ZEYNEP SUDE YAVUZ

Makine İmalatçıları Birliği (MİB) ve KFA Fuarcılık A.Ş. iş birliğiyle Bursa Fuar Merkezi'nde düzenlenen etkinlik, sektör profesyonellerini bir araya getirdi.

Fuarın açılışında konuşan MİB Başkanı Fatih İrek, Türk makine sektörünün üretim gücüne dikkat çekerken, küresel rekabette fiyat odaklı yaklaşımın yerini yüksek mühendisliğin alması gerektiğini vurguladı.

Türkiye makine sanayisinin çatı kuruluşu olan MİB adına konuşan Başkan Fatih İrek, birliğin 200’den fazla seçkin üreticiyle Türkiye’nin mühendislik temelini oluşturduğunu belirtti. Sektörün mevcut durumunu verilerle ortaya koyan İrek, küresel krizlere karşı Türk sanayicisinin dayanıklılığına ve genç nüfusun stratejik önemine değindi.

"Avrupa’da 4., Dünyada 13. Sıradayız"

Sektörün ekonomik büyüklüğüne dair çarpıcı veriler paylaşan Fatih İrek, Türk makine sektörünün yıllık üretiminin 60 milyar doların üzerinde olduğunu söyledi. İrek, "Enerjiden sonra Türkiye’nin en büyük iş hacmine sahip sektörüyüz. 2024 yılı ihracatımız 28 milyar dolar seviyesinde olup, bu rakam 2012’ye göre 14 katlık bir artışı ifade etmektedir. Dünya makine ihracatında 13., Avrupa’da ise 4. sıradayız. Kilogram başına ihracat değerimiz 6,2 dolar ile Türkiye ortalamasının yaklaşık üç katıdır" dedi.

"Fiyatla Rekabet Devri Bitti, Çıkış Yolu İleri Teknoloji"

Dünya genelinde yaşanan talep daralması, jeopolitik krizler ve özellikle Çin ile Güney Asya kaynaklı agresif fiyat politikalarının sektörü zorladığını belirten İrek, rekabet stratejisinin değişmesi gerektiğinin altını çizdi. İrek, şu uyarılarda bulundu:

"Ekonomik şartlarımız ve ölçeklerimiz bizi fiyat yarışında geride bırakıyor. Karşımızda devlet destekli ve tamamen yerlileşmiş bir Çin ekosistemi var. Artık sadece fiyatla rekabet ederek kazanılacak bir platform kalmadı. Türkiye’nin fark yaratacağı alanlar; yüksek mühendislik, akıllı tasarımlar, dijital ikiz, robotik otomasyon ve endüstriyel yapay zekâdır. Teknolojinin icadında takipçi olsak bile, kullanımında ve hizmetinde Türk zekâsı ile en üst seviyede olmalıyız."

"AR-GE’de Kaynak İsrafına Tahammülümüz Yok"

AR-GE çalışmalarında paradigma değişiminin şart olduğunu savunan MİB Başkanı, sürecin artık raporlama aşamasından çıkıp somut rekabet gücüne dönüşmesi gerektiğini ifade etti. İrek, "AR-GE ölçülebilir, denetlenebilir ve doğrudan ürüne yönelik olmalı. Kaynakların boşa harcanacağı dönem kapanmıştır" şeklinde konuştu.

"Gençlerimizi Üretimin İçine Çekmeliyiz"

Türkiye’nin en büyük avantajının genç nüfus olduğunu, ancak bu potansiyelin doğru yönlendirilmemesi durumunda eriyip gideceğini belirten Fatih İrek, eğitim ve sanayi iş birliğine vurgu yaptı. Teknik lise ve üniversite müfredatlarının sanayiye entegre edilmesi gerektiğini söyleyen İrek, "Gençlerimiz Teknofest ruhuyla motive edilmeli, erken yaşta proje takımlarıyla üretime dokunmalıdır. Türkiye’nin geleceği genç mühendislerin ve girişimcilerin elindedir" dedi.

Konuşmasının sonunda, İrek Makina’nın üçüncü kuşak temsilcisi olarak görevi devralmaktan gurur duyduğunu belirten Fatih İrek, önceki dönem başkanlarına ve fuarın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.

BTSO Başkanı Burkay’dan 'Yerli Makine' Uyarısı: "İthalatın Yüzde 70'ini Ürettiğimiz Makineler Oluşturuyor"

Bursa’da kapılarını açan MAX Makina Teknolojileri Fuarı’nda konuşan BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, makine sektörünün teknolojik bağımsızlığın sembolü olduğunu vurguladı. Sektördeki dış ticaret dengesine dikkat çeken Burkay, 45 milyar dolarlık makine ithalatının büyük bir kısmının Türkiye’de halihazırda üretilen ürünlerden oluştuğunu belirterek yerli üretimin tercih edilmesi gerektiğine işaret etti.

KFA Fuarcılık ve Makine İmalatçıları Birliği (MİB) iş birliğiyle düzenlenen fuarın açılışında konuşan İbrahim Burkay, makine sektörünün sadece sanayinin bir kolu değil, ülkenin teknolojik geleceğinin teminatı olduğunu ifade etti. Yapay zekâ, sensör teknolojileri ve karanlık fabrikalar gibi dijital dönüşüm süreçlerinin merkezinde makine sektörünün yer aldığını belirten Burkay, Bursa’nın bu dönüşümdeki öncü rolüne dikkat çekti.

"Teknolojik Bağımsızlığın Kalesi: Makine Sektörü"

Sektörün ihracat potansiyeline değinen Burkay, "57 bine yakın girişimcisi ve 28 milyar dolar ihracatıyla makine sektörü, Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biridir. Firmalarımızın merkezi olan Bursa’da, bu değişimi ve gelişimi sürdürülebilir kılmak için var gücümüzle çalışıyoruz" dedi.

"İthalatın Yüzde 70’i Kendi Ürettiğimiz Makineler"

Konuşmasında sektörün en kritik sorunlarından biri olan ithalat verilerine vurgu yapan İbrahim Burkay, şu çarpıcı değerlendirmede bulundu:

"Ülkemiz bu sektörde 45 milyar dolarlık ithalat yapmaktadır. Ancak maalesef bu ithalatın neredeyse yüzde 70’i, Türkiye’de üretilen makinelerden oluşmaktadır. Kendi ürettiğimiz teknolojiyi dışarıdan alma paradoksunu aşmalıyız. Bu açıdan bakıldığında, yerli ve yabancı alıcıları üreticilerimizle buluşturan bu fuarlar hayati bir misyon üstlenmektedir."

"Üretmek Yetmez, Dünyayla Buluşmalıyız"

Makine fuarının yeniden Bursa’ya kazandırılmasında emeği geçen Makine İmalatçıları Birliği’ne teşekkür eden Burkay, üretimin pazarlama ile taçlandırılması gerektiğini belirtti. BTSO Başkanı, "Biliyoruz ki, sadece üretmek tek başına yeterli değildir; ürettiğiniz ürünleri mutlaka dünyayla buluşturabilmek gerekir. Bu fuarlar, sektörümüzün en önemli itici gücüdür" diyerek katılımcı firmalara başarı dileklerini iletti.

Fuarda konuşan Vali Yardımcısı Salih Altun konuşmasında şu sözlere yer verdi: "Bursa olarak, birçok alanda olduğu gibi sanayide de Türkiye'nin öncü şehirlerinden biriyiz. Az önce gerek imalatçılar başkanımız gerekse kıymetli başkanımız, hem teknik konularda hem de sektörün geldiği noktayı çok güzel bir şekilde izah ettiler. Özellikle değerli makine imalatçıları birliği başkanımızın yapmış olduğu; sektörün durumunun, risklerin ve avantajların analiz edildiği o kapsamlı ve güzel konuşma için hassaten teşekkür ediyorum. Çok istifade ettiğimi belirtmek isterim. Ben de çok uzatmadan kişisel kanaatlerimi belirtmek istiyorum.

Aslında riskler var, fırsatlar da var. Her millet kendi fırsatını, kendi içindeki özden yakalayarak ortaya çıkarmak durumundadır. Biz, Türk milleti olarak birlik, beraberlik, dayanışma, fedakârlık ve kahramanlık gibi duygularla tüm dünyada öne çıkan bir milletiz. Dolayısıyla bu hamuru ve bu özü sanayiye de yansıtmamız gerekir. Soğuk kavramlar, teknik kelimeler, ifadeler, teknik analizler tabii ki sektörün realitesi ve gerçeğidir. Ama diğer taraftan sosyal hayattaki birlik ve beraberliğimizi, sıcaklığımızı, dayanışmamızı; devlet destekleriyle, sektörün gerçekleriyle bir araya getirdiğimizde, çok disiplinli bir yaklaşımla yani o sempatikliği ve o özü de bu işin içerisine koyarak her türlü krizi atlatacağımızdan eminim.

Az önce kıymetli başkanımız da vurguladılar: Bu tür fuarlar aslında birlik, beraberlik ve dostluğun yansımalarıdır. Tabii ki profesyonelliği hiçbir zaman bir kenara bırakmayalım, ancak bazen küçük bir temas, iyi bir diyalog, yüksek bir kredibiliteyi açabilir. Kredi kelimesi, biliyorsunuz ki, Latince credo'dan gelir ve güvenmek anlamına gelir. Biz bu güveni de Türk sıcaklığıyla ve misafirperverliğiyle birleştirerek, dünyada başka milletlerde olmayan bu hasletimizi kullanarak rekabet edebiliriz. İşte o aradığımız rekabetin özü, bizdeki Yunus Emre'lerde, Emir Sultanlarda, Şeyh Edebali'lerde olan, loncalarda olan birlik ve beraberliği bu sektörün içerisine de katmaktır. Bunlarla birlikte tüm dünyayla mücadele edebileceğimizi düşünüyorum."

Fuar, 3-6 Aralık 2025 tarihleri arasında dört gün boyunca ziyaretçilerini ağırlayarak sektördeki en son yenilikleri, ürünleri ve üretim çözümlerini sergileyecek.