Yeşim Grup’ta “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”ne özel organize edilen “Mizahın İyileştiri Gücü Söyleşisi”, Yeşimlilerin yoğun katılımıyla Büyük Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Yeşim Grup Kurumsal İletişim Direktörü Dilek Cesur’un moderatörlüğünü yaptığı söyleşiye, Leman ve Ot Dergisi karikatüristlerinden Zehra Ömeroğlu konuşmacı olarak katıldı. Ömeroğlu, günün anlam ve önemi kapsamında kadının sektördeki yerine ve afet dönemlerinde mizahın pozitif etkilerine değindi.
Söyleşinin açılış konuşmasını yapan Yeşim Grup Kurumsal İletişim Direktörü Dilek Cesur, son zamanlarda yaşanan üzücü olaylardan herkesin çok etkilendiğinin altını çizerek “Ama hayat, tüm sıkıntılarımıza rağmen bir şekilde devam ediyor. Bu noktada da bizler, bu özel günde sizlerle bir araya gelerek “nasıl iyi olabiliriz?” bunu konuşmak istedik. Bu yüzden tüm dünyada anlamlı etkinliklerle kutlanan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için biz de özel ve anlamlı bir konu seçerek biraz umut vermeyi hedefledik.” diye konuştu.
Mizahın Türk toplumu için bir gelenek olduğunu söyleyen Zehra Ömeroğlu, Türkiye’de dünyaya kıyasla kadın karikatürist sayısının oldukça fazla olduğunu vurgulayarak, “Ülkemizde, dünyada ilk olma özelliği taşıyan bir dergimiz var. Bu derginin yazar-çizer kadrosu ağırlıklı olarak kadınlardan oluşuyor ve bu bizim için çok kıymetli. Fakat buna rağmen maalesef dünya genelinde kadın karikatüristlerin sayısı, erkek karikatüristlerden daha az. Ben bunun yetiştirilme tarzımızdan kaynaklandığını düşünüyorum. Kadınlar hemen her toplumda “yapma, uyumlu ol, itaat et” denerek yetiştiriliyor, özgürlükleri kısıtlanıyor. Ama karikatür dediğimiz şey, eğlendirirken düşündüren, saklamayı değil göstermeyi gerektiren bir görsel sanat türü. Yaratıcı olmak ve özgürce çizmek için de kadınların güçlü ve özgür yetiştirildiği bir toplumun içinde varolmak gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Afet, salgın, kriz dönemlerinde empati kurmanın üretim aşamalarını zorlaştırdığının altını çizen Ömeroğlu, “Mizah, aslında olaylarla aranıza mesafe koymanızı; olaylara biraz uzaktan bakmanızı gerektiriyor. Çünkü çok empati yaptığınızda mizah üretemiyorsunuz. Ama böyle felaketlerde aranıza yeterince mesafe koyamıyorsunuz, neticede canınız yanıyor, herkes bunu çok derinden hissediyor. O yüzden bu tarz konularda bir şey üretmek çok zor. Fakat mizahın ve karikatürün tek bir fonksiyonu yok; tek amacı güldürmek değil, aynı zamanda da düşündürmek. Dolayısıyla böyle dönemlerde, maruz kalınan haksızlığı, mağduriyeti ya da canımızı acıtan her ne varsa bunu işaret ederek aslında hep birlikte aynı noktada birleşmeyi ve dayanışmayı amaçlayan karikatürler çiziyoruz. Bence mizahın iyileştirici gücü de buradan geliyor. Artık kaldıramaz duruma geldiğinizde birinin başka bir gözle size bir şeyi göstermesi, bir an için de olsa o olayın dışına çıkmanızı ve o olayı başka bir açıdan algılayıp biraz da olsa hafiflemenizi ya da o dayanışmayı hissetmenizi sağlıyor.” dedi.
Son olarak 11 ilimizi etkileyen deprem felaketiyle ilgili yaptıkları çalışmalara değinen Ömeroğlu, geliri depremzedelere bağışlanmak üzere sergi çalışmaları yaptıklarının ve çadırkentlerde yaşayan çocuklar için bir projeleri olduğunu belirtti.