DOLAR
32,3593
EURO
34,7831
ALTIN
2.393,79
BIST
10.270,93
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Hafif Yağmurlu
16°C
Bursa
16°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Açık
23°C
Salı Parçalı Bulutlu
24°C

95 Km’lik fay Bursa’nın nerelerinden geçiyor?

Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er, Uludağ Gazetesi’ne verdiği özel röportajda, Bursa’da daha önce bilinmeyen ve yeni keşfedilen fay hattının detaylarını açıkladı. Bu fay hattı, 2012 yılında yayınlanan aktif fay hatları haritasında yer almayan ve şehrin batısından doğusuna uzanan 95 kilometrelik bir bölgeyi etkileyebilecek potansiyele sahip.

95 Km’lik fay Bursa’nın nerelerinden geçiyor?
A+
A-

SUDE FİLİZ / TAHA TÜTÜNCÜ

2012 öncesinde Türkiye’de bilinen fay hatları sayısının 185 olduğunu belirten Er, yapılan son çalışmalarda 485’e yakın fay hattının tespit edildiğini ifade etti. Engin Er, “Bu yayınlanan fay hatlarına baktığımız zaman bildiğimiz Kuzey Anadolu fay hattı, Kuzey Marmara denizinin içinden geçen kolu, İznik’ten başlayıp Musafakemalpaşa’ya uzanan orta kolu ve Bursa’nın merkezinden geçen bir fay hattı bahsediliyor. Bunlar haritalarda var. Ancak, Bursa’nın tarihinde önemli bir rol oynayan ve küçük kıyamet olarak adlandırılan 1855 depremini oluşturan fay hatları yapılan araştırmalar neticesinde bu haritalarda yer almadığını belirledik. Yapılan detaylı ölçümler, tarihsel kayıtlar ve jeoteknik çalışmalar sonucunda Bursa Ovası’nda keşfedilen Kayapa’dan Yenişehir’e kadar uzanan 95 km uzunluğundaki bu fay hattının enerjisinin bir kısmını 1855’te serbest bıraktığını, ancak diğer kısmının 600 yıldır enerji açığa çıkarmadığını belirledik.” dedi.

7,3 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM

Er, fay hattının olası bir depremde şehirde büyük etkilere neden olabileceğini belirtti. Engin Er, “Yapılan hesaplamalara göre, fay hattındaki ilerlemenin büyüklüğüne bağlı olarak, şehrin batısında 7.03, doğusunda ise 7.3 büyüklüğünde bir deprem olma potansiyeli bulunuyor. Olası bir depremde fay hattının en fazla etkileyeceği bölgeler, alüvyon zemin ve sıvılaşma özelliğine sahip bölgeler. Bu da net bir şekilde Bursa ovası ve Yenişehir ovası oluyor. Bu bölgeler için tedbir alınması gerekmektedir. Bu fay hattının geçtiği yerlerdeki yapılaşmaya çok dikkat etmek lazım. Bakın biz 17 Ağustos depreminde alüvyon zeminde olup da yıkılmayan binalar gördük. Çünkü yerbilimsel verilere dikkat edilip yapılmış binalar. Mesela Buttim binası Bursa’nın ovasında. Ama zemin iyileştirmeleri yapıldığı için hiçbir şey olmadı. Ona çok yakın bir bölgede ise 2 katlı bir binanın ağır hasar aldığını biliyoruz. Çünkü buralar alüvyon zeminler, depremin etkisini büyülten zeminler. Tıpkı Hatay’da olduğu gibi.” ifadelerini kullandı.

KÜÇÜK DEPREMLER BÜYÜK DEPREMLERİ ÖNLEMEZ

Bursa’da son zamanlarda yaşanan küçük depremlerin büyük bir depremin etkisini azaltıp azaltmadığına dair soruya Er, “küçük depremlerin büyük bir depremi önlemez ve büyüklüğünü azaltmaz. Bir levha kenarı olmadığı müddetçe bu küçük depremler gerilimi bir noktadan başka bir noktaya taşıma özelliğine sahiptirler. Mesela şu anda Kahramanmaraş’da bir deprem oldu. Bu deprem kırdığı fay hatları üzerinde bir enerji birikimi yok. Ama bu bölgenin hem kuzeydoğusunda hem güneybatısında stres ve gerilim transferi oldu. Dolayısıyla bu iki bölgede enerji birikimi var şu an. Bursa’da olan özellikle orta kol dediğimiz Gemlik ve Mudanya açıklarında meydana gelen depremlerden bahsedersek ki geçen günlerde 4.1 oldu. 5 yıl içerisinde epey bir enerji birikimi ve enerji transferi yapıyor. Bu bölgede tarihsel olarak baktığımızda yaklaşık 500 yıllık bir suskunluktan bahsedebiliriz. Dolayısıyla bu bölgede oluşabilecek bir depremin enerjisi boşalmamıştır aksine bir noktadan bir noktaya gerilim ve stres transferi yapılmış demektir.” dedi.