Teknolojinin gelişmesiyle birlikte günümüzde her yaş grubunun elinde birer cep telefonu görülmektedir. Her ne kadar bilginin ulaşılabilirliği açısından avantajları olsa da özellikle sosyal medya kullanımının belirli bir yaş altına düşmesi ve yanlış içeriklere maruz kalınması çocukların gelişimini olumsuz yönde etkileyebiliyor.
Yaşlarına uygun olmayan içeriklere maruz kalan çocukların sosyal medyadaki içerikleri işleme ve anlamlandırma konusunda zorlanabileceğini ifade eden Psk. Helin Ezgi Deniz, “Sosyal medya kullanımı yanıltıcı veya karmaşık bilgilerin yanlış yorumlanmasına yol açabilir. Bu yüzden, çocukların sosyal ve duygusal gelişimleri olumsuz yönde etkilenebilir” dedi.
Olumsuz vücut imajı, erken yaşta cinsellikle ilgili bilgiler ve şiddet içerikli görüntüler, çocukların sağlıklı sosyal ve duygusal gelişimini bozabileceğini söyleyen Psk. Deniz, “Maruz kalınan olumsuz içerikler, çocukların davranışlarını da etkiler; agresif davranışlar, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi davranışsal sorunlar bu tür maruziyetlerle ilişkilendirilebilir. Ayrıca sosyal medya, çocukların dil ve iletişim becerileri üzerinde de etkilidir. Sosyal medya dili ve kısaltmalar, çocukların dil gelişimini etkileyebilir ve geleneksel iletişim becerilerini zayıflatabilir. Öğrencilerin dikkat dağınıklığı, odaklanma sorunları ve akademik performans düşüklüğü gibi sorunlar, aşırı ve kontrolsüz sosyal medya kullanımı ile ilişkilendirilebilir. Günümüzde çocukların sosyal medya kullanımı, ebeveyn-çocuk ilişkilerini oldukça zorlamaktadır. Bu durum, aile içi iletişimde ve eğitim süreçlerinde zorluklara yol açabilir” dedi.
Psk. Deniz, “Sosyal medyanın psikolojik etkileri kişiden kişiye değişebilir. Bilinçli ve dengeli bir sosyal medya kullanımı psikolojik sağlığımızı korumamıza yardımcı olabilir. Sosyal medya kullanımınızı belirli zaman aralıklarında sınırlamak önemli bir ilk adım sayılır. Gün içinde belirli saatlerde sosyal medya kullanmak, sürekli maruziyetin olumsuz etkilerini azaltabilir. Belirli aralıklarla sosyal medya detoksu yaparak, bu platformlardan tamamen uzak durmaya çalışmak zihinsel sağlığınızı yeniden dengelemek ve diğer etkinliklere odaklanmak için bizlere zaman sağlar. En önemli stratejilerden biri de sosyal medyada gördüğünüz hayatları kendi hayatınızla karşılaştırmaktan kaçınmak olacaktır. Bunu başarmanın zor ve uzun bir süreç olduğunu farkındayım fakat kendinize sosyal medyanın çoğunlukla gerçek dışı ve süzgeçlenmiş bir gerçeklik olduğunu sürekli olarak hatırlatmaya çalışın” dedi.
Sosyal medyadan zaman ayırarak farklı hobiler, sporlar veya sosyal etkinlikler gibi diğer ilgi alanlarına yönelmenin sosyal medya ve gerçek hayat arasındaki sağlıklı sınırların pekişmesinde etkili olacağını belirten Psk. Helin Ezgi Deniz, “Sosyal medyanın duygusal durumunuz üzerindeki etkisini fark edin. Eğer sosyal medyanın olumsuz etkileriyle başa çıkmakta zorlanıyorsanız, alanında uzman bir psikoterapistten yardım almak faydalı olacaktır. Bu tür durumların altında yatan nedenler bireyden bireye değişebilir ve çok yönlü bir değerlendirme gerektirir. Psikolojik müdahalelerde, bireyin sosyal medya kullanım alışkanlıklarını, kişilik özelliklerini ve altta yatan psikolojik ihtiyaçlarını anlamak önemlidir. Psikolojik destek ve terapi, sosyal medyanın olumsuz etkileriyle başa çıkmak ve sağlıklı sosyal alışkanlıklar geliştirmek için faydalı olacaktır” diyerek sözlerine son verdi.