DOLAR 42,4433 EURO 49,3649 STERLİN 56,4180 GRAM ALTIN 5.663,63 BIST 100 10.914,65 BITCOIN $90.956
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama

HABERLER

Devletin Ruhu ve Emperyal Gölgeler

Çoban köpeğim Karabaş’ın öyküleri gerçekten düşündürücü. Bu köşe yazısında kendimi karabaş yerine koymakta sakınca görmedim. Yani diyeceklerimi Karabaş’a bırakmayıp kendim diyeceğim.

Giriş: 26.12.2025 10:24
Paylaş
Devletin Ruhu ve Emperyal Gölgeler

Ben tarih ve mitolojik olaylarla ilgilenmeyi severim. Edindiğim bilgiler ve tarihi olayları kendime yol gösterici olarak görmem doğal. Bildiğiniz gibi ülkemiz Türkiye'de tartışılan uluslararası ayağı da olan bir konu var: Kürt açılımı.

Günümüzde "devlet olmak" icat edilen sosyolojik olguların en değerlisi. Türkiye Cumhuriyeti’nde etnik köken ayrımcılığı yapılmazken emperyal etkenlerle çıkarılan sorunlar karşısında pes etmek olmaz. Yoksa kanla kurduğunuz devletten de olursunuz.

Devleti bir canlı organizma, ulusu onun ruhu, emperyal etkenleri ise dışarıdan gelen hastalıklar gibi betimlersek rotamız şaşmaz.

Emperyal Gölgeler

Yunan Mitolojisinde Prometheus’un kendi yarattığı insanlığa armağan ettiği ateş, yalnızca ısınma ve ışık değil, aynı zamanda düzenin ve bilginin sembolüdür. Devlet de böyledir: Kanla kurulur, ruhla yaşar, adaletle sürer. Ateşin sönmesi, devletin ruhunun kararmasıdır. Bu yüzdendir ki devlet olmak, insanlığın en büyük icatlarından biridir; sosyolojik bir olgu olarak ise hem kutsal hem de kırılgandır.

Antik çağlarda devlet, Tanrıların gölgesinde yükselen bir tapınaktı dersek yanlış olmaz. Mezopotamya’da şehirler tanrıların himayesinde kuruldu; Yunan Polis Devletlerinde tanrılar tapınaklarla devleti kutsadı. Yerine (Alegorikolarak devlet, bir tapınaktır; halk ise o devleti ayakta tutan direklerden oluşur. Direklerden biri kırılırsa tapınak sarsılır, ama tüm direkler bir arada durursa sorun çıkmaz.

Ulus-Devletin İcadı

Modern çağda devlet, ulusla özdeşleşti. Ulus, devletin kalbine işlenmiş bir motif oldu. Ancak kalp yalnızca tek damardan değil farklı damarlardan beslenir. Ulus-devlet, farklı kimlikleri bir arada tutan bir organizmadır. Onları reddetmek, kalbin damarlarını kesmek gibidir.

Türkiye’de Kürdistan açılımı tartışmaları, bu organizmanın sınavıdır. Devlet bir bahçedir; halk ise farklı çiçeklerden oluşur. Bahçeyi korumak için çiçekler arasında ayrım yapılmaz; hepsi aynı güneşten beslenir. Devletin görevi, bahçeyi sulamak ve istenmeyen gölgeleri uzak tutmaktır. Bahçeye bazen dışarıdan gelenler musallat olur; demem o ki söz konusu emperyal gölgelerin amacı bahçeyi sulamak değil kurutmaktır. Ama dikkat! Asıl hainleri içimizde aramalıyız. Ben hep şöyle düşünmüşümdür: “Düşmanlar ve yerli işbirlikçiler” deyimi yerine “yerli hainler ve yabancı işbirlikçileri” demek daha doğrudur.” Şöyle düşünün; Afrika’daki hain erk sahipleri olmasa köle tüccarları emellerini gerçekleştirebilir miydi?

Sonuç: Devletin Nehri

Devlet, bir nehir gibidir. İçine düşen taşlar yerine göre nehri ırgalar (Irgalamak: Yerinden oynatıp sallamak) ama nehir akmaya devam eder. Onu kurutan, akmasını engelleyen, kendini besleyen suyun kesilmesiyle olur.

Prometheus’un insanlara armağan ettiği ateşle başlayan yolculuk, bugün hâlâ devam ediyor. Devletin ruhu, adaletten beslenir. Emperyal gölgeler ne kadar uğraşsa da halkın vicdanı ve devletin adaleti birleştiğinde nehir sonsuza dek akacaktır. 12 Eylül Faşizmi bir istisna olup sadece belli bir etnik grubu ezmemiş tüm halkı doğramıştır. İlgili dönemi bahane etmek cehalettir.

Sonuç olarak, en başta yönetim erki olmak üzere herkesin aklı selim düşünmesi olmazsa olmazımızdır.

Ecz. Arif Yayla

Yorumlar

Haber Arama