DOLAR
32,2681
EURO
34,9351
ALTIN
2.438,84
BIST
10.173,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Az Bulutlu
20°C
Bursa
20°C
Az Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
20°C
Perşembe Açık
25°C
Cuma Az Bulutlu
24°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
24°C

Tunç Soyer’den CHP’ye sert eleştiri

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yeniden aday gösterilmemesinin ardından yaptığı açıklamada, CHP Genel Merkezi’ni suçladı. Soyer, “Yeniden aday gösterilmeyeceğimi MYK toplantısından 5 dakika önce öğrenmemi, en hafif deyimle siyasi nezaketsizlik olarak değerlendiriyorum. Daha da vahimi, aday belirleme sürecinde eksikler ve hata olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Tunç Soyer’den CHP’ye sert eleştiri
A+
A-

Soyer, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Sevgili İzmirliler, önce Seferihisar’da sonra da İzmir’de canla başla çalıştım, bu süre içinde Türkiye’ye örnek olacak birçok uygulamayı başlattım. Cumhuriyet Halk Partililerin gurur duyacakları, saygıyla anılacak, temiz ve başarılı işler yapmaya gayret ettim. Koltuk sevdası değil, sadece memleket sevdası taşıdım. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden hiç ayrılmadım. Çok şükür başım dik, alnım açık ve vicdanım rahat.

35 yıl boyunca Cumhuriyet Halk Partisi’nin neferi olmaktan gurur duyduğum Büyükşehir Belediye Başkanlığımın ilk döneminin sonunda, yeni bir dönem için aday gösterilmeyeceğimin, MYK toplantısından 5 dakika önce tarafıma tebliğ edilmiş olmasını en hafif deyimle siyasi nezaketsizlik olarak değerlendiriyorum. Ancak bu nezaketsizlikten daha vahiminin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin aday belirleme süreçlerindeki eksikleri ve hataları olduğunu düşünüyorum.

Öncelikle Genel Merkez tarafından kapalı kapılar ardında yürütülen çalışmalar, yapıldığı söylenen memnuniyet anketleri, sayısı, yöntemi ve sonuçları usulen ve esasen adil değildir. Adaylık süreçlerinde tüm belediye başkanları için aynı objektif kriterlerin uygulanması gerekirken, ne yazık ki böyle olmamıştır. Ayrıca örgütün sesinin dinlendiğine, tabanın ve sivil toplum kuruluşlarının tercihlerinin dikkate alındığına dair de hiçbir emare bulunmamaktadır. Talep edilmesine rağmen ön seçim de yapılmamış, süreç İzmir halkıyla şeffaf bir şekilde paylaşılmamıştır. Bütün bunlar yapılmadığı gibi sadece siyasi ödüllendirme ve cezalandırma yoluna gidilmiş olması kaygı vericidir.

Sürecin bütünü değerlendirildiğinde ise adayların açıklanmasında yaşanan gecikme İzmir halkına saygısızlıktır.

Bütün bu eleştirilerden bağımsız olarak, adaylığı açıklanan tüm büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarımızı kutluyor, üstün başarılar diliyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm büyükşehirler arasında bütçesinden en çok yatırıma pay ayıran belediye olmasının gururunu taşıyorum. Bunu yapmamızı mümkün kılan uluslararası ilişkilerimizden kısaca bahsetmek istiyorum.

Seferihisar Belediye Başkanlığı dönemimde başlattığım uluslararası ilişkiler öncelikle sakin şehir uygulamalarının Türkiye’ye yayılmasına yol açmış ve nihayet üç ay önce Avrupa Konseyi Bölgeler Meclisi Başkanlığı’na getirilmem noktasına taşınmıştı. 46 ülkeden 130 bin yerel yönetimin üye olduğu bu meclis başkanlığı koltuğu, Türkiye’nin ve partimizin Avrupa Konseyi nezdindeki en yüksek makamı olup, iki ay sonra belediye başkanlığı görevimin sona ermesi nedeniyle bu koltuk da kaybedilecektir.

Son genel seçimler ertesinde 21 Haziran’da “Yeni Siyaset Belgesi İzmir Duruşu” metninde ifade ettiğim gibi, Cumhuriyet Halk Partisi’nin yaşayacağı değişimin mutlaka sosyal demokrat ve sol değerler üzerinden yapılması gerektiği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Otoriter ve popülist siyasal iklimin değişmesi; bu değerlerin üzerinde oluşacak ittifakların yaygınlaşması ve toplumsal muhalefetin bu köklerden beslenerek büyütülmesi ile mümkün olacaktır. Memleketimizin rotasının aydınlık bir geleceğe çevrilmesi için bu kaçınılmazdır.

İnsanlığın içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizler, iklim krizi, savaşlar ve yoksulluk gibi global krizlerin tamamının panzehirinin çağdaş ve demokratik ilkelerde yattığını biliyorum. Bugüne kadar olduğu gibi kurumsal değerlerine ve ilkelerine sonuna kadar bağlı kalacağım ve sadece aday belirleme süreçlerinde değil, parti politikalarının oluşmasında da demokrasinin daha çok vücut bulması için mücadelem sürecektir.

Hizmet etmekten onur duyduğum hiçbir İzmirlinin yılgınlığa kapılmasına, üzülmesine gerek yoktur. Demokrasinin kalesi olan ve Türkiye’deki en güzel uygulamalarını ortaya koyan İzmir’de bu şanlı mirası ileriye taşımak için son nefesime kadar çalışmaya devam edeceğim. Mutlaka başaracağız.”