DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Hafif Yağmurlu
15°C
Bursa
15°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Hafif Yağmurlu
11°C
Salı Hafif Yağmurlu
11°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
11°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
11°C

TÜSES gençlerin hayatlarını mercek altına aldı

A+
A-

Türkiye Ekonomik Sosyal Siyasal Araştırmalar Vakfı (TÜSES) için Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin katkısıyla Prof. Dr. Deniz Yükseker, Doç. Dr. Neşe Şahin Taşğın ve Prof. Dr. Uğur Tekin’in “Suriyeli ve Türkiyeli Genç Kadınlar ve Erkeklerin Gündelik Yaşamları” başlıklı araştırma raporunun sonuçları, gençlerin umutlarını yitirmeseler de bugünü çoktan kaybettiklerini ya da kaybetmek üzere olduklarını anlatıyor. Araştırma için yapılan derinlemesine görüşmeler, geçici koruma kapsamında Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmen gençlerin dil bariyeri, ayrımcılık ve ekonomik koşullar gibi nedenler yüzünden eğitimden koptuklarını gösterirken, Suriyeli ve Türkiyeli gençlerin düzensiz, geçici ve düşük ücretli işlerde, günde bazen 12 saat boyunca kötü koşullarda çalıştıklarını da ortaya koydu. Derinlemesine görüşmelerde ortaya çıkan sonuca göre, bu ilçelerde kültürel alışverişi ve uyumu sağlayacak kamusal mekanların yokluğu, özellikle genç kadınların sosyal hayatlarını geliştirmelerinin önünde çok büyük engel.

Raporun “Türkiye’de gençliğin bugün yaşadığı sorunlara ilişkin çok değerli fragmanlar sunduğunu” vurgulayan TÜSES Başkanı Celal Korkut Yıldırım şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Uzman akademisyenlerin yaptığı araştırma ve çıkan raporda, ekonomik krizin Türkiyeli ve Suriyeli göçmen gençleri eğitim hayatından 14-15 yaşında nasıl kopardığını, kötü koşullarda 12 saate varan çalışma sürelerinin bu gençlerin gelecek hayallerini nasıl örselediğini görebiliyoruz. Araştırma için yapılan derinlemesine görüşmeler; genel ve yerel kamu yatırımları ile desteklerin yetersizliğinin toplumsal eşitlik ilkesinin bozulmasına ve cinsiyet eşitsizliğinin artmasına da neden olduğunu gösteriyor. Mahallelerinde kendilerini geliştirecek, arkadaşlıklar kurmalarını sağlayacak yaşam alanları bulamayan bu gençlere kimlikleri ne olursa olsun sahip çıkmak gerekli. Bu gereklilik aynı zamanda toplumsal barışı korumak için de elzem. Türkiye’nin ekonomik sosyal ve siyasal yaşamına katkı yapmayı amaçlayan bir düşünce kuruluşu olarak; politika yapıcılarla, merkezi ve yerel yöneticilere bu raporu inceleyip, dersler ve ödevler çıkarmalarını öneriyoruz. Çünkü bugün gençleri kaybetmek, geleceğimizi kaybetmek demek…”

RAPORUN ÖZET SONUÇLARI

Tekil ve grup halinde derinlemesine görüşmelerle gerçekleştirilen nitel araştırma kapsamında, Sultanbeyli ve Küçükçekmece ilçelerinde yaşayan 14-20 yaş arası Suriyeli ve Türkiyeli kadınlar ve erkeklerle toplamda 52 derinlemesine görüşme yapıldı, yedi odak grubu toplantısı gerçekleştirildi. Ayrıca, iki ilçede gençlere yönelik faaliyetleri olan kurumların temsilcileri ve hizmet sunucularla toplam 12 görüşme yapıldı.

Araştırmanın sonuç raporunda, Suriyeli ve Türkiyeli gençlerin gündelik yaşamlarında yaşadıkları sorunlar ve geleceğe dair beklentileri özetle şöyle tanımlandı:

  • İki ilçedeki Suriyeli ve Türkiyeli genç katılımcıların hayatlarında aile ve akrabalarla dayanışma ile göç geçmişi önemli bir yer tutuyor. Ancak, aile ve akrabalarla ilişkiler, genç kadınlar ve özellikle Suriyeliler için bir toplumsal baskı unsuru da oluşturuyor. Kamusal alanlarda erkeklerin tacizkâr davranışları ile aile ve akrabaların korumacı yaklaşımları, kadınları baskılayan olgular arasında. Katılımcıların birçoğu eğitimine devam ederken, özellikle erkekler için kimi zaman okulla bağların zayıfladığını veya okulu terkle sonuçlandığını görüyoruz. Suriyelilerin okul deneyimi, Türkçe becerilerinin yetersizliği ve mevzuatla ilgili sorunların yanı sıra kendilerine yönelen önyargılı tutumlar ve ayrımcı davranışlar çerçevesinde şekilleniyor. Birçok katılımcının düzensiz, geçici ve düşük ücretli işlerde çalışma deneyimi bulunuyor. Özellikle Suriyeli erkekler arasında, çalışmanın ailelerine yardım için bir zorunluluk haline geldiği ve okulu terk etmeye de sebep olduğu görülüyor.
     
  • Gençlerin sosyal ilişkilerine bakıldığında, pandemi dönemindeki kapanmaların olumsuz bir etkisinin olduğu, özellikle genç kadınların eve kapandığı, bu dönemde sosyal medya ve internet kullanımının çok arttığı gözlemleniyor. Suriyeli ve Türkiyeli erkek katılımcılar için futbol bir sosyalleşme mecrası iken, kadınların sosyal açıdan daha yalıtılmış olduğu söylenebilir. Özellikle Küçükçekmece’de gençlerin kullanabileceği kamusal mekânların yokluğu göze çarpıyor.
     
  • Suriyeli katılımcıların gündelik yaşamlarını, bir ölçüde, maruz kaldıkları önyargılar ve düşmanca davranışlar şekillendiriyor. Türkiyeli katılımcıların ise, kadın erkek fark etmeksizin, Suriyeliler hakkında toplumda yaygın olan kalıp yargıları sahiplendikleri gözlemleniyor.
     
  • Katılımcıların gelecek beklentilerine bakıldığında, eğitimine devam edenlerin eğitimini tamamlama ve meslek edinme hedeflerinin yanında, kendi işini kurma, kripto paradan zengin olma gibi toplumda popüler olan kimi hayallerin erkekler arasında yaygın olduğu söylenebilir. Yurtdışında, özellikle Avrupa’da yaşama amacı hem Suriyeli hem Türkiyeli genç kadınlar ve erkekler arasında revaçta olan bir düşünce. Toplumsal cinsiyet ilişkilerine dair görüşleri açısından, Suriyeli ve Türkiyeli kadın katılımcıların eşitlik, kendi kararlarını kendilerinin verebilmesi ve evlendikten sonra da çalışma konusunda güçlü fikirleri var.
     
  • Sonuç olarak, katılımcı gençlerin eğitim, çalışma hayatı, toplumsal baskılar, önyargılar gibi pek çok alanda sorunlarının olduğunu, ancak geleceklerini inşa etmek için kısıtlı imkanlardan yararlanmanın yollarını aradıklarını söyleyebiliriz. Bu iki ilçedeki Suriyeli ve Türkiyeli genç kadınlar ve erkeklerin büyük çoğunluğu, hedeflerine ulaşmak için ısrarla çaba gösteriyorlar. Dolayısıyla, gençlere yönelik eğitsel ve sosyal alanda destekleyici faaliyetlerin düzenlenmesi ve onların kullanımına yönelik kamusal alanlar yaratılması büyük önem taşıyor.
ETİKETLER: