Maraş ili sınırları içerisinde meydana gelen 7,7 ve 7,6’lık iki büyük afet sonucunda ne yazık ki 11 ilde resmi rakamlarla 50 bin 96 insanımız hayatını kaybetmiş, yüz binlercesi yaralanmış, milyonlarcası da barınma, gıda, giyecek, sağlık gibi temel ihtiyaçlardan mahrum kalmıştır. Aşağıda imzası olan kurumların en başından beri altını çizerek söylediği; devlet ve kamu kurumlarının bu devasa yıkıma zamanında ve yeterli müdahaleleri yapamadığı, eksik ve yetersiz kaldığı konusu bugün iktidar tarafından da kabul edilmiştir.
Meydana gelen depremlerde binaların çökmesinden müteahhitler ne kadar sorumlu ise bir o kadar da bu dayanıksız binaların yapılmasına izin veren ve üzerlerine düşen denetim görevini eksik yapan yerel yönetimler de kusurludur.
Önlem alınabilecek doğa olaylarına hep ‘kader’ olarak bakan, ranta dayanan çevre ve imar politikalarıyla, imar barışı adı altında topladığı paralarla, yaşamı değil ölümü kucaklayan siyasal iktidarın daha fazla kazanç hırsı, AFAD’ın acizliği ve Kızılay’ın şirketleşmesiyle daha da görünür hale gelmiştir. Depremlerin yıkıcı etkilerini olağanüstü hale getiren bilimsellikten uzak, rant odaklı şehircilik uygulamaları afetlerin boyutlarını felakete dönüştürmüştür. Depremden kurtulabilen vatandaşlarımızı ise bir de üzerine yaşadıkları sel felaketiyle kaybetmiş ya da selin yarattığı tahribat nedeniyle vatandaşların var olan olumsuz koşulları daha da ağırlaşmıştır.
Rantın ve denetimsizliğin getirdiği yıkımlara karşı dayanışma ve seferberliğin yaşatacağı bilincinde; 6 Şubat gün itibariyle Bursa yerelinde yerel yönetimler başta olmak üzere birçok siyasi parti, kurum, oda, sendika, dernek ve sivil inisiyatifler, insani yardım ağları kurmuş ve acil sorunlara çözüm aramak için gerekli olan çabayı göstermiştir.
Ancak bu denli geniş bir alanı ve büyük bir nüfusu etkileyen yıkımın etkilerinin ve sonuçlarının çok uzun erimli olacağı açıktır.
Bizler için de koordinasyon ve organizasyon başta olmak üzere, afet öncesi – afet – afet sonrası olmak üzere afet risk azaltma çalışmaları önümüze bir ödev olarak çıkmıştır. Bir yandan Bursa’da acil sorunlara yönelik çözüm üretirken, diğer yandan da uzun erimli dayanışma sürecini örgütleme, koordinasyonunu ve sürekliliğini sağlama konusunda bir araya gelme ihtiyacımıza, koordinasyonunun cevap olacağını umuyoruz.
Bursa’ nın Sivil Güçleri olarak kapsayıcı ve katılımcı afet yönetim politikaları ve uygulamaları ile Bursa’yı afetlere karşı dirençli ve dayanıklı hale getirmeyi amaçlıyoruz. Afet yönetim sürecindeki tüm çalışmalar için; toplumun farklı kesimlerinin görüş, öneri ve değerlendirmelerini almak üzere, ilgili kurum ve kuruluşlar, siyasi parti, yerel yönetim, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan paydaşlarımızdan temsilciler belirleyerek bilimsel hazırlıklar yapacağımız, tartışabildiğimiz, dönüşümler için mücadele edebileceğimiz ve bir arada kentin ortak aklını ve vicdanını oluşturmayı hedeflediğimiz “Bursa Afet Dayanışma Koordinasyonu” oluşumunu tamamladık .Bursa Afet Dayanışma Koordinasyonu, sabit bir koordinasyon olarak kurulmamıştır.
Zaman içerisinde daha etkili bir platformu hep birlikte şekillendirebilir ve genişletebiliriz. Buradan Bursa kamuoyuna bir kez daha çağrı yapıyoruz. Dayanışmayı büyütecek tüm kişi ve kuruluşları, dayanışmaya ortak olmak ve katkı sağlamak adına bekliyoruz.
Geçmişte ve bugün yaşadıklarımızı bir daha yaşamamak için taleplerimizi daha yüksek sesle söylemek zorundayız. Olağanüstü bir dayanışma ve yardımlaşmaya tanık olurken bunu bir adım öteye götürebilmeye ve daha iyi bir hayatı kurmak için birlikte olmaya ihtiyacımız var.
Bu sesi yükseltmek için yan yana, omuz omuza!
DAYANIŞMA YAŞATIR!
Bu kapanacak 20 saniye