DOLAR
35,1981
EURO
36,7471
ALTIN
2.968,65
BIST
9.724,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Az Bulutlu
15°C
Bursa
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Yağmurlu
11°C
Salı Çok Bulutlu
11°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
10°C
Perşembe Parçalı Bulutlu
11°C

Büyük şehirlerde en büyük stres kaynağı: Zamanla yarış

Büyük şehirlerde en büyük stres kaynağı: Zamanla yarış
A+
A-

Büyük şehirlerde yaşayan kişilerde yoğun trafik, kalabalık ve bir yerlere yetişme telaşı nedeniyle zaman zaman stres ve kaygı ortaya çıkabiliyor. Stresin hayat akışını bozan ihtimallerin ortaya çıkması olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, stresi yönetebilmenin önemine dikkat çekiyor. Bayar, en büyük stres kaynağının zamanla yarışmak olduğunu söyledi. 

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, büyük şehirlerde yaşayanların maruz kaldığı stres ve başa çıkma yollarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Stres ve kaygı birbirine çok benziyor

Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, stres ve kaygının bir arada kullanılan ve birbiriyle çok fazla karıştırılan iki kavram olduğunu belirterek “Fakat aralarında küçük farklar vardır, semptomları ve belirtileri birbirine çok benzerdir. Örneğin kaygıda nefes alamıyor boğuluyor gibi hissetmek, göz bebeklerinin büyümesi, kalp çarpıntısı, titreme, baş dönmesi, ter dökme gibi fiziksel semptomları vardır. Duygusal semptomlar olarak ise gergin ve öfkeli olma, içine kapanma, karamsarlık, birşeyler yolunda gitmeyecek düşüncesi olabiliyor. Davranışsal olarak ise daha dürtüsel, aceleci, düşünmeden harekete geçme eğilimi gözlenebilir.” diye konuştu.

Trafiğin tam ortasında sıkışıp kalan kişilerde ortaya çıkan stres ve kaygıya değinen Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, “Trafiktesiniz bir yere yetişmeniz gerekiyor, bakıyorsunuz navigasyona ucu ucuna yetişeceksiniz. Mevcut belli ve siz de stres yaşıyorsunuz çünkü stres dediğimiz şey hayat akışımızı bozan ihtimallerin ortaya çıkması demektir. Kaygıda ise ortada belli bir stresörün olması gerekmiyor. Örneğin ölüm kaygısı, bir anda asansörde kalır mıyım korkusu gibi.” dedi.

Stres ve kaygı yönetilebilir…

Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar,  stres ve kaygının kişilerin yönetebileceği durumlar olduğunu belirterek her iki duygunun da doğal tepkiler olduğunu söyledi.

En büyük stres kaynağı zamanla yarışmaktır

Büyük şehirlerin en büyük stres kaynağının vakitle yarışmak olduğunu vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, “İnsanlar arkadaşlarıyla buluşmak için vakitle yarışırlar, randevularına yetişmek için vakitle yarışırlar. İnsanlar hep zaman yarışı içindedirler. Fakat bazı durumlarda da gerçekçi olmak gerekiyor. Kişi metropolde yaşıyorsa 10 dakikada trafiksiz bir şekilde işe gitmeyi beklememeli, bir alışveriş merkezine gittiği zaman boş bir giyinme kabini beklememeli. Hayat her zaman bizim beklediğimiz gibi akmaz. O nedenle çevresel şartların bize uymasını beklemek yerine bizim mevcut şartlara ve hayatın ritmine ayak uydurabilmemiz gerekir. Daha erken yola çıkmak, farklı ulaşım araçları ya da rotaları denemek, yolculuk sırasındaki vakti müzik dinlemek, sesli kitap dinlemek, aramayı ertelediğimiz insanları aramak gibi aktivite ve girişimlerle değerlendirebiliriz.” dedi.

Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, “Bize stres yaratan faktörler olaylar gibi görünse de aslında bizi stres yapan faktörler olaylar değil, bizim olaylara yüklediğimiz anlamlar ve yaklaşım tarzımızdır.” dedi.

Stresle başa çıkmak için bu tavsiyelere kulak verin!

NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Ömer Bayar, stresle başa çıkmak için tavsiyelerini de şöyle sıraladı:

  • Öncelikle stresi hayati bir tehdit olarak görmek yerine, onu bize ruh halimize dair bilgi veren bir sinyal olarak görmek ve normal kabul etmek, stresin bir felaket senaryosuna dönmesini engelleyecektir.
  • Stres geçici bir durumdur. Genellikle stresin belirli bir durumda yükselmesi ve bir süre sonra hafiflemesi beklenir. Bu nedenle stresli bir anda “Şuan stresliyim, ….. olay/durum nedeniyle gerildim ancak bir süre sonra bu ruh hali geçecektir” gibi kişinin kendisini gerçekçi bir şekilde telkin edebilmesi stresin hafifleme sürecine katkı sağlayacaktır.
  • Stresle başetmenin en hızlı ve pratik yollarından birisi de nefes egzersizleridir. Nefes egzersizleri ile parasempatik sinir sistemini devreye sokmayı ve gevşeme/rahatlama durumuna geçmeyi hızlandırır.
  • Stresle baş etmede farkındalık önemli bir rol oynar. Daha duyarlı olunan, stres yaratan durumların farkedilmesi, stres yaratan etmenlere yönelik bir değişim/eylem planı yapılmasına olanak sağlar.
  • Kronik ve baş edilemeyecek kadar şiddetli stres hallerinde mide yanması, kabızlık, uyku ve iştah problemleri, halsizlik, çarpıntı gibi bedensel birtakım yakınmalar ortaya çıkabilir. Bu denli zorlayıcı boyuttaki stres durumlarında uzman desteği almak gerekebilir. Akut olarak psikiyatrik destek ile rahatlarken strese karşı duyarlılığı anlama ve baş etme yoları geliştirmede terapi sürecine dahil olmak faydalı olacaktır.