Türkiye genelinde 65 ilde bin çalışan ile online yapılan ‘İşyerinde Yalnızlık Araştırması’ sonuçları açıklandı. Buna göre; özel hayatında bu kişilerin yüzde 19’u sık sık veya her zaman, yüzde 32’si de ara sıra yalnız hissettiğini, yüzde 59’u da yalnızlık hissetmediğini söylüyor. Yalnızlığı negatif algılayanların ise daha çok ‘plaza çalışanları’ olarak da tanımlanabilecek, 50’den fazla çalışanı olan kurumlarda yer alan, yüksek eğitimli, 18-24 yaş arasındaki ve kapalı ofiste çalışan bir kitle oluşturuyor.
Türkiye’de iş yaşamında çalışanların yalnızlık düzeyini saptamak amacıyla Üsküdar Üniversitesi İTBF Sosyoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, İTBF Dekan Yardımcısı ve Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandeler Özdin ve Method Research Company Pazarlama Direktörü Hale Aslı Kılıç’ın öncülüğünde Türkiye genelinde geniş kapsamlı bir araştırma gerçekleştirildi.
Çalışmada, iş yaşamında yalnızlık düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi, yalnızlığın anlamı ve nedenlerinin ortaya çıkarılması amaçlandı.
Çevrimiçi anket yoluyla gerçekleştirilen araştırma kapsamında Kasım 2023 ayı içerisinde Türkiye’nin 65 ilinde bin çalışan ile görüşüldü.
Araştırma kapsamında “Özel hayatımızda ne kadar yalnız hissediyoruz?” sorusuna katılımcıların yüzde 19’u sık sık veya her zaman yalnızlık hissettiğini ifade ederken, yüzde 32’si ara sıra yalnız hissettiğini ve yüzde 59’u da yalnızlık hissetmediğini söyledi.
Aynı soru katılımcılara iş hayatı için sorulduğunda yüzde 10’u iş hayatında sık sık ve her zaman yalnız hissettiğini, yüzde 24’ü ara sıra yalnız hissettiğini ve yüzde 66’sı ise yalnız hissetmediğini belirtti.
Araştırma, özel hayatında yalnızlık hissedenlerin birçoğunun iş hayatında da yalnızlık hissiyatına sahip olduğu gösterdi.
İş hayatında yalnızlık konusunu eğitim düzeyi bazında incelendiğinde de artan eğitim düzeyine paralel olarak iş hayatında yalnızlık hissiyatının da arttığı gözlemlendi. Katılımcılardan düşük eğitim düzeyine sahip kişilerde yüzde 29 düzeyinde iken, yüksek eğitim düzeyine sahip olanlarda bu oran yüzde 39’a kadar çıktığı tespit edildi.
İş yerinde yalnızlık denildiğinde insanların yüzde 20’si bunu pozitif olarak algılarken, yüzde 80’lik bir kesim negatif algılıyor. Pozitif olarak algılayanları ağırlıkla düşük eğitimli, 45 yaş üstü ve departmanında 5 veya daha az kişiyle çalışanlar oluştururken, negatif algılayanları ise daha çok ‘plaza çalışanları’ olarak da tanımlanabilecek, 50’den fazla çalışanı olan kurumlarda yer alan, yüksek eğitimli, 18-24 yaş arasındaki ve kapalı ofiste çalışan bir kitle oluşturuyor.
İş yaşamında yalnızlığı pozitif olarak nitelendiren kişilerde yalnızlık en çok ‘huzurlu / rahat olma’ yı çağrıştırırken, negatif algılayanlarda ise yalnızlık en çok ‘dışlanmak / ötekileştirilmek’, ‘kafa dengi arkadaşların olmaması’, ‘stres / hüzün / mutsuzluk / huzursuzluk’, “rekabet ortamı / hırs / haksızlık / bencillik / samimiyetsizlik’, ‘iletişimsizlik / asosyallik’ gibi hissiyatları çağrıştırıyor.
Özel hayatta kendini yalnız hisseden kişilerin yüzde 34’ü mutsuzken, bu oran iş yaşamında kendini mutsuz hissedenlerde yüzde 56’ya yükseliyor. Yani iş yaşamında yaşanan yalnızlık, özel hayatta yaşanan yalnızlığa göre çalışanları daha fazla mutsuzluğa düşürüyor.
İş yaşamında mutsuz olan bu yüzde 56’lık kesimi genellikle elemanlar, İstanbul’da çalışanlar ve departmanında 20 veya daha fazla kişiyle çalışanlar oluşturuyor.
İş yerinde yalnız hissedilmesine çeşitli unsurlar sebep oluyor. Bu unsurların en başında ‘departmandaki ekip arkadaşları ile yaşanan sorunlar’ (yüzde 28) ve ‘yöneticiler ile yaşanan sorunlar’ (yüzde 22) geliyor.
Özellikle yüksek eğitimli, 25-34 yaş arasındaki kadınların departmandaki ekip arkadaşlarından dolayı daha fazla yalnızlık duyduğu gözlemleniyor.
İş yerinde yalnızlığın sebepleri olarak, ekip arkadaşları (yüzde 74), şirket (yüzde 22) ve yönetici (yüzde 13) kaynaklı nedenler belirtiliyor.
Ekip arkadaşları ile ilgili olarak, anlayış, güven, iyi niyet, uyum, samimiyet, birlik-beraberlik gibi kriterlerde beklentiler bulunuyor. Genellikle yalnızlığı gidermek adına dışsal faktörlerden bahsedilse de bu konuda kendilerini geliştirmeye pek ihtiyaçları olmadığını düşünülüyor. Aslında insanın kendinden başlayarak, gelişim sağlaması yalnızlık algısını azaltmada önemli bir faktör olabilir.
Şirketlerin yapacağı uygulamalar iş yerindeki aidiyet hissini artırırken, yalnızlık hissini azaltıyor. Sosyal etkinlikler, iletişim becerileri eğitimi ve doğum günü kutlaması gibi aktiviteleri uygulayan firmalarda yalnızlık hissiyatının neredeyse yarı yarıya azaldığı görülüyor. İş yerinde sosyal etkinliklerin sıklıkla düzenlendiği kurumlarda çalışanların yüzde 20’si kendini yalnız hissederken, nadiren düzenlendiği kurumlarda ise çalışanların yüzde 45’i kendini yalnız hissediyor.
Üsküdar Üniversitesi İTBF Sosyoloji Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, günümüz toplumlarında kişilerin aile hayatında, sosyal çevresinde yüksek düzeylerde deneyimlediği yalnızlık olgusunun, iş yaşamında da sıkça görülen bir duruma dönüştüğünü belirterek, şunları kaydetti:
“Özellikle iş yaşamında rekabet, bencillik ve narsistik eğilimler üzerinden yeni bir benlik yapısı inşa olurken iş yerinde yalnızlık olgusu derinleşerek bireyleri etkisi altına alıyor. Öte yandan pandemiden sonra uzaktan çalışma durumların artmasına paralel olarak çalışanların ortak sosyalleşme ortamlarının azalması ciddi şekilde bu süreci tetikliyor. Bu yeni çalışma düzeninin yalnızlık ve yalıtılmış duygusunu arttırarak, iş yerine bağlılığı ve güveni azalttığı, bununla birlikte çalışma ortamındaki stres meydana getirdiği, iş tatmini ve performansını da olumsuz yönde etkilediği gözleniyor.”
Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, bu bağlamda çalışanların işbirliği ve kollektif çalışmaya yönelik etkinliklere yönlendirilmesi, iş yeri dışında da birlik ve beraberliği arttırıcı yüz yüze faaliyetlerin planlanması, güven ve aidiyet duygularının daha da güçlendirilmesi, iş yerinde kişilerin daha az yalnızlık duygusu yaşamalarına neden olacağını da dile getirdi.