Koza Kütüphane’de gerçekleştirilen etkinliğin moderatörlüğünü yazar Hakan Akdoğan üstlendi. Söyleşiye Nilüfer Belediye Başkanvekili Resul Tarman ile Nilüfer Belediye Meclis Üyeleri Gökçe Güney ve Ata Erk Şanlı da katıldı.
“Acıyı somut bir dile dönüştürmeye çalıştım”
Romanında, annesi babası tarafından öldürülen bir genç kızın hikâyesini merkeze alan Türker, bu sürecin kendisi için oldukça zorlu bir yazarlık deneyimi olduğunu dile getirdi.
“Bu roman, yaşanmış bir acının tanıklığıydı. Yazarken bir yandan hayatta kalmanın utancını, diğer yandan çaresizliği hissettim. Kadın cinayetleri devam ettikçe kalemimin tükendiği anlar oldu ama yine de hikâyenin hakikatine sadık kalmak istedim,” dedi.
Kadın dili ve erkek dili üzerine
Edebiyata başladığı yıllarda “erkek dili” kullandığı yönünde eleştiriler aldığını söyleyen Türker, bu süreçte kadın yazarları daha çok okumanın kendi anlatım dilini dönüştürdüğünü ifade etti.
“Erkek edebiyatında bir üstünlük ve güç söylemi var. Kadın dili ise daha paylaşımcı, şefkatli ve kapsayıcı. Bu fark yazıya da, hayata da yansıyor,” diyen Türker, kendi yazarlık yolculuğunda bu ayrımı fark etmenin önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti.
Babası olmadan, kadınlar arasında büyüdüğünü aktaran yazar, Cennette Gibiyim’i kaleme alırken kadın dünyasıyla olan bağının daha da derinleştiğini söyledi.
Edebiyatı “rahatsız etme sanatı” olarak değil, “hayata başka bir pencereden bakabilme alanı” olarak gördüğünü de ekledi.
Söyleşinin sonunda Türker, katılımcıların sorularını yanıtladı ve okurları için kitabını imzaladı. Etkinlik, Nilüfer Belediye Başkanvekili Resul Tarman’ın yazar Sibel K. Türker’e teşekkür plaketi takdim etmesiyle sona erdi.






Yorumlar