Nilüfer Belediyesi ve Tarih Vakfı’nın birlikte düzenlediği Tarih Buluşmaları’nda “100. yılında 1921 Anayasası” ele alındı. Prof. Dr. Sibel İnceoğlu ile Murat Sevinç, çevrim içi buluşmada 1921 Anayasası’nın farklılıklarını ve hazırlandığı dönemi değerlendirdi.
Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü’nün Tarih Vakfı iş birliğiyle düzenlediği ve spordan popüler kültüre, sosyal dönüşümden siyasi gelişmelere pek çok konunun ele alınarak geçmişin perdesinin aralandığı Tarih Buluşmaları’nda bu defa “100. yılında 1921 Anayasası” konuşuldu.
Çevrim içi düzenlenen etkinliğin konukları, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sibel İnceoğlu ile yazar ve bir süre Anayasa Kürsüsü asistanlığını yapan ancak daha sonra 2017 yılında KHK ile kamu görevinden atılan Murat Sevinç oldu.
Büyük ilgi gören çevrim içi etkinlikte 1921’de Kurtuluş Savaşı sürerken Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk anayasası ele alındı. 1921 Anayasa’nın özellikleri, içeriği ve farklılığı üzerine konuşmacılar değerlendirmelerde bulundu. 1921 Anayasası’nın maddelerinin ele alındığı Tarih Buluşmları’nda, tarihteki yerine de vurgu yapıldı.
1921 Anayasası’nı ‘Hukuk tarihindeki en farklı anayasa’ olarak değerlendiren Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sibel İnceoğlu bunun nedenlerini şöyle ifade etti: “Bunun çok çeşitli nedenleri var. Osmanlı Dönemi ve sonrasında Cumhuriyet Dönemi ile kıyaslanınca farklı. Hazırlanışı açısından demokratik. Esnek ve çerçeve bir anayasadır, az maddeden oluşur. İlk kez milli egemenlik ilkesi vurgulanıyor. Egemenliğin millete ait olduğu belirtilmiş ve erkler birliği benimsenmiştir. Ayrıca çok güçlü bir yerel yönetime yer verilmiştir. Dolayısıyla 1921 Anayasası’nın tarhimizde en farklı anayasa olduğunu söyleyebiliriz”
Demokrasiye yol alışın 1921 Anayasası ile başlamadığını ifade eden Prof. İnceoğlu, ancak egemenliğin millete ait olduğu ifadesinin bu anayasada alenileştiğine dikkat çekti. 21 Anayasası’nın, meclisi yücelttiğini belirten İnceoğlu, “Dolayısıyla doğrudan bir halk yönetiminden söz edemeyiz. Anayasa hukuku doktrinlerinde bunun ne almada geldiği konusunda herkes hemfikir” dedi.
1921 Anayasası’nın özerk yerel yönetimlere atıfta bulunduğunu da ifade eden İnceoğlu, anayasada erkler birliğinin de yer aldığını beliretek “Sadece yasama ve yürütme değil, yargı erki için de mecliste birleşme olduğunu görüyoruz. Erkler ayrılığı değil de erkler birliği savunulmuştur. O dönemde erkler birliğinin savunulduğunu görüyoruz. Meclisin denetlenmesi, denetleyen tek kurumun halk adına parlamento olması o günün ruhuna uygundur. 1921’den bahsediyoruz, idari yargı yeni oluşuyor, daha doğrusu yok ” diye konuştu.
1921 Anaysası’nın gerçek anayasa olmadığı fikrine katılmadığını da ifade eden Prof. İnceoğlu, “Kuruluş aşamasında bu tür anayasalar yapılır. Amerika’nın ilk anayasası da topu topu 7 madddeden oluşuyordu. Daha sonra ekler yapıldı anayasa farklı yere geldi ve halen yürülükte. Ama ilk yapıldığında 7 maddeydi. 1921 Anayasası da o günlerin koşulları için iyi bir başlangıçtı” dedi.
Murat Sevinç de 1921 Anayasası’nın hazırlandığı döneme değinerek, “O dönem çok canlı renkli bir dönem. Her şey arka arkaya gelişiyor ve anayasa tarihinde çok özgün 23 maddeden oluşan kısacık bir anayasa hazırlanıyor” dedi.
1921 Anayasısı’nın hazırlandığı dönemde Mustafa Kemal’in lider olmasını istemeyen muhalif bir kesimin olduğuna da dikkat çeken Sevinç, “Bu dönemde bolşevizme sempati duyanlar var. Mustafa Kemal’in yapacaklarından tedirgin olanlar var. Yani o dönem meclis de bir örnek değil. Bu nedenle 21 Anayasası son derece karmaşık koşullarda yapılmıştır” diye konuştu.
1921 Anayasası’nın neredeyse yarısının yerel yönetimleri düzenlediğine de vurgu yapan Sevinç, “Vilayetlerin ve nahiyelerin özerklikleri var. Kanunlar ile sınırlı kalmak kaydıyla o kanunlar çerçevesinde yani neredeyse bütün sosyal yardımlar, eğitim ve altyapı hizmetlerini, vilayet şuralarına bırakıyor. Muhtariyetleri var yani” ifadelerini kullandı.
21 Anayasası’nın, ilk meclis görüşmeleri sırasında tasarı olarak sunulan Halkçılık Programı’na da değinen Sevinç “Bu program sol bir dille kaleme alınmıştır. Tabi o dönemde bunu çok büyütmemek lazım. Anayasa kabul edilirken parlamentoda en çok tartışılan ‘Mesleki temsil’ konusu oluyor. Mebuslar meslekleri temsil etsin isteniyor ve bu büyük coşkuyla dile getiriliyor. Ama sonunda bu kabul edilmiyor” dedi.