“Koronavirüs pandemisi dünyanın 100 yıldır görmediği bir sağlık ve ekonomik kriz yarattı” diyerek sözlerine başlayan Brandistanbul PR Halkla İlişkiler Ajansı Başkanı Hatice Kumalar, pandemi sürecinde markaların tutumunu ve neler yapmaları gerektiğini değerlendirdi. “Sorumluluk alan, açıklayıcı ve şeffaf davranan markalar bu süreçte toplumun desteğini kazanıyor” ifadelerini kullanan Kumalar, pandemi nedeniyle dijitalleşmenin artık kaçınılmaz bir yol haline geldiğini belirtti.
Türkiye’de halkla ilişkiler sektörüne ‘inhouse çalışma modelini’ kazandırarak sahiplenmenin ve kesintisiz iletişimin önemini öne çıkaran Brandistanbul PR’ın Ajans Başkanı Hatice Kumalar, markaların pandemi sürecindeki tutumunu ve neler yapmaları gerektiğini değerlendirdi.
Koronavirüs pandemisini, “Dünyanın 100 yıldır görmediği bir sağlık ve ekonomik krizi” olarak değerlendiren Kumalar, “Bu süreçte sorumluluk alan, toplumdan aldığını topluma veren, toplumun ihtiyaçlarını takip edip en doğru çözümü uygulayan markalar itibar ve tanınırlık elde etti” ifadelerini kullandı.
‘İtibarı kolay kazanamazsınız, kolay kaybedersiniz’
‘Her kriz, kendi fırsatlarını yaratır’ diyen Kumalar, “Koronavirüs pandemisi milyonları tek bir konu çevresinde birleştirdi. İhtiyaçlar yarattı ve devletleri, kurumları bu ihtiyaçlara cevap vermeye zorladı. Zor günlerde gelen yardım, düşünülen küçük bir adım toplum nezdinde asla unutulmaz. Bu süreçte pek çok markanın yardım kampanyalarına destek verdiğini, sosyal sorumluluk projelerine imza attığını gördük. Hepsi de ürettiği artı değerlerle sorumluluk göstererek saygınlıklarını artırdılar. İtibar kazandılar. İtibar, toplum gözünde, özellikle de Türk toplumu nezdinde zor kazanılan bir olgudur. Zor kazanıldığı kadar kolay da kaybedilir.Bu süreci iyi yöneten markalar, kriz döneminde, toplumun yanında yer alan sorumluluk sahibi kurumlar olarak yer alacaklar. Gelecekte tarihe geçecek günler yaşıyoruz. Bu dönemde attığımız adımların hayati önem taşıdığı bir gerçektir” şeklinde konuştu.
‘Sorumluluk alan, şeffaf markalar’
Markaların toplumun ona ithaf ettiği değerlerle yaşadığının altını çizen İletişim Uzmanı Hatice Kumalar, “Bu dönemde markalar sorumluluk almalı, akılcı ve işe yarayan özgün sosyal sorumluluk projeleri üretmeli ve en önemlisi iletişimde açıklayıcı ve şeffaf olmalı” diyen Kumalar, “Kriz dönemlerinde iyi yönetilmeyen ve kapalı iletişim çalışmaları, toplum nezdinde olumsuz algı yaratacaktır. Bu dönemde bilgi saklayan ya da sakladığı düşünülen kurumlar, toplumun tüm kesimlerinde derin bir güvensizlik algısı yaratacak ve bu algı kolay kolay giderilemeyecektir” dedi.
‘İç iletişim dinamikleri güçlendirilmeli’
Şirketlerin paydaşları ve çalışanlarıyla kurduğu iletişimin önemine dikkat çeken Hatice Kumalar, “Markaların iç iletişimi de pandemi sürecinde önemli ayaklardan birini oluşturuyor. Pandemi gerçeğine kayıtsız kalmayan, paydaşları ve çalışanlarıyla iç iletişim dinamiklerini daha güçlendiren, şeffaf kurumlar, kurumsal sadakat ve kendilerine duyulan güveni güçlendirecek” şeklinde konuştu.
‘Dijitalleşme geri döndürülemeyen bir yola girdi’
Pandemi, dijitalizasyon sürecini tüm sektörlere yaydı diyen Kumalar, “2000’li yıllardan bugüne hayatın tüm dinamikleri günbegün dijitalleşmeye başladı. Hepimiz, sosyal ağların yaşamlarımızı nasıl etkilediğini biliyoruz, bu süreci hep birlikte yaşadık. Teknoloji ileriye doğru adım attıkça hayatımızı değiştiren uygulamalar ortaya çıktı. Pandemi sokaktaki hayatı sekteye uğratınca yerini dijital dünya doldurmaya başladı. Artık sokağa çıkmadan, dışarıda etkileşime geçmeden hayatlarımızı sürdürebileceğimizi biliyoruz. Bu bildiğimiz her şeyi değiştirecek” ifadelerini kullandı.