da...
Mevlid-i Nebi Haftası, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve İl Müftülüğünün ortaklaşa düzenlediği programlarla kutlanıyor. Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Mevlid-i Nebi Haftası etkinliğine Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Murat Demir ve Bursa İl Müftüsü Yavuz Selim Karabayır katıldı. Kuran tilavetiyle başlayan etkinlikte Ayasofya – i Kebir Cami-i Şerifi Müezzini Mehmet Hadi...
Genç yaşta görülen kalp krizlerini önlemede risk faktörlerinin önceden belirlenmesinin önemini vurgulayan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Baltalı, özellikle ailesinde genç yaşta kalp krizi hikayesi bulunan gençlerin kontrollerini aksatmaması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Mehmet Baltalı, sigara kullanımı, tansiyon, kolesterol ve kan şekeri düzeyindeki yüksekliklerin kalp krizi için risk faktörleri...