Taş evleri, dar sokakları ile UNESCO’nun kültür mirasları arasında yer alan Mardin, otantik, mistik, tarihi bir kültür turu rotası denildiğinde akla ilk gelen şehir olma unvanını taşıyor.
ŞEHMUS EDİS (MARDİN HABER)
Farklı kültürlerin bir arada yaşadığı, günümüze değin dokusunu korumayı başarmış ve el sanatları dünyanım önemli turizm merkezi haline geldi. Birçok dini aynı çatı altında toplayan, dinlerin ve dillerin kesiştiği hoşgörü kenti Mardin, tarihin izlerini sürmek için yerli yabancı turistleri bekliyor.
Kent, manastırları, camileri, yöresel el sanatlarının yapıldığı dükkanları ve taş binaları ile sizi tarihte yolculuğa çıkarıyor. Binlerce yıllık tarihin izleri ile gizemli sokaklarında gezerken bile Mardin’e hayran kalmamak elde değil. Dünyanın birçok yerinden turist çeken ve Türkiye’nin önemli turizm merkezlerinden biri olan Mardin’de eski kent, Kasimiye Medresesi, Deyrulzafaran Manastırı, Ulu Camii, Dara Antik Kenti gibi nice tarihi mekanlar hala ihtişamını koruyor.
“Gecesi gerdanlık gündüzü seyranlık” olarak nitelendirilen taşın ve hoşgörünün kenti Mardin, medeniyetlerin doğum yeri. Anadolu’nun en eski şehirlerinden biri olan kent arkeolojik çalışmalardan elde edilen kalıntılara göre Yontma Taş Devri’ne kadar uzanıyor. Şehrin ev sahipliği yaptığı medeniyetler arasında Sümerler, Asurlular, Hititler, Urartular, Emeviler, Abbasiler, Artuklular, Selçuklular ve Osmanlılar dikkat çekiyor.