Pers İmparatorluğu’ndan Osmanlı İmparatorluğu’na kadar birçok imparatorluğun stratejik kalesi olan Mardin Kalesi tarihte birçok Müslüman ve Hıristiyan seyyahların ilham kaynağı oldu.
MARDİN (İGFA) – Mardin ve ilçelerinde bulunan 14 tarihi kale günümüze kadar ayakta durmaya çalışıyor. Birçok kale ilgisizlikten dolayı yıkılma tehlikesi altında dururken, Kalelerin turizme kazandırılması için yetkililerin harekete geçmesi ve restorasyon çalışması başlatılması gerekir.
İbni Haldun’dan, İbni Batuta’ya, Evliya Çelebi’den, İbn-i Cübeyr’e, Venedikli Tüccar Josaphat Barbaro’dan, Alman Carten Niebuhr’a İtalyan seyyah Domenico Sestini’den Memlük devri vekâyinamelerinden olan Bezm u Rezm’in yazarı Aziz bin Erdeşir-i Esterbâdî’ye kadar bir çok İslam ve Hıristiyan seyyahların hatıralarında ve kitaplarında Mardin kalelerinden önemle söz ettiler.
MARDİN KALESİ
Mardin Kalesinin diğer bir ismi “Kartal Yuvası” dır. Şehrin büyük bir kısmının dayanmış olduğu zinin üst kafesine kurulmuş müstahkem bir mevkidir.Subari, Sümer, Babil, Mitaniler, Asur, Pers, Ro ma, Bizans, Emevi, Abbasi, Hamdaniler, Selçuklular, Artuklu, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safaviler, Osmanlılar dönemlerini, kimi zaman zaferleri, kimi hayal kırıklıklarını yaşamış çok önemli bir kaledir.
MS.330 yılında ate şe ibadet eden ve güneşe tapan Şad Buhari isminde bir kral gelip Mardin kalesinde kalır. Rahatsız olan kral, kalede kaldığı süre içerisinde iyi olunca, kendisine bir kasır yaptırıp, 12 yıl burada yaşar. Daha sonra kendi memleketi Pers ve Babil’den birçok asker ve sivil getirip, onları Mardin’e yerleştirir.
Getirilen halkın vasıtasıyla MS.442 yılına kadar birçok ilerlemeler görülür. M5.442’da veba salgınından dolayı kaledekilerden sağ kalan olmadı. MS. 542’e kadar Mardin Kalesi boş kaldı. M.S.975-976’da Hamdaniler’den Hamdan Bin El Hasan Nasır El Devle Bin Abdullah Bin Ham binlerce yıldır hakim bir konumda bulunan bu doğal kaleyi bir takım eklemelerle, daha korunaklı bir hale getirmiştir. Kalenin ovadan yüksekliği bin metre kadardır. Kalenin bir kısmı sarp kayaların üzerine oturmuştur. Meyilin fazla olduğu insanın çıkıp inmesi ihtimali bulunan yerlerinde, bundan istifade edilerek sur inşa edilmiştir. Kalenin güney kesiminde bir kule hala ayaktadır. Kalede daha önceleri mesken olarak kullanılma ya yarayan kalıntılar gözlenmektedir.
Evliya Çelebi bile Mardin kalesine hayran kaldı
Evliya Çelebi her zamanki anlatım özelliğiyle kale ambarlarının çok miktarda erzak, cephane ile dolu olduğunu yazmıştır.l9.yüz yılın ilk yarısında mevcut olan surların, bugün bazı yerlerde yalnız temellerine rastlanmak tadır. Bir çok kez kuşatılan kale, Timur’u bile çileden çıkaran direnişini, bünyesinde barındırdığı su sarnıçları ve ambarlarındaki bolluk ile sağlamıştır. Dimdik ayakta iken şehrin altı kapısı mevcuttu. Bunlar; İlin batısında Diyarbakır Kapı, Doğuda Savur Kapısı, Kuzeyde Bab-ı Şavt, Kuzeybatıda Bab-ı Hamara, Güneybatıda, Bab-ı Zeytun, Güneyde Bab-ı Cedid (Yeni kapı) dir. Bu kapıların sağlamlığı kalenin uzun yıllar zapt edilemeyişine önemli bir etkendir. Kartal Kalesinin şöhreti o kadar yaygındır ki, pek çok şaire ilham kaynağı olmuştur. Kalenin yaşadıklarına şahit olan Mezopotamya’ya medeniyetin ve tekniğin sihirli değneği deyince bu zümrüt ovayı bugün nura boğmuştur. Geceleri güney yönünden muhteşem Kartal Kalesi’ne bakan biri, dağın eteklerinde parıl dayan binlerce ışığı göğün yıldızları sanır.
Kız Kalesi ( Kal’at ül al Mara-Lorna-Jurekm):
Merkeze bağlıdır. İlin 5 km. doğusunda yayı andıran üç kaleden biridir. Tarihte çok önemli bir koruyuculuk görevi üstlenmiştir. Kalede, kral kızına ait taştan yapılmış bir taht, su sarnıçları, kuyular, mağaralar ve kalıntılar mevcuttur.Kal’at ül Mara’da modern anlamda havacılık sporunu geliştirmek ve turizmi canlandırmak amacı ile teleferik projesinin uygulamaya konulması düşünülmektedir.
Erdemeşt Kalesi:
Bülbül Köyü ile Arur Kalesi arasında kalan tepe üzerindeki kaledir.
Anır Kalesi:
Mardin’e 5 km uzaklıkta, Deyrulzafaran Manastırının arkasında bulunan tepenin üzerinde çok eski geçmişe sahip kaledir.
Dara Kalesi ( Daras Anastasiupolis):
Merkeze bağlı kale, Mardin şehrinin 30 km. doğusunda, meşhur Dara Harabeleri içinde yığma bir tepe üzerinde yükselir. Burası Yukarı Mezopotamya Bölgesinin en ünlü tarihi şehri iken bugün bir köy görünümündedir. Oysaki tiyatro sahneleri, su sarnıçları, su değirmeni, barajı, mahsara, köprü, 40 m. derinliğinde yer altındaki zindanı ve üniversitesiyle çok önemli bir medeniyet katmanı olarak tarihte parlak bir dönem yaşamıştır. Kaleyi meşhur İran hüküm darı Dara Yuvaniş yaptırmıştır. Miladın ilk yıllarına kadar İranlılarla Romalılar arasında el değiştirmiş kale günümüze kadar özeliğini korumuştur.
Rabbat Kalesi:
Derik ilçesinin 15 km. batısında, Hisaraltı Köyü sınırları içinde yer almaktadır. Binler ce yıllık bir tarihe sahiptir. Artuklu döneminde onarımdan geçmiş ve bir takım eklemelere maruz kalmıştır. 15 burcu, 4 köşesinde 4 gözetleme kulesi mevcuttur. Burçların yüksekliği 15 metredir. Kalenin doğuda ve batıda iki kapısı bulunmaktadır. Yeraltında inşa edilen barınaklar üzeri toprak yığılı bir şekil de zamanında önemli bir görev yüklenmiştir. Yeraltında saray kalıntıları, erzak ambarları.
Dermetinan Kalesi:
Kale, Mazıdağı ilçesinin 20 km. kuzeybatısında ve Gümüşyuva Köyü sınırları içindedir. Mardin’den sonra Diyarbakır’ın fethine karar veren Timur, Mezopotamya’ya Karadağ istika metinden açılan boğaza hakim olma, Mardin ve Diyarbakır’ın birbirine yardım yollarını kapatma, her iki tarafın geçidini emniyet altına almak amacıyla arazi üzerinde keşifler yaptırmış ve ilk iş olarak kendisine geçit vermeyen Dermetinan Kalesinin fethini emretmiştir. Kalenin fethi beklendiği gibi kolay olmamıştır. l50 m. yüksekliğinde bir tepenin üst düzlüğüne inşa edilen kale Timur’u uzun zaman uğraştırmıştır. Dermetinan Kalesinde dikkati çeken bir başka özellik Bizans döneminden kalma, kapısında iki mühür bulunan mermer bir mezarlıktır. Burada duvar kabartmalarının orijinal yapısı oldukça önemlidir. Kale, Bizanslılar tarafından yaptırılmıştır. Sekiz burç ve gözetleme kuleleri, kuzeye açılan tek kapı ve içerdeki su sarnıçları…
Zarzavan Kalesi-Sammachisacane
(Mardin-Diyarbakır karayolu üzerinde): İpek yolunun en güzel köşelerinden birinde 50 m. yükseklikteki bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Yapılış amacı tamamıyla kervan ticaretiyle uğraşanların güvenliği içindir. Timur’un Mardin’i zapt etme girişimleri sırasında bu kale ele geçirilmiş, karşı koyanlar öldürülmüş ve ardında bir harabe bırakılarak çekilip gidilmiştir.
Savur Kalesi(Sauras):
Kale, Savur ilçesinin sırtını dayadığı yüksek bir tepenin üst düzlüğüne tek beden halinde kurulmuştur. Romalılar tarafından zamanın stratejik kaideleri göz önünde bulundurularak inşa edilmiştir. Romalılarla Araplar arasındaki büyük çekişmelere sahne olan Savur Kalesi devamlı surette el değiştirmiş ve uzun zaman merkezi bir kale olarak kalmıştır. Kale, İpek yolunun can damarı konumundaki hakim bir mevkide tüm esrarengizliğiyle durmaktadır
Aznavur Kalesi: Kale,
Nusaybin ilçesinin 14 km. kuzeydoğusundadır. Aznavur Kalesi geniş bir vadinin üzerinde iki penin zirvesindedir. Kale H.360-M.970’ de Hamdan Bin A1 Hasan, Hasır Al-davla Bin Abdullah Bin Hamdan taraf inşa edilmiştir. Doğudan batıya 400 m. uzunluğunda genişliği 30-60 m. arasında değişmektedir. Kalenin inşa edilmiş olduğu düzlüğün zemini doğuda 800, batıda 300 m. yük sekliktedir. Kale 14 burç, iki gözetleme kulesiyle tahkim edilmiştir. Güneye açılan tek kapısı doruğa kale meydanına gider, burada kale bedeyinin mekanı görülmeye değer bir özelik teşkil etmektedir. Güneyde Suriye Ovasına hakim bulunan kulesi hala ayaktadır.
Rahabdium-Hafemtay Kalesi:
Kale Nusaybin ilçesinin 20 km. kuzeydoğusunda. Suriye hududuna yakın bir tepe üzerinde Romalılar tarafından inşa edilmiştir. Tepenin doğusunda bulunan vadiden Nusaybin – Midyat kervan yolu geçmekteydi. Romalıların Suriye’den gelecek tehlikeler için ileri karakolu görevi yapan Hafemtay Kalesi, uzun zaman Araplarla, Romalılar arasında çekişme konusu olmuştur. Bu nedenle de adı tarihte pek kanlı geçmektedir. Kale gerek Nusaybin Ovasına ve gerekse kervan yolunun geçtiği vadiye, Suriye Ovasına tamamıyla hakim bir durumdadır. Güneyden kuzeye doğru uzanan kalenin 14 burcu, iki gözetleme kulesi mevcut olup uzunluğu 1500 metreyi bulan surlarının yüksekliği 10, burçlar ile gözetleme kulesinin 20 metre kadardır. Kaleye giriş güneyden tek noktadan yapılır. Kale meydanında su sarnıçları, erzak ambarları bazı bina kalıntıları ile yer altı mahzenleri görünmektedir.
Merdis-Marin Kalesi:
Kale Nusaybin ilçesinin 15 km. kuzeydoğusundadır. Marin Kalesi, eski Merdis şehri nin üzerinde yüksek bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. Çevre genişliği 1500 metredir. 12 kule ve burcu var dır. Güneye açılan kapısı eskiden demir kapı ile korunurmuş.Kalenin doğusunda Merdis Kralının şatosu bulunmakta, şatonun altında kayalara oyulmuş, derinliği 5, uzunluğu 18, genişliği 5 metre olan bir mahzen, bunun yanında da suyu eksilmeyen bir sarnıç vardır. Kalenin kimler tarafından yaptırıldığına dair bir kayıt olmamasına rağmen, inşa tarzından bir Bizans eseri olduğu ve tarihte birçok kez onarıldığı anlaşılmaktadır. Kalenin burç ve surları günümüze kadar özelliğini muhafaza etmiştir.
Haytam Kalesi (Turabdin-Dimitriyus):
Günyurdu – Dibek Köyleri arasındadır. Servis yolunun 500 m doğusun da 1254 rakımlı Bagok (İzlo) dağının doğusunda yer alır. MS: 351 yılında Roma İmparatoru Büyük Kostantin oğlu Kustus tarafından inşa edildi. Kaleye bağlı Basibrin Köyü vardır. Kale çok el değiştirmiş olup, MS.1462’ de Uzun Hasan Begin hizmetçisi olan Kör Halil isminde bir Türk amiri tarafından işgal edildi. Bugün yıkıntılar görünümündedir. Deyrulumur Manastırı yakınındadır.