Yıllarca çeşitli kademelerde görev aldık, listeler kurduk, seçimler yaşadık. Kazandık, kaybettik. Ama hep mesleğin onurunu korumaya çalıştık. Bu sefer bizi harekete geçiren, sadece bir adayın vaatleri değil; laiklik gibi temel bir ilkeyle yıldızı barışmayan gruplarla kurulan iş birlikleri oldu. Bu, bizim için sadece bir tercih değil, bir alarm ziliydi. Bak şu dinozorların burnundan solumasına! (Herhalde dinozorlar mücadele eden çocuklarını yalnız bırakmazlardı?)
Laiklik, bu ülkenin harcıdır. Eczacılık ise halk sağlığının vicdanıdır. Bu iki kavramın birbirinden koparılması, mesleğin etik zeminini sarsar. Bizler, eczaneyi sadece ilaç verilen bir yer değil, aynı zamanda bilgi, güven ve çağdaşlıkla örülmüş bir yaşam alanı olarak gördük. Bu yüzden laiklik bizim kırmızı çizgimizdir. Çünkü laiklik, hastanın inancına değil, ihtiyacına göre hizmet etmeyi garanti altına alır.
Bu yazı bir suçlama değil, bir çağrıdır; nezaketimizi bozmadan, ama suskun da kalmadan; meslektaşlarımıza, genç eczacılara, seçim listelerini hazırlayanlara sesleniyoruz: Vicdanınızı, mesleki etikle hizalayın. Çünkü bir gün, verdiğiniz kararlar sadece sizi değil, toplumun en kırılgan kesimlerini etkileyecektir.
Biz dinozorlar hâlâ buradayız. Belki yaşlandık, belki yorulduk; ama kırmızı çizgilerimiz hâlâ kıpkırmızı. Ve bu çizgiler, sadece bizim değil, mesleğin geleceğinin de sınırlarını belirliyor. Bu nedenle çizmelerimizi parlattık. Hadi genç arkadaşlarım, silkeleyin; vereceğiniz ders yıllarca unutulmasın. Ben inanıyorum ki çocuklarınıza anlatacağınız anılar biriktirmedesiniz.





Yorumlar