Türkiye Orta Ölçekli Sanayiciler ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) Bursa Destekleme Derneği, üyelerine yönelik olarak düzenlediği toplantıda, “KOBİ’lerde Kurumsal Sürdürülebilirlik” konusunu ele aldı.
Türkiye Orta Ölçekli Sanayiciler ve Yöneticiler Vakfı (TOSYÖV) Bursa Destekleme Derneği, üyelerine yönelik etkinliklerine devam ediyor. Bu kapsamda Bursa Kent Konseyi Koza Salonu’nda gerçekleştirilen “KOBİ’lerde Kurumsal Sürdürülebilirlik” başlıklı toplantıda sürdürülebilirlik kavramı çevre, finans ve işletmeler temelinde ele alındı.
Toplantıya Bursa Kent Konseyi Başkanı Şevket Orhan, Kayapa OSB Başkanı Yalçın Toy’un yanı sıra TOSYÖV Bursa Sektörel Kurullar Başkanı Hakan Çubukcu, Sachi Consultancy Kurucu Ortağı Senem Tanju, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güray Salihoğlu, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nezih Kamil Salihoğlu, Sachi Consultancy Kurucu Ortağı Çiğdem Palalı ve dernek üyeleri katıldı.
TOSYÖV Bursa Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Kazangil, programın açılışında yaptığı konuşmada sürdürülebilirliğin içine girildikçe derinleşen bir konu olduğunu belirterek, “Bu anlamda bugün burada yalnızca bir başlangıç oluşturabiliriz. Sürdürebilirlik artık kaçabileceğimiz bir konu değil. Rekabetimizin baş aktörlerinden biri oldu. Bunu anlayıp yol almak işletmelerimiz ve bizim geleceğimiz için kaçınılmaz. Sizlerden bu toplantı sonunda Sürdürebilirlik Kalkınma Amaçlarının 17 maddesini araştırmanızı ve yapabileceğiniz en kolay maddelerden başlayarak kendinize bir yol haritası çizmenizi rica ediyorum” dedi.
TOSYÖV Bursa Sektörel Kurullar Başkanı Hakan Çubukcu, da ‘risk algısının’ her iş yerinde önemsendiğini ifade ederek, ancak bu durumun sürdürülebilir olmasının önemli olduğunu söyledi. Bugüne kadar hep iş sağlığı ve güvenliği üzerine eğitimler yaptıklarını son olarak Bartın’daki maden kazasıyla konunun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördüklerini kaydeden Çubukcu, iş güvenliğinin tedbir alınması halinde önlenebileceğini bildirdi.
“Kâr artık eski konvansiyonel modeller ile olmayacak”
Sachi Consultancy Kurucu Ortağı Senem Tanju, “Kurumsal Sürdürülebilirliğe Giriş” başlıklı sunumuna sürdürülebilirlik kavramının tanımlarıyla başladı. Tanju şöyle devam etti: “Sürdürülebilirlik; sosyal, çevresel ve ekonomik tüm etmenler arasında dengeyi kurarak büyümek demektir. Bugün dünya, çevre olmadan büyüme olamayacağını öğrenmiş durumda. Günümüzde BM’nin 17 maddeden oluşan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını konuşuyoruz artık. Bu 17 maddelik amaçların çok derin anlam ve matematiksel hedefleri var. Türkiye de her sene bununla ilgili rapor veriyor. Eskiden ekonomik olarak büyürken doğayı ya da insanı feda ederek yapıyorduk bunu. Ama durum değişti. Parasal anlamda ekonomik büyüme bizi geleceğe taşıyacak bir kavram değil artık. Bunu gördü dünya. Son olarak pandemi birçok gerçeği görmemizi sağladı. Dünyadaki eşitsizliğin boyutu endişe verici. Pandemide bu net olarak görüldü. Günümüz gençliğinin beklentisi ile bizimkiler artık aynı değil. Cepleriyle değil vicdanlarıyla hareket ediyor artık gençler. Gençler sürdürülebilirliğe önem veriyor. Kâr artık eski konvansiyonel modeller ile olmayacak. Kârlılığın devamı için çevresel konulara odaklanmalıyız. Çevre ve iklim etkisi en temel risk bundan sonraki süreçte ve her şey buna göre şekillenecek.”
“Hayatımıza yeni kavramlar girecek”
Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güray Salihoğlu da “Paris İklim Anlaşması, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ve Sektörel Etkiler” başlıklı sunumunda Paris İklim Anlaşması’nın temelinin 1992 yılında atıldığını ve 2016 yılında New York’ta Türkiye dahil 175 ülkenin anlaşmayı imzaladığını söyledi. Prof. Dr. Salihoğlu anlaşmada temel hedefler olduğunu ifade ederek, anlaşmanın sıcaklık, finans, farklılaşma, yükü paylaşma, gözden geçirme gibi hedef ve iklim hasarı gibi konular üzerinde durduğunu söyledi. 2050’ye kadar İklim Nötr bir dünya hedefinin olduğunu belirten Salihoğlu, “Türkiye de emisyonla ilgili olarak hedef ortaya koymak zorunda. Net sıfır olmak için emisyonları dengelemek gerekiyor. Türkiye’nin de karbon salımını azaltması gerekiyor. Anlaşmayla çeşitli kavramlar da hayatımıza giriyor. Bunlardan biri de emisyon ticareti. Emisyon ticareti, karbon dengeleme gibi konuları önümüzdeki günlerde daha fazla konuşacağız. Dünya ve büyük şirketler bunu konuşuyor ve biz de yakın gelecekte bunu konuşacağız. Avrupa bir dönüşüm içine girdi. Avrupa, Yeşil Mutabakat ile bu konuda bir yol haritası belirledi. Bu mutabakatla Avrupa sadece kendisi için değil ticaret yapacağı ülkelerde de bunu uygulamak istiyor. Dijital ürün pasaportu da yine bu mutabakatla karşımıza çıkacak bir kavram. Avrupa kendilerine gönderilecek ürünlerde dijital ürün pasaportu isteyecek. Bu da Türkiye’den giden ürünleri etkileyecek olan bir uygulama” diye konuştu.
Döngüsel ekonomi kavramı
Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nezih Kamil Salihoğlu ise “Döngüsel Ekonomi ve Kaynak Yönetimi” sunumunda döngüsel ekonominin, atık oluşumunu en aza indirirken malzeme ve kaynakları kullanımlarının sonunda ürün döngüsüne geri döndürerek değerlerini mümkün olduğunca uzun süre korumayı hedeflediğini söyledi. Prof. Dr. Salihoğlu döngüsel ekonominin 7 unsurunun; gelecek için tasarlamak, dijital teknolojileri kullanmak, mevcut ürünleri korumak ve sürelerini uzatmak, yenilenebilir kaynakları önceliklendirmek, atıkları kaynak olarak kullanmak, mevcut iş modelini gözden geçirmek ve ortak değer yaratmak için iş birliği yapmak olduğunu söyledi.
Sürdürülebilir finansta iklim değişikliğine yönelik konular önemli
Sachi Consultancy Kurucu Ortağı Çiğdem Palalı da “Sürdürülebilir Finans” başlığında gerçekleştirdiği sunumunda sürdürülebilirliğin ekonomik düzene entegrasyonu için, sürdürülebilirliğin bir sosyal sorumluluk değil, zorunlu hale geldiği için iklim ve çevre alanlarında altyapı yatırımlarının yapılması gerektiğini dile getirdi. Palalı, “Asıl amaç sürdürülebilir kalkınma. Bu kalkınmanın bazı ayakları var; çevresel, sosyal, ekonomik ve yönetişim olmak üzere. Sürdürülebilir finans da iklim değişikliğine yönelik konuları dikkate alan, çevresel, sosyal etkileri ve yönetişim risklerini içeren ve bu risklerin azaltılması için şeffaf yönetişime önem veren bir sistem. Sürdürülebilir finans konusuna bütüncül bakış açısıyla bakmamız gerekiyor. Yani devlet, kurumlar ve hane halkları gibi üç temel unsur var. Devlet sorumlu harcama yapmalı, kurumlar sorumlu iş uygulamaları yapmalı ve hane halkları da sorumlu tüketim yapmalı. Sürdürülebilir finansın gereksinimleri ise 5 maddeden oluşur; 1-mevzuat altyapısı, 2- taksonomi, 3-ölçüm, doğrulama ve raporlama, 4-risk yönetimi ve 5-veri. Türkiye’de sürdürülebilir finansla ilgili olarak Şubat 2022 yılındaki İklim Şurası’nda tavsiye kararları alındı” şeklinde konuştu.