Öyle sonradan değil, kundaktan, hatta doğmadan önce, babadan oğula miras bu sevda! ‘Eziyet’ olsa da bazen bu Aşk’ın adı, düşmüştür bir kez kor ateşe… Bursaspor tribünlerinin ‘Ersel’lerini konuk ettik sayfalarımıza… Ersel’ler: “Artık kimse Bursaspor’un yanında değil” diyor.
BURSASPOR TRİBÜNLERİNİN ERSEL’LER’İ: “Artık kimse Bursaspor’un yanında değil!”
Sevinç ÇELEBİ (bshaberler.com)
Öyle sonradan değil, kundaktan, hatta doğmadan önce, babadan oğula miras bu sevda!
Önce kalbe düşen sonra da Aşk’a dönüşen!
‘Eziyet’ olsa da bazen bu Aşk’ın adı, düşmüştür bir kez kor ateşe…
Bazen yakar-kavurur, bazen sıcaklığı ile yürek ısıtır, hayat buldurur!
Dondurur da ara sıra, ama buz kestirmez ve asla terk edilmez!
Bendeniz de, henüz yeni çeyrek asrı bulan spor muhabirlik ve yazarlık dönemimde, yarım asırlık Bursaspor
camiası için söylenmiş binlerce cümle biriktirdim dağarcığımda.
Çok güldüren de oldu, yaş döktüren de.
Kızdıklarım da oldu bazen, şaşırdıklarım da.
Bu süreç içerisinde Nice kıymetli kişiler tanıdım, röportajlar, söyleşiler yaptım…
Küme düşmeyi de yaşadım, şampiyonluğu da!
Tek yürek olabilmenin tadına vardım ve sevinçten binlerce kişiyle birlikte hüngür hüngür nasıl ağlandığını gördüm ve öğrendim…
İnişli çıkışlı dönemler yaşamış, Tek bir kez şampiyon olmuş olsak da, Bursasporluluğun farkını yaşamaya ve anlatmaya çalıştım dilim döndüğünce…
Ve son yıllarda yaşanan zorlukları konuşmak için bir araya geldiğim Bursaspor Tribünlerinin üç Ersel’inden, bu Aşk’ın her geçen
gün tıbbın çare bulamadığı bir tümör gibi nasıl böyle büyüdüğünü ve işin garibi bir çok kişinin hastalık olarak gördüğü, ama
onların adına Aşk dediğim duygudan hiç kimsenin kurtulmak istemediğini gördüm.
Peki kimden ve nereden kalmıştı onlara bu miras?
Her sene şampiyonluk gören bir taraftar olmadı ki onlar….
Buna rağmen onlar da kendilerine bırakılan bu sevdayı şimdilerde oğullarına miras bırakmaya hazırlanıyor…
Sözün özü; Bursaspor Tribünlerin önde gelen üç ismi onlar.
Üçü de Bursaspor sevdalısı babaları tarafından efsane futbolcu Ersel Altıparmak’ın ismini almışlar.
Ve böylece henüz doğar doğmaz koyu, fanatik Bursaspor’lu olmuşlar…
E hadi bizde o zaman, Bursaspor Tribünleri’nin Üç Ersel’ini ve Bursaspor’u kendilerinden dinleyelim ve
tanıyalım…
Ersel Ağaçe kimdir?
1968 Bursa Kemerçeşme doğumluyum. Bursaspor’la tanışmam ben henüz dünyaya gelmeden olmuş.
Çünkü rahmetli babam koyu Bursasporlu olmanın yanında, Ersel Altıparmak’a olan sevdasıyla da tanınıyormuş.
Hal böyle olunca ve ben doğunca da adımı Ersel koymuş.
Öyle ki, hastanedeki hemşireler adımın Orhan olmasını uygun görmüşler, ancak babam buna şiddetle karşı
çıkmış ve ilk göz ağrısı erkek çocuğuna çok sevdiği futbolcunu adını Ersel’i vermiş.
İlk maçınıza ne zaman gittiğinizi hatırlıyor musunuz?
Çok iyi hatırlıyorum hemde! Hatta dün gibi ayrıntıları bile gözümün önünde…
1974 yılında, 6 yaşımdayken, babamla birlikte Başbakanlık Kupası maçına gittim.
O gün Tezcan’ın attığı golle Fenerbahçe’yi 1-0 yendik. Ve daha o maçta babamla ilgili nice yaşanmışlıklar
dinledim…
Örneğin; öğrendim ki: Rahmetli babam zamanında arkadaşlarıyla birlikte gittiği Mersin İdman Yurdu maçında, salt
Mesut Şen’e, İdman Yurdu’nun sol beki tekme attığı için dayanamayıp sahaya atlamış.
Akabinde polisler babamı yakalamış ve dışarıya atmış.
Bu maçtan sonra da arkadaşları bir daha babamla maça gitmemişler 🙂
Babamın Bursaspor sevdası ve Bursaspor hastalığı da aslında tam da bu noktara ve bu maçla başlamış.
Öyle de devam etmiş.
1974 yılında gittiğim ilk maçımızdan sonra bende yavaş yavaş maçlara gitmeye başladım. 7-8 yaşlarındayken
Sedat Topaloğlu ile birlikte (çocukluk arkadaşımdır benim) birlikte karton, su satar, koltukları siler ve bir şekilde
maçlara girmeyi başarırdık.
Herkesin hayatında (bende dahil) unutamadığı maç veya maçlar vardır. Sizin de vardır mutlaka?
Olmaz mı hiç!?
Unutamadığım maçlardan birisi de 1980 yılında Beşiktaş’ı 5-0’lık skorla yendiğimiz maç.
O zaman ihtilâl zamanıydı, çocuktum, fakat o maça da bir şekilde girmiştim.
Onu da iyi hatırlıyorum mesela… İlk golü bize Galatasaray’dan kiralık gelen çilli küçük Mehmet atmıştı..
Arkadan Sedat2’nin, Kadir Abi’nin, Ahmet Kılıç, Sedat3’ün attığı gollerle Beşiktaş’ı 5-0 yenmiştik.
Bahtiyar gol atamadı diye çok üzülmüştü…
Sonra, Sakarya’yı 2-0 mağlubiyetten 3-2 yendiğimiz, Fenerbahçe’yi yine 2-0 mağlup iken 3-2 yendiğimiz
maçlar da unutamadıklarımın arasında.
Ancak hafızama ömürlük kazanan Şampiyon olduğumuz maçtır tartışılmaz!
Hangi birini anlatayım ki!? Maçlar, anılar, niceleri var!
Biraz da Ersel Kurtuluş’u tanıyalım…
Kimdir Ersel Kurtuluş?
1975 Bursa doğumluyum. Benim de Bursaspor sevdam babadan geliyor.
Ve bana da Bursaspor’un efsane ismi Ersel Altıparmak’in adını vermişler…
Ancak diğer arkadaşlarıma göre tribünlerle biraz daha geç, 15 yaşımda tanıştım.
Bir çok alt, kenar mahalle çocuğu gibi, bende su satarak maç parasını kazananlardanım.
Böylece hem para kazanıyor hem de Bursaspor’un maçlarını takip ediyordum.
Derken; zamanla tribündeki ağabeylerimizi tanıdık.
Amigo Yaşar’ı, Emin ağabeyimizi, Darbuka Hüseyinleri, Cemal ağabeyleri ve daha sayamadığım nice amigolar…
Ve Selim, Tuncay ağabeylerin yanlarına gide gele, bizde bu tribünün bir ferdi olduk ve hiçbir
zaman, şartlar ve koşullar ne olursa olsun Bursaspor’u yalnız bırakmadık.
Bursaspor nereye, biz oraya! Koşturduk durduk…
Yağmur, çamur demedik, değim yerindeyse dağ tepe tırmandık.
Bize katıksı da oldu bu sevdanın. Çünkü sevdamızın sayesinde Türkiye’nin çok farklı şehirlerine gittik,
hem gezdik hem de takımımızı destekledik.
Bir sürü anı biriktirdik…
Ancak bu anıların en büyüğü Bursaspor’umuzun Şampiyonluğu oldu!
İnanamayacak kadar güzeldi ve o gün rüya olmasından korktuk.
Ve gelelim günümüze… Bursaspor neden bu duruma geldi?
Büyük Başkan İbrahim Yazıcı’dan sonra, nur içinde yatsın, kimse takıma olması gerektiği gibi sahip
çıkmadı da ondan…
Gelen herkes ‘önce ben’ dedi ve hep kendini düşündü… Çok vakit geçmeden de olanlar oldu!
Bursaspor öyle bir çıkmaza girdi ki, yönetim kongre üyelerine: “Son bir hafta içinde nakit olarak 200 tl olan
yıllık ücretinizi nakit ödeyin” mesajı atmaya başladı.
Yani mevzu, yıllık aidat olan 200 tl’ye kadar geldi!
Borçlar kabardıkça kabardı ve taraftarın storeden yaptığı alışverişlere bankalar el koymaya başladı.
Hal böyle olunca da taraftar küstü ve ürün almaz oldu.
Halbuki eskiden kombinesini de, formasını da alıyordu.
İşin özü: Çok zor durumdayız!
Daha da kötüsü: Bu durumdan nasıl kurtulacağımızı da hiç birimiz bilmiyoruz!
Belediye yardım yapıyordu, şimdi o da elini çekti…
Sonuç; Artık kimse Bursaspor’un yanında değil!
Esnafta değil, iş adamları da değil….
Eskiden katkısı olanlar artık yardımcı olmuyor.
Ve böyle giderse daha çok zor günler bizi bekliyor…
Bunun tek sebebi de yönetim!
Bursaspor yönetim bazında bu hale geldi,
Taraftar bazında değil!
Tamam, taraftarlar olarak bizlerde sütten çıkmış ak kaşık değiliz elbet ve bizde de bazı suçlar var.
Ancak bu suçlar asla kulübü batıracak kadar büyük değil!
Hele bir dönüp baksınlar!
Son gelenler apaçık Bursaspor’u yönetemedikleri gün gibi ortada!
Çünkü Yönetime gelenler, başta kulübe Türk Lirası olarak verdikleri parayı, geri almaya geldiğinde dolar,
euro hatta altın alıp gitmeye kalkışıyorlar ki verilen çıkmış zaten iki katına…
Amiyane tabirle: Gelen vurdu, giden vurdu…
Daha da korkuncu; bizi dışarısı değil, içimiz batırdı!
Şimdi kalkmışlar biz taraftarı suçluyorlar! Neden?
Bizim aldığımız ceza 1 Milyon ise, yönetimin yaptığı yanlış transferin zarar bedeli 100 Milyon!
Hadi beyler söyleyin bakalım: Taraftarın zararı mı daha büyük, yönetimin mi?
Bu yüzden de Erkan Kamat’ın gelmesine hiç şaşırmayanlardanım ve şaşıranlara şaşırıyorum…
YİNE DE UMUTLUYUZ
Zor durumdayız ancak yine de umutluyuz. Gençlerimiz oldukça iyi gidiyor ve de Türkiye’nin gözdeleri haline
geldiler. Bu da bizi hem umutlandırıyor hem onurlandırıyor.
Yalnız şu iyi bilinmeli!
Kim ne derse desin, Bursaspor dipte de olsa, en üstte de olsa, Türkiye’nin hep gözü üstünde olan bir
takım…
Taraftar bazında zaten hep en ayrıcalıklı olduk.
Tek yürek iyi günde kötü günde tribünleri doldurduk.
Böylesi nadir görülür!
Her yiğidin harcı değil bu durum…
Türkiye’nin 4-5 şehrinde var böyle kendi şehrinin takımına sahip çıkan sadık taraftar. Komşularımız Eskişehir,
Kocaeli’nde de olduğu gibi…
Bugün Bursaspor (yine de Allah korusun), amatör kümede bile olsa ve stadyuma seyirci alınsa, bizler yine,
durumumuz ne olursa olsun 20-25 bin taraftar oluruz.
O yüzden geçsinler bu palavraları.
Bizim Taraftar bazında bir sıkıntımız yok.
Taraftar kulübünü çok seviyor! Net!
Ersel Ağaçe: MECBUREN GENÇLERE YÖNELDİK
Başka çaremiz olmayınca mecburen gençlere yöneldik. İyi de oldu!
Çünkü hepsi birer pırlanta. Çok başarılılar ve bizim de onlardan başarılarını sürdürmelerini devam etmesini
istiyoruz.
Abileri olarak da uyarıyoruz…
Fazla şımarmasınlar!
Zamanı geldiğinde biz onları şımartırız!
Bu röportaj vesilesiyle bir de çağrıda bulunmak istiyorum.
Lütfen her şeye rağmen taraftarımız storelerden ürünler alsın, kongre üyeleri aidatlarını ödesin ki çorbada az da
olsa tuzumuz olsun…
BİR ÇAĞRIM DA TRİBÜN LİDERLERİNE
2010 yılında yaşadığımız Şampiyon’luktan sonra maalesef taraftarda doygunluk ve şımarma yaşandı.
Koreografı ve görsellikte iyi şeyler yapılmasına rağmen, tribün ambiyansı ve rakibe baskı uygulamada erozyona
uğradık. Buna tribün liderleri mutlaka bir çare bulmalı.
İLK HEDEFİMİZ PLAY-OF OLMALI
Şimdi ne mi yapılmalı? İlk etapta play-of’u hedeflememiz gerekiyor. Play-of’tan da ikinci yarı tahtayı açtırıp 2-3
nokta transfer yapabilirsek ve play of’tan çıkma şansımız varsa sonuna kadar gidelim…
Fakat çıkamasak da bu çocukların arkasında duralım ve bir, iki, üç sene gerekirse bekleyelim.
Çocuklara sahip çıkmaktan başka yapacak başka hiçbir şey yok!
Çünkü yine söylüyorum: Bu borcu biz değil, gelen yönetimler yaptı.
Ancak en nihayetinde yönetimin de sonuçta ellerinde sihirli bir değnek yok.
Ve maddi gücü bir yere kadar…
Ha varsa ‘Ben gönlümü de, paramı da bi işe koyar ve Bursaspor’u kurtarırım” diyecek biri biz zaten kongre
üyeleriyiz oyumuzu Evet olarak veririz ve sonuna kadar ne gerekiyorsa destekçi oluruz.
Çünkü bizde iyi bir yönetim ve iyi bir Bursaspor görmek isteriz.
OTURMASINI KALKMASINI BİLİYORLARDI
Hiç kimse darılmasın, gücenmesin ama bundan sonra başa gelecek olanlar önce bu koltuğa yakışıyorlar mı onu
bir güzel düşünsünler!
Eski yönetimlere bir baksınlar. Görecekler ki örneğin Hüseyin Silahçı (şu andaki durumu kötüymüş…), Fikret
Üstenci, Remzi Cinoğlu gibi isimlerin oturup kalkmaları bile farklıydı!
Mesela bir Levent Kızıl…
Kısacası dediğim gibi: Bu Adamlar Koltuğa da yakışıyorlardı ve taraftar da onlara saygı gösteriyordu.
Ha! Taraftar ve saygı demişken,
Örneğin bir taraftar başkanı arayamamalı. Tribün lideri, amigo, kongre üyesi arasın, o ayrı mesele.
Ama üstünkörü, sıradan bir taraftar gelişi güzel bir kulüp başkanının arayamamalı!
Anlamak isteyen ne demek istediğimi zaten anladı…
Ersel Kurtuluş: SPONSOR BULAMADIK
Bizlerin en büyük bir sorunu da Bursaspor olarak güçlü bir sponsor bulamamış olmamız.
Ne stadyumumuzu ne de kulübümüzü kurtaracak..
Bazı takımlara baktığımızda görüyoruz ki takımların üstünde örneğin Atiker gibi isimler mevcut.
Lakin Bursa’da bu durum da değişik!
Bir türlü Bursaspor’un önüne başka bir isim gelsin istenmiyor.
Tamam bizde istemiyoruz, ama dipte olmaktansa, önümüzde var olan bir isimle şampiyon olmak daha iyi değil
mi?
Buna evet dersek şayet eminim Bursaspor’un önüne gelip te 3-5 milyon dolar verecek güçlü bankalar, firmalar,
kurumlar vs bulunabilir…
Yok! Bizim taraftarımız buna hemen tepki veriyor.
Bence yanlış! Hele hele şu an böyle bir isme ve adıma çok fazla ihtiyacımız var.
BÜYÜKLER SİZEDİR SÖZÜM!
Biz taraftarlar olarak her zaman Bursaspor’un yanındayız, hiçbir zaman da sahipsiz bırakmayacağız.
Bursa’nın önde gelen iş adamları, lütfen artık bir harekete geçin ve Bursa’nın tek takımına sahip çıkın.
Ersel Bal kimdir peki?
1969 Gemlik doğumluyum…
14, 15 yaşlarından itibaren yalnız büyüdüm..
Yani hayatım, hatta evim eskilerin Küçük Park, yeni arkadaşlarımızın Arap Parkı diye bildikleri eski stadın
karşısında ki yerdir..
O yıllarda Ersel Agaçe arkadaşımında olduğu 40, 50 kişilik Bursaspor tribünlerinin çok yakından tanığı bir
grubumuz vardır..
Deplasmana gelen takımları takımları karşılamak yani sabahlamak o zamanların olmazsa olmazıydı bizim için..
Aramızdan ayrılan çok arkadaşımız oldu, hepsine tekrar Allahtan rahmet diliyorum..
Dediğim gibi ben ailem olmadan büyüdüm ve beni hayata bağlayan o zamanlar ki arkadaş grubumuz ve
Bursaspor sevgisi oldu.. İyi ki böyle dostluklar kurup yeşil beyaz renklere gönül vermişim..
O günlerde yaşadığımız abi kardeşliği ve dostlukları elimden geldiğince yaşatmak istiyorum..
İlk gittiğim maç sanırım 7 yaşındayken bir bayram arifesiydi..
Ben babamın omzunda gelmemiştim ama şimdi çoğu kardeşimin, dostumun tanıdığı en az benim kadar
Bursaspor sevdalısı olduğunu düşündüğüm oğlumu yani Pablo’yu (Haktan) her fırsatta omuzlarımda maça
götürüyorum..
Son olarak o zamanlar isim babam rahmetli Ersel Altıparmak bana çok emek vermişti, onun dükkanında (Burç
Pasajında) çıraklık yapar harçlığımı kazanırdım..
Bu sevda çoğumuzu bir arada tutmayı başarmış bize şehir milliyetçiliğini aşılamış en büyük faktördür…
Bursaspor’un şu anki durumuna gelince;
Bu durum tamamen yönetimsel!
Bu yükün altına girecek inanlar çıkmadı.
Borcu gören de kimse yanaşmıyor ve herkes aşağıya çekmeye çalışıyor.
Bu camiada Bursasporluluk adına (rahmetli) asteğmen Abdülkerim Bayraktar, Muharrem Alp Fuat Türksever,
Adnan Yazık, Salih Altıntaş, Çetin Kitap gibi insanlar örnek alınabilir.
Her söyleneni dinleyin fakat herkese de inanmayın!
Çünkü bazen kalabalıklar da yanlış yapabilir. O yüzden her kalabalığa kapılmayın.
Kendinize yapılmasını istemediğiniz şeyleri kendi renktaşlarınıza, taraftarınıza yapmayın.
Bursaspor için yapabileceğin en yararlı şeyler, tezahürat, kongre aidatı ve storeden ürünler almaktır.
Herkese sağlıklı, mutlu ve Bursaspor’un yeniden yükseldiği bir sene olmasını dileriz.
Bu kapanacak 20 saniye