Karacabey Belediyesi, geçmişte dere ve göl kıyılarındaki taşkın alanların da ekilebilir olduğunu ancak buna rağmen, ‘taşkın alan’ adı altında hiçbir üretim yapılmadığını belirlemiş ve yaptığı açıklama ile ilk olarak, durumu DSİ Genel Müdürlüğüne taşımıştı.
Belediye Başkanı Ali Özkan, buradan sonuç alamayınca konuyu bu kez Orman ve Su İşleri Bakanlığına taşıdı ve akabinde süreç olumlu sonuçlanarak, ilçedeki 2 bin dönümlük taşkın sahası arazileri, Karacabey Belediyesi kontrolüne bırakıldı.
Bu çalışma ile üretime katılan Karadere kıyısında salçalık domates üretimi yapılan bir tarladan yaptığı açıklamada Başkan Özkan, meralarla ilgili önemli bir çağrıda bulundu. Özkan, atıl vaziyette duran bu arazilerin mutlaka ekonomiye kazandırılması gerektiğinin altını çizdi.
Ekilmeyen taban meralarına talibiz
Özkan, Karacabey’de tespit edilen binlerce mera arazisinin olduğunu vurgulayarak, “Bunların mutlaka ama mutlaka, yem bitkisi ekilmek kaydıyla üretime kazandırılması gerekiyor” dedi. Özkan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Karacabey başta olmak üzere Bursa ve yurdun muhtelif yerlerinde atıl vaziyette taban meralarımız var. Bu meraların aynı bu taşkın sahalarında olduğu gibi bir protokol çerçevesinde belediyelere devredilmesi ya da il tarım müdürlükleri kontrolünde ekonomiye kazandırılması gerekiyor. Ama bunun yanında, ben Karacabey örneğinde bakıyorum, tespit ettiğimiz binlerce dönümlük boş duran mera arazimiz var. Bunların mutlaka yem bitkisi ekilmek kaydıyla üretime kazandırılması gerekiyor. Boş durmasının, atıl durmasının, hiç kimseye bir faydası yok. Mera kanunu ilahi bir kanun değildir. Kanunlar, çağın uygun şartlarına göre revize edilir, modernize edilir ve Türk milletinin hizmetine sunulur düşüncesindeyiz. Onun için de biz, Karacabey’de atıl duran, ekilmeyen, değerlendirilmeyen taban meralarına talibiz. Bunları belediye olarak da işleyebiliriz ama en sağlıklısı, yem bitkisi ekmek kaydıyla üreticilerimize vermektir. Onlarca yıldır boş kalan bu alanların, bir milli servet niteliğinde ve heba edilen gelir olduğunu düşünüyoruz. Ve bu noktada da yem bitkisi açığımıza önemli oranda katkı sağlayacağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.
Birçok yatırımcı ve genç hayvancılık sektörüne girebilir
Özkan ayrıca bu mera alanları için yöntem olarak da önerilerini şöyle sıraladı: “Çadır şeklinde, içlerine ahırlar yapabilir ve bu meraları ellişer dönüm, yüzer dönüm şeklinde, bu yaptığımız çadırlarla beraber çiftçilerimize, hayvancılarımıza kiralayabiliriz. Mülkiyet devlette olur; bunu işleyen insan, işlemeye talip olan insan, bir tarafta çadır ahırında hayvanlarını kardan, kıştan, güneşten muhafaza eder diğer taraftan da kalan arazisine yem bitkisi ekerek, maliyetleri minimize eder. Bir kira sözleşmesi çerçevesinde verileceği için de bu işleri layıkıyla yapmayanlar oradan tahliye edilir, bu işleri yapmaya meraklı insanlara verilir. Ben birçok müteşebbisin, gencin, yatırımcının, böyle bir proje gerçekleşirse hayvancılık sektörüne girebileceğini düşünüyorum. Bu projelerin değerlendirilmesi gerektiğini de yetkililere, büyüklerimize arz ediyorum” dedi.