Fatih Sondaj Gemisi’nin, 20 Temmuz 2020’den bu yana Zonguldak’ın yaklaşık 170 kilometre açıklarında Tuna-1 araştırma kuyusunda yürüttüğü çalışmanın ardından denizin 1400 metre altında, 320 milyar metreküplük doğalgaz rezervinin bulunduğu açıklandı. Doğalgaz arama faaliyetleri için bir ay gibi oldukça kısa sürede gerçekleşen bu keşif, kamuoyuna “müjde” olarak sunuldu.
DOĞALGAZ ÇIKARMANIN MALİYETİ FATURALARA YANSIYABİLİR
Rezerv boyutunun kazılan tek bir kuyuyla belirlenmesi mümkün değil. Hatta rezerv büyüklüğü tanımı için bir kuyu açılması yetmez, en az 3 kuyu açılmalı. Üstelik açıklanan rezervin toplam rezerv mi, yoksa üretilebilir rezerv mi olduğu da belirtilmedi. Kesin rezervin hesaplanmasına ilişkin çalışmaların yapılması, bu çalışmalar sonucunda doğalgaz çıkarmanın ekonomik bulunması halinde yatırım planlamasının yapılarak ivedilikle söz konusu doğalgazın ekonomiye kazandırılması gerekir.
Doğalgazın Ağustos 2020 uluslararası piyasadaki fiyatı 70 dolar civarındayken, bugüne kadar tüm araştırmalar için Akçakoca’ya yapılan 610 milyon tutarındaki yatırım maliyeti dikkate alındığında buradan üretilen bin metreküp doğalgaz bedeli 510 dolara yükseliyor. Öyle gözüküyor ki doğalgaz çıkarmanın maliyeti faturalara yansıyabilir.
GERÇEK TABLO ORTAYA KONULMALI
Sadece doğalgaz rezervini bulmakla eksen değişikliği yaşanmıyor. Üretim ve yatırım maliyetlerinin de doğru hesaplanması gerekiyor. Bulunan rezerv bahsedildiği gibi eksen kayması sağlayacak, cari açığı kapatacak hatta cari fazlaya geçecek bir ekonomik değere sahip değil, sadece cari açığa azaltmada az bir miktar olumlu katkı sağlayabilir.
Türkiye’nin önümüzdeki dönemde 320 milyar metreküplük rezervde açması gereken tespit kuyularının faaliyetlerinden sonra nihai yatırım kararı verilecek ve bölgeye dev bir platform kurulacak. Açık denizde kurulacak bu platform vasıtası ile 3 bin 500 metre derinlikteki gaz yüzeye çıkartılacak.
Evlerdeki doğalgaz faturalarını yükselten bir diğer durum da yapılan kötü anlaşmalar. Bahsedilen rezervin değeri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı’nın ifadesiyle ülkemizin aldığı gaz fiyatlarından hesaplanırsa 65 milyar doları buluyor. Ancak dünya piyasasındaki gaz fiyatları daha düşük olup bu rakamlar baz alındığında rezervin değeri yaklaşık 35 milyar dolara kadar düşüyor. Yani doğalgaz rezervine sahip olan ülkelerle yaptığımız anlaşmalar, dünya ortalamasına göre yaklaşık 2 kat daha pahalı doğalgaz tüketmemize sebep oluyor.
ÜRETİMİN 2023 SEÇİMLERİNE ENDEKSLİ PLANLANMASI ZARAR GETİRİR
Karadeniz’de bulunan doğalgazın, bir sonraki başkanlık ve genel seçimin olası tarihi 2023’te ekonomiye kazandırılacağı söyleniyor. Ancak ülkemizin bulmuş olduğu rezerv için ihtiyatlı bir tahmin olarak en az 5 yıllık bir süre öngörmek gerekiyor. Doğalgaz üretiminin 2023 seçimlerine endeksli şekilde planlanması projenin maliyetini yükseltir, hatta zarar getirir. Ayıca 5 yıldan daha uzun bir süre Türkiye’nin çıkarlarını negatif yönde etkileyebilir.
Türkiye’nin yüksek fiyattan imzaladığı gaz kontratları sırasıyla Azerbaycan ile 2021’de, Cezayir ile 2024’te, Rusya ile 2025’te, İran ile 2026’da son buluyor. Özellikle Rusya ve İran ile yapılan anlaşmaya göre yıllık toplam 25.6 milyar metreküp doğalgaz ithal ediyoruz. Yıllık toplam ithal ettiğimiz doğalgazın yarısını karşılayan Rusya ve İran ile doğalgaz anlaşması için tekrar masaya oturmadan önce Karadeniz rezervini hayata geçirmemiz gerekiyor.
Uzun dönemli gaz sözleşmelerinin geleceğinin nasıl şekilleneceğine ilişkin fiyat müzakereleri ve görüşmelerinde Türkiye’nin mevcut keşfi, pazarlık masasında bir avantaj oluşturabilir. Türkiye doğalgaz alım maliyetlerini düşürdüğünde cari açığa olumlu etkisinin yanında özellikle elektrik üretim maliyeti ve sanayi doğalgaz fiyatlarında sanayinin rekabet gücünü artırma fırsatını yakalayabilir. Bahsedilen keşfin kanıtlanmış rezerve dönüşmesi halinde bu rezerv miktarı ülke ekonomisinin tüm sorunlarına çare olmamakla birlikte dışarıya bağımlılığın azaltılmasına ve ülkemiz sanayisine rekabetçi fiyattan gaz tedariğine yardımcı olabilir. Bu kaynakları ülke menfaatine uygun bir şekilde kullanabilmek gerekiyor. Bunun için de şeffaf, hesap veren ve dürüst bir yönetim şart.
ÜNİVERSİTELERE YATIRIM YAPILMALI, KAMU DESTEĞİ SAĞLANMALI
Tüm bunların yanı sıra sondaj faaliyetleri için dışarıdan hizmet alınıyor olması ve bu faaliyetleri yürüten az sayıda personelimizin bulunması da büyük bir sorundur. Alanında uzman kişilerin yetiştirilmesi ve kamuda tutulması, daha düşük maliyetli doğalgaz üretimi için gerekli teknolojinin geliştirilmesi için kamu desteği sağlanması, bu konuda çalışan üniversitelere yatırımlar yapılması oldukça önemli.