Bursa’da bugün
yağmur yok ama cüzdanlarımızda sel var. Her cepheden zam haberleri yağıyor. Metrodan
dolmuşa, otoparktan BUDO’ya, servisten taksiye kadar şehir adeta “zam
bombardımanı” altında. Yeni eğitim dönemi yaklaşırken servis ücretleri
de %30 zamlandı. En düşük servis ücreti 21 bin lirayı, en yüksek 41 bini
aşıyor. Toplu ulaşım biletleri neredeyse ikiye katlandı. Artık BUDO’ya binmek
lüks tatil gibi… Bursalılar artık ay sonunu değil, bir sonraki zammı bekler
oldu. Bu şehirde ulaşmak da yaşamak da gittikçe pahalı bir hale geliyor.
Ocak ayında 350 TL olan BUDO
bileti önce 480’e çıkarıldı, Temmuz'da 625 TL oldu. Aynı hatta öğrenci ve çocuk
tarifeleri de hızlı zamdan payını aldı. Metro
biletleri 35 TL’ye yükseldi, minibüsler
36 TL, taksi açılışı ise 45 TL’ye
çıktı. Kısa mesafe ulaşım, artık bir öğle yemeği fiyatına eş değer. Otopark
fiyatları ise tam bir trajedi: İlk saat 90 TL, her ek saat 25 TL. Düşünün,
aracınızı dışarı çıkarıp park etmek bile lüks oldu.
Bu zamlar sadece rakamlar değil, her biri Bursalıların
hayatına bir yük daha ekliyor. Günlük yaşamın vazgeçilmezi ulaşım, bütçelerde
büyük bir delik açtı. Evden işe gitmek, çocuğu okula göndermek artık kolay
değil. Üstelik servis ücretleri de
%30 zamlandı. En kısa mesafede bile yıllık en az 21.510 TL’yi gözden çıkarmak
gerekiyor. Uzun mesafe ise 41.085 TL’ye kadar çıkıyor. Bu rakamlar, birçok aile
için aylık kira kadar veya daha fazlası anlamına geliyor.
Zamlar yapılıyor, yetkililer enflasyon ve döviz kuru
gibi ekonomik gerekçelere sığınıyor. Ancak bu gerekçeler ne kadar gerçekçi,
tartışılır. Haftalar önce BURULAŞ'ta
yaşanan grev krizini hatırlarsınız; demiryolu çalışanlarının talep ettiği
yüksek zamlar, grev tehdidine kadar vardı. Sonunda yapılan anlaşma, zamların
vatandaşa yansımasının önünü açtı. Yani zamların arkasında sadece ekonomik
koşullar değil, aynı zamanda yapılan pazarlıklar, sendika talepleri ve siyasi
tercihler de var. Bu karmaşa içinde Bursa halkı, cebinden çıkan paranın her
geçen gün nasıl eridiğini izlemekle kalıyor.
BURULAŞ çalışanlarının grev sürecini yakından takip eden
bizler, bu müzakerelerin sonuçlarının mutlaka vatandaşa bir şekilde
yansıyacağını biliyorduk. Ancak, ortaya çıkan zamların boyutu, beklentilerin
çok üzerinde oldu. “Biraz abartmadınız
mı?” demekten kendimizi alamıyoruz.
Ulaşım artık bir haktır diyemiyoruz. Çünkü bu fiyatlarla
otobüse binmek ayrı, çocuğu okula göndermek ayrı dert. Zamlara gerekçe olarak
döviz, akaryakıt, enflasyon deniliyor. Peki vatandaş ne yapsın? Enflasyonu biz
mi yaptık? BUDO’ya binecek aile yaz tatili planlaması gibi düşünüyor artık.
Bursalı için Mudanya’dan İstanbul’a geçmek bile lüks oldu.
Özellikle öğrenciler ve düşük gelirli vatandaşlar için
ulaşım bir engel haline geliyor. Eğitim masraflarına eklenen bu servis
ücretleri, çocukların eğitim hakkını tehdit ediyor. “Çocuğumu okula göndermek
için servise vereceğim parayla başka neyi feda edeceğim?” sorusu ailelerin
gündeminde.
Şehir içi ulaşımın yanı sıra otopark ücretlerinin de artması, araç sahiplerini zorluyor.
Özellikle iş merkezleri ve yoğun bölgelerde, park etmek ciddi bir maliyet
kalemi haline gelmiş durumda. Toplu taşımanın bile pahalı olduğu bir yerde,
aracını park etmek için ekstra ücret ödemek ise artık zorunluluk değil, bir
lüks.
Tüm bu artışlar, Bursalıların günlük yaşamını sekteye
uğratıyor. Zamlar, birbirini kovalıyor, cebimizdeki para ise giderek eriyor.
Yetkililere soruyoruz: Bursalılar bu yükü ne kadar daha taşıyabilir? Zamlar ne
zaman duracak? İnsanların hayatını kolaylaştırmak yerine, yaşamı daha da
zorlaştıran politikalar mı izleyeceğiz?
Bizi unuttular. Zamları teker teker değil, kol gezdirerek
gönderiyorlar. Artık Bursalıların ulaşımı planlaması, ay sonunu getirmekten
daha zor. Çünkü fiyatlar koşuyor, gelirler yerinde sayıyor. Zamlara karşı çözüm
üretmek yerine, zamları açıklamakla yetiniyorlar.
Bari teker teker gönderseydiniz... En azından şaşıracak
zamanımız olurdu.






Yorumlar