DOLAR
32,4983
EURO
34,7275
ALTIN
2.406,29
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Az Bulutlu
18°C
Bursa
18°C
Az Bulutlu
Perşembe Hafif Yağmurlu
20°C
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Açık
21°C

KENTSEL DÖNÜŞÜME FARKLI BAKIŞLAR

KENTSEL DÖNÜŞÜME FARKLI BAKIŞLAR
A+
A-

TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ile birlikte 6 Şubat ve sonrasında yaşanan depremlerle birlikte Türkiye genelinde yeniden gündeme oturan kentsel dönüşüm konusu ile ilgili alternatif fikirleri masaya yatırdı.

TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi ile birlikte ‘Kentsel Dönüşümde Yaklaşım Önerisi’ konulu bir seminer düzenledi. Bursa Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tülin Vural Arslan ve Yüksek Mimar İsmail Emre Kaynak’ın konuşmacı olduğu seminer, akademik odaların üyeleri, vatandaşlar ve öğrencilerin katılımları ile gerçekleşti.

Seminerde bir sunum gerçekleştiren Yüksek Mimar İsmail Emre Kaynak, Türkiye genelinde kentsel dönüşüm çalışmalarında yalnızca yönetmelikte yazılı olan kurallarla sınırlı kalındığını söyledi. Kaynak, “Yapının sadece yönetmelikte yazdığı çerçevede yeterli görülüyor olması, uygulamada gerçekte yapılması gerekenlerin yolundan gitmemek büyük bir problem. İşin resmi tarafında da belediyelerimizde, yönetmeliklerde, kanun yazıcılarımızda bu sistemi etik değerlere değil bir ıslah mantığı ile şekillendiren ve çok katı çizgiler çizerek işi buna yapına getiren, bunu tamamen kişinin inisiyatifine bırakan ve mevcut ekonomik koşullarla bunun üstünü arama refleksini insanlardan uzaklaştıran sistematiği artık benimsetmiş olmasından kaynaklanan bir takım sıkıntılarımız var. Yapıları yapanların da işleri yapanların da bir öz denetime ihtiyacı var. Şu anda en küçük binalarda bile artık ortalama 20-25 dairelerden bahsediyoruz. Anadolu’da sadece on haneli köyler var. Biz burada bir binada  bir köy kadar nüfuslu yapıları dönüştürmekten bahsediyoruz. Kentsel dönüşüm çalışmaları, yalnızca kar-zarar hesaplamalarıyla, para hesabıyla yürütülen işlemlere dönüşüyor. Bu da kentsel dönüşümü değil yerinde dönüşümü beraberinde getiriyor” dedi.

 KOOPERATİF SİSTEMİ TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN ÖNÜNÜ AÇACAKTIR

 Kentsel dönüşüm çalışmalarında merkeze kar-zarar hesaplarının oturulması ile inisiyatiflere bırakıldığını belirten Kaynak, “Tabi müteahhitler de bu işi belirli bir kar karşılığında yapmak zorunda olunca bu durum kendi içinde bir kısır döngü oluşturuyor. Arz-talep dengesini bu raydan çıkartacak bir formül geliştirilmesi gerekiyor. Biz İzmir’de yaşanan depremin ardından şehrimizde süregelen kooperatif çalışmalarımızla buna bir formül geliştirdik ve bu formülün başarılı sonuçlar vermeye başladığını gördüğümüzde Bursa’daki meslektaşlarımıza da anlattık ve bugün de bu sistemi Bursa’daki meslektaşlarımızla paylaşmak üzere davet edildik. Geçmişte yaşanan bazı sıkıntılar dolayısıyla halkımız ne yazık ki kooperatiflere olumsuz bakıyor. Bu noktada kooperatifin kendi iç dinamikleriyle, doğru bir ana metinle oluşturulması önemli. Kooperatifin hizmet alacağı kuruluşların da aynı oranda yine kooperatifleştirilerek bir araya getirileceği bir sistem geliştirdik. Bu sistem İzmir’de şu anda meyvelerini vermeye başladı. Demokratik bir denge kurmak üzerine bir sistem bu. Şu ana kadar yüze yakın parsel bazında bilgilendirme toplantıları yaptık. Hemen hemen tamamı bize bu konuda olumlu dönüş yaptılar. Bunların 30’unda kooperatifler kuruldu. Yüzde 24’ünde olumlu karar aldılar. Bu sistemle Bursa’ya da katkıda bulunabilirsek ne mutlu. Bu sistem sadece kentsel dönüşümün değil toplumsal bir dönüşümün önünü açacaktır diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Bursa Uludağ Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tülin Vural Arslan da sunumunda Bursa’nın, 1960’lı yılların başında Türkiye’nin ilk organize sanayi bölgesinin kurulduğu şehir olduğunu hatırlatarak, şunları söyledi:

“O dönemdeki projeksiyonla kentin bu kadar hızlı büyüyeceği düşünülmemiş. Çok hızlı bir büyüme var. Bursa tarihte doğu-batı yönünde dağ eteğinde kurulmuş bir şehirken ovada bir yerleşim alanı oluşmuş. Bu yerleşim alanının bir kısmının zemini çok sağlam değil. Bursa zaten bilindiği üzere fay hatları üzerinde olduğundan zemini konusunda bazı bölgelerde soru işaretleri var. Zamanın koşulları içerisinde bazen imar planlarındaki değişikliklerle bazen de farklı yaklaşımlarla çok da doğru olmayan kararlar alınmış olabilir. Biz 1999 yılı öncesinde bu kadar büyük depremleri beklemiyorduk. Bundan sonrasında alınacak kararlarda artık çok daha dikkatli olunmalı.

TEK TEHLİKE DEPREM DEĞİL…

Depreme dayanıklılığın yanı sıra dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da kentsel dönüşümlerle kentin çehresini değiştirirken başka problemlere de sebebiyet vermememiz lazım. Kullanıcı yoğunluğu artıyor, hiç yeşil alanımız kalmıyor. Bunlar beraberinde iklim sorunlarını, sosyal sorunları, yerel ekonominin ölmesi gibi problemleri beraberinde getirecek. Deprem bizim için çok büyük bir tehdit ancak diğer tehditlerin de farkında olarak bütüncül bir anlayışla kentsel dönüşümümüzü yapmalıyız. Nüfus artışından kaçış yok ancak farklı tehditleri de dikkate almamız gerekiyor. Aslında her şeyi yerel yönetimlere ya da merkezi yönetimin aldığı kararlara yüklememek lazım. Biz halk olarak da hep kendi evimizin yenilenmesinden ziyade bir tane daha alabilir miyim, eskisini, daha küçüğünü verip, daha büyüğünü alabilir miyim sorularının peşinde olduk. Bizler de bazı şeylerden feragat ederek, hep birlikte bu sorunların çözümüne odaklanmalıyız.”