Tiananmen Meydanı’nda gerçekleştirilen törende 10 bin asker görev aldı. Tanklardan uzun menzilli füzeler ve savaş uçaklarından insansız hava araçlarına (İHA) kadar çok sayıda modern askeri teçhizat sergilendi. Etkinlikte 50 bini aşkın katılımcı töreni izledi.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, törende yaptığı konuşmada dünyanın “barış veya savaş arasında bir seçim yapması gerektiğini” vurguladı. Şi, Çin’in durdurulamaz olduğunu ve halkın tarihin doğru tarafında yer aldığını belirtti. Konuşmasında bazı ülkelerin zorbalık davranışlarına işaret eden Şi, Çin’in ulusal birliğine ve modernizasyon sürecine verdiği önemi de dile getirdi.
Törene, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un da katıldı. Uzmanlar, üç liderin bir arada bulunmasının Batı’ya karşı güçlü bir birlik mesajı niteliğinde olduğunu belirtiyor. Etkinliğe ayrıca İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Myanmar cunta lideri Min Aung Hlaing katıldı. Batılı liderlerin törene davet edilmemesi ise dikkat çekti.
ABD Başkanı Donald Trump, törenin ardından sosyal medya üzerinden bir açıklama yaparak, Şi, Putin ve Kim’e yönelik esprili bir “komplo” göndermesi yaptı. Trump, Çin’in ABD’ye karşı bir girişimde bulunmayacağını vurguladı ve Çin’in ABD’ye kıyasla kendisine daha fazla ihtiyacı olduğunu belirtti. Trump, Beyaz Saray’daki açıklamasında, Çin’in askeri geçit törenlerini “ABD’ye meydan okuma” olarak görmediğini söyledi ve iki ülke arasındaki ilişkilerin iyi olduğunu ekledi.
Törende öne çıkan bir başka detay ise Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un kızı Kim Ju-ae’nin babasına eşlik etmesiydi. 12 yaşındaki Ju-ae, uluslararası bir etkinlikte ilk kez babasının yanında görüldü. Kuzey Kore devlet medyası, Ju-ae’yi “sevgili kızımız” olarak nitelendiriyor ve onu babasının yanında birçok askeri ve siyasi etkinlikte gösteriyor. Güney Koreli analistler, Ju-ae’nin Çin’e yaptığı bu ilk ziyaretin ve uluslararası liderlerin önünde babasının yanında yer almasının, varislik açısından önemli bir işaret olduğunu belirtiyor.
Şi Cinping’in konuşmasında Tayvan meselesine doğrudan değinilmezken, Çin’in birliğine dair mesajlar net bir şekilde verildi. “Çin ulusunun yeniden canlandırılması” ifadesi üzerinden Çin’in Tayvan’ı ayrılmaz bir parçası olarak gördüğü mesajı dolaylı yoldan iletildi. Çin Komünist Partisi, Tayvan’ı “yasadışı ayrılıkçılar tarafından yönetilen bir Çin eyaleti” olarak tanımlıyor, ancak Tayvan hükümeti ve halkı bu iddialara karşı çıkıyor.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu, Şi liderliğinde kapsamlı bir modernizasyon sürecinden geçiyor. Son yıllarda orduda yolsuzlukla mücadele kapsamında büyük çaplı tasfiyeler yapılırken, askerî kapasiteyi güçlendirmek için ileri teknolojiye yoğun yatırım yapılıyor. Uzmanlar, Pekin’deki geçit töreninin, hem ordunun modernizasyonunu hem de Çin’in uluslararası sahnede dostlarına destek mesajını dünyaya ilettiğini belirtiyor.
Atlantik Konseyi Küresel Çin Merkezi’nden Wen-ti Sung, “Pekin, Batılı ülkeler Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle Rusya’ya yaptırım uygulasa bile dostlarının yanında durmaktan çekinmeyeceğini gösteriyor” dedi. Tokyo Üniversitesi’nden Lim Chuan-Tiong ise, üç liderin bir araya gelmesinin ABD için dikkat çekici bir mesaj olduğunu belirtti. Rajaratnam Uluslararası İlişkiler Okulu’ndan Drew Thompson ise sergilenen askeri gücün, Çin’in temel ulusal çıkarlarına yönelik caydırıcı bir mesaj içerdiğini kaydetti.






Yorumlar