Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL), yangından etkilenen bölgeler için önerilerde bulundu. 1992’den bu yana 7 Ağaç Ormanları Programı ile ağaçlandırma çalışmaları yürüten ÇEKÜL’ün Genel Sekreteri Ilgın Sözen, “Yangını gören doğaseverler hemen fidan dikmek istiyor, biz de doğanın yeniden canlanması için kararlıyız. Ancak yangından hemen sonra yapılacak en doğru şey, alanı koruma altına almak. Fidan dikimi için ise uygun zaman ve yöntem uzman görüşleriyle belirlenmeli” dedi.

“Bilim rehberliğinde hareket edilmeli”

Her bölgenin farklı ekosistem özelliklerine sahip olduğunu vurgulayan Sözen, hangi türlerin dikileceği, toprağın neye ihtiyaç duyduğu ve sürecin ne zaman başlayacağı gibi konuların uzmanlar tarafından planlanması gerektiğini söyledi. “İyi niyetle atılan aceleci adımlar doğaya zarar verebilir. Sabır ve bilimsel rehberlik bu süreçte en önemli iki faktördür” diye konuştu.

Sözen ayrıca, İstanbul, Balıkesir, Çanakkale ve Sivas’ta ağaçlandırma çalışmalarının sürdüğünü, katkıda bulunmak isteyen doğaseverlerin bu alanlara yönlendirilebileceğini belirtti.

“Doğal gençleşme öncelik olmalı”

ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ünal Akkemik ise, yanan alanlarda ilk adımın doğal döngünün yeniden oluşmasına fırsat tanımak olduğunu söyledi. “Eğer alanda yangın öncesinde tohum verebilecek kızılçamlar varsa, bu sahalarda doğal gençleşme tercih edilmelidir. Böylece hem ekolojik denge korunur hem de maliyet düşer” dedi.

Akkemik, yeterli tohum bulunmadığında aynı bölgeden temin edilecek fidanlarla ağaçlandırmaya gidilmesi gerektiğini de ekledi. Ayrıca yangından sonra yeniden sürgün verebilen pırnal, akçakesme, sandal, zeytin ve defne gibi maki türlerinin korunmasının önemine dikkat çekerek, yabancı türlerin kesinlikle dikilmemesi gerektiğini vurguladı.

“Fidan dikimi sanıldığı gibi bir günlük bir etkinlik değil, uzun vadeli ve sabır gerektiren bir süreçtir” diyen Akkemik, aceleci girişimlerin ekosisteme zarar verebileceğini sözlerine ekledi.