Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi tarafından düzenlenen çevrim içi konferansta birbirinden ilginç açıklamalar yaptı.
SİVAS (İGFA) – Prof. Dr. İlber Ortaylı, moderatörlüğünü Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Yüksel ve öğretim elemanı Dr. Buket Çelik’in yaptığı, “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” isimli çevrim içi konferansta, akademisyenler ve öğrencilerle bir araya geldi.
Konferans Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alim Yıldız’ın selamlama konuşmasıyla başladı. Prof. Dr. Yıldız, salgından dolayı artık aynı salonlarda bir araya gelinemediğini ifade ederken, “Bir araya gelemesek de bu süreç bizlere bu tür etkinlikleri gerçekleştirebilme ve anında birlikte olma imkânı da sağlıyor. Bu kapsamda ömrümüzü daha verimli, üretken kılabilmek adına hayat deneyimlerinizden hareketle aktaracağınız bilgi ve tavsiyeler akademisyenlerimiz ve öğrencilerimiz için de kılavuz olacaktır. Katılımınızdan dolayı teşekkür ediyorum” ifadelerine yer verdi.
Yıldız’ın konuşmasının ardından Ortaylı’nın konferansına geçildi. Prof. Dr. Ortaylı, konferansı izleyenlere dil eğitiminden başlayarak Türkçenin kullanımına kadar bazı tavsiyelerde bulundu.
LATİNCE ÖĞRENİN
Dil eğitimi denince ilk olarak akıllara İngilizce geldiğini söyleyen Prof. Dr. Ortaylı “Size bir tek şey tavsiye edeceğim. Türkçeyi iyi bilen, Türkçe düşünen, hele Osmanlıca strüktürü kavrayan Latinceyi daha iyi öğrenir. Öğrenmeye başladığınız zaman bu örneği görürsünüz. Dolayısıyla yabancı dil bariyerini aşmak için illa İngilizceden başlamanıza lüzum yok. Hangi dili daha iyi becerebiliriz; bu Farsça olabilir, Latince veya başka bir Batı diliyle işe girişebilirsiniz. Bunlar önemli şeylerdir” dedi.
“Üniversiteliler her şeyden önce okumak, ders çalışmak zorundadırlar” diyen Ortaylı konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bu, hocaları da öğrencileri de kapsar. Bu demek değildir ki kanaatinizi belirtmeyeceksiniz, rey vermeyeceksiniz. Bazı şeyleri tenkit ve tasvip ettiğinizi göstermeyeceksiniz diye bir şey yok. Ama bunlarda ölçü olması şarttır. Çünkü münevver insana her şeyden önce yakışan tavırdır. Tavırdaki itidal, ölçü ve estetiktir. Buna sahip değilseniz sokaktaki kalabalıktan, devletin ve ailenizin yaptığı masraftan kâm alamamışsınız demektir. Vaktinizi değerlendirmek ve sıkıntılardan kurtulmak için lisan eğitimi almanız gerekiyor. Muhtelif diller öğrenebilirsiniz. İngilizceyi sevmiyorsanız sevebileceğiniz dille başlayın” dedi.
“ÇOK KORKMUŞTUM”
1980 öncesi döneme de dikkat Ortaylı üniversitelerde yaşanan olayları anlatırken hayatından bir anekdot da aktardı. Ortaylı “İnsanların tembel ve cahil oldukları anda yapmayacakları şey yoktur. Size bir örnek vereyim. Allah o günleri bir daha göstermesin. 80 öncesi olaylarda Dil, Tarih ve Coğrafya’da hocaydı annem. Bir gün dedi ki, tam fakülteye girerken birbirini vuruyor millet. Serserilerin kavgası. Acemilerin kavgası. Ne çete savaşına benziyor ne de ordu savaşına. O kadar korktum ki Stalingard’da bu kadar korkmadım demişti. Stalingrad Savaşı’nı biliyorsunuz. Almanlarla Ruslar arasındadır. Bir taraf yangın bombası atıyor, öbür taraf bomba. Ahali de ikisinin arasında kalmış” diye konuştu.
Prof. Dr. Ortaylı son olarak “El yazısını geliştirin. Bilgisayarla her yere gidemezsin. Doktorun röntgen cihazıyla gidememesi gibi. İyi tabip dağda bile teşhis koyan adamdır. Sizin her yerde laboratuvar ve röntgen cihazı bulmanız diye bir şey söz konusu değil. MR’sız da bir şeyleri bilmek zorundasınız bazen. Bunun gibi sizin de yazmanız gerekiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Bu kapanacak 20 saniye